GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:48
Tarih:29.02.2016

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği Bakanlığının...

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bozkır, siz devam edin lütfen.

Sayın Davutoğlu'ndan mı yanasınız, Sayın Tayyip Erdoğan'dan mı yanasınız? Adalet anlayışınız nerede?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...2016 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi münasebetiyle huzurunuzdayım.

LEVENT GÖK (Ankara) - Adalet anlayışınız iflas etmiş, iflas! Utanılacak bir durum, utanılacak bir durum!

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yaşanan...

LEVENT GÖK (Ankara) - Sanki Anayasa Mahkemesi üyelerini ben atadım.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Ya, Grup Başkan Vekilisin, biraz saygılı ol be!

LEVENT GÖK (Ankara) - Soru hepinizi yaktı, hepinizi yaktı! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Grup Başkan Vekilisin, biraz saygılı ol ya!

ALİM TUNÇ (Uşak) - Konuşma ya, konuşma!

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye efendim...

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ne biçim bir Grup Başkanısın sen! Hiç yakışıyor mu sana!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan...

LEVENT GÖK (Ankara) - Avrupa Birliğine girmekten bahsediyorsunuz!

ALİM TUNÇ (Uşak) - Konuşma, konuşma, daha az önce konuştun! Ne biçim Grup Başkan Vekilisin sen!

BAŞKAN - Rica ediyorum efendim, rica ediyorum...

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Saygılı ol, saygılı ol biraz!

BAŞKAN - Bakınız, bütün hatipleri Genel Kurulun sükûnet içinde dinlemesi gerekir, Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışan budur. Hükûmet adına Sayın Bakan bir açıklama yapıyor. Farklı düşünceler var ise İç Tüzük'ün verdiği imkânlar çerçevesinde, soru-cevap bölümünde bütün bunlar ifade edilebilir. Rica ediyorum, sükûnet içinde Sayın Bakanı dinleyelim.

Buyurun Sayın Bakan.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Bu vesileyle, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yaşanan önemli gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Avrupa projesinin geleceği ve Türkiye-AB ilişkileri açısından son derece önemli bir dönemden geçiyoruz. Uluslararası platformda önemli değişimlerin yaşandığı ve gerçekten uzun zaman coğrafyamızda etkisi hissedilecek önemli bir dönem yaşıyoruz. Bu süreç Avrupa Kıtası'nı da çetin sınamalarla karşı karşıya bırakmıştır.

2015 yılı, Avrupa bütünleşmesinin en temel politikalarının dahi sorgulanır hâle geldiği bir yıl olmuştur. Bu dönem zarfında öncelikle Yunanistan'da önemli bir kriz yaşanmış ve avro bölgesi gerçekten önemli sorunlarla karşılaşmıştır. Ardından, Avrupa Birliği, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük düzensiz göç akınıyla mücadele etmek durumunda kalmıştır. Buna ilaveten, Avrupa'nın en büyük şehirlerini vuran terör saldırıları Avrupa Birliğini kritik bir diğer sorunla karşı karşıya bırakmıştır. Buna ilaveten, İngiltere'nin Avrupa Birliğinden çıkma tartışmaları da bütün bu sorunlara eklenince Avrupa Birliği âdeta varoluşsal krizlerle birlikte yaşamaya başlamıştır.

Son dönemde yaşanan bütün bu gelişmeler, evrensel değerler üzerinde yükselen, barış ve istikrara dayalı, çok kültürlü bir Avrupa inşası düşüncesinin sorgulanmasına yol açmıştır. Avrupa Birliğinin düzensiz göç krizi, terör tehdidi ve ekonomik krizle karşı karşıya bulunduğu bu süreçte, Birliğin geleceği ve istikrarı bakımından Türkiye'nin önemi de her zamankinden daha fazla ön plana çıkmıştır. Türkiye'nin, Avrupa projesini ileriye taşıyabilecek vazgeçilmez aktörlerden birisi olduğu açık bir biçimde görülmüştür. Avrupa Birliğinin yaşamakta olduğu zorlu sınamalar karşısında Türkiye'yle her zamankinden daha da fazla yakınlaşması, Avrupa bütünleşmesinin kurucularının "Avrupa krizlerden geçecektir ancak Avrupa bu krizlere bulacağı çözümlerle Avrupa olacaktır." sözü hatırlandığında daha da anlam kazanmaktadır. Hep vurguladığımız üzere Avrupa Birliğinin gelecekteki bölgesel ve küresel rolünü ve gücünü belirleyecek en temel unsurlardan biri Türkiye olacaktır. Bugünkü sınamalar, bir süredir göz ardı edilen ortak hedefler ve ortak çıkarları yeniden gündeme taşıyarak bu öngörünün haklılığını da kanıtlamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; köklü demokrasi geleneği, işleyen piyasa ekonomisi ve jeostratejik konumuyla Türkiye, Avrupa Birliğinin küresel ve bölgesel gücünü diriltmesi ve mevcut sınamalar karşısında etkili olabilmesi için en önemli aktörlerden biridir. Bu gelinen noktada Türkiye'nin AB üyeliği stratejik bir zeminde ele alınıyor ve ortak çıkarlar temelinde samimiyetle yoğun ve sonuç odaklı bir çaba gösteriliyor. Deyim yerindeyse Türkiye-AB ilişkilerinde paradigma değişmiştir ve kartlar yeniden dağıtılıyor. Nitekim, son dönemde Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde ortak başlıkların geçmişe dönük değil, gelecek perspektifinden konuşulmasına olanak verecek yeni bir zemin yakalamış bulunuyoruz. Bu zemin, Türkiye-AB ilişkilerinde gerçekten önümüzdeki dönemde görüntüsünü kuvvetle hissettirecek ve önümüze daha güvenle bakmamızı sağlayacak bazı unsurları da içermektedir. Öncelikle, yeni paradigmayla birlikte kartların değişmesinden bahsettiğimiz ortamda gerçekten uzun zamandır Türkiye-AB ilişkilerinde görmediğimiz ve bundan sonra sıklıkla göreceğimiz yeni unsurlar devreye girmiş bulunmaktadır. 2015'in Kasım ayında Sayın Başbakanımızın katıldığı Türkiye Avrupa Birliği Zirvesi, bir anlamda on bir yıl aradan sonra Türkiye'nin katıldığı ilk zirveyi teşkil etmiştir. Ancak bu zirveyle birlikte önemli kararlar da alınmıştır. Bu zirvelerin gelecekte yılda 2 kere yapılması kararı bu zirvelerin sadece el sıkışılan ve aile fotoğrafı çektirilen zirveler değil, aynı zamanda çeşitli kararların alındığı, geleceğe doğru önemli talimatların verildiği ve bu talimatlara, bu şekilde hem Komisyonun hem Avrupa Birliği yapılarının uymasına ilişkin kararlardır. Bunlar içinde çok önemli olan hususlar, bazı platformlar oluşturulmuştur ve bu platformlar bütün bu önemli konuları zirve toplantılarına taşıyacaktır.

1'inci platform enerji alanında olmuştur. Üst düzey enerji iş birliği platformunda hem bölgemizdeki doğal gaz kaynaklarının güvenli bir şekilde Avrupa Birliği imkânlarına ulaştırılması hem de sıkıntı anlarında Türkiye ve Avrupa Birliğinin ortak hareket etmesi kararlaştırılmıştır. Ve ilk toplantı da 28 Ocak tarihinde Türkiye'de, enerjiden sorumlu İspanyol Komiser Canete'nin gelişi ile Sayın Enerji Bakanımızın katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

2'nci platform ekonomi alanındadır. Gerçekten, Türkiye ve Avrupa Birliği ekonomileri arasında önümüzdeki dönemde hem Avrupa Birliği ekonomilerinde yaşanan sıkıntının giderilmesi hem güçlü bir Avrupa Birliği, güçlü bir bölge ve bunun içinde Türkiye ne rol alabilecek, iş dünyası bunun içinde nasıl rol oynayabilir, bunların konuşulacağı âdeta bir mini Davos toplantısı niteliğinde, nisan ayı ortalarında İstanbul'da bir büyük toplantı yapılacaktır. Ve burada, Avrupa Birliği 6 komiserle iştirak ederek ve Avrupa Birliği ülkelerinin hepsinden, çeşitli kesimlerden iş dünyası temsilcilerini getirerek hem bölgemizin imkânları hem Türkiye'nin imkânları hem Avrupa Birliğinin imkânları bir araya getirilmeye çalışılacaktır.

3'üncü önemli husus, gümrük birliğidir. Türkiye, gümrük birliği ilişkisinde gerçekten çok önemli kazanımlar ve başarılar elde etmiştir. Avrupa Birliğine üye olmadan gümrük birliğine üye olan yegâne ülke Türkiye'dir ama bugün Avrupa'nın sanayi devleriyle ve ekonomik devleriyle karşı karşıya olan Türkiye, aslında sanayisini ve ekonomisini yeniden yapılandırarak bu güçlerle eşit şartlarda ticaret yapabilme ve çok sayıda mal mübadelesini gerçekleştirmiştir.

Bugün 150 milyar dolarlık bir ticaretten bahsediyoruz ve inşallah bu yeni düzen içinde gümrük birliğinin güncelleşmesiyle birlikte, tarım, kamu alımları ve hizmetler sektörünün de ilavesiyle 300 milyar dolarlık bir ticarete ulaşabileceğimizi öngörüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği ticaretinin 700 milyar dolar olduğu düşünülürse Türkiye-Avrupa Birliği ticaretinin 300 milyar dolara çıkmasının ne kadar önemli, dünya bakımından, Avrupa bakımından, bölgemiz bakımından ve Türkiye bakımından ne kadar önemli bir konu olduğu ortadadır.

Kazanımlardan ve yeni paradigma değişikliğiyle kartların yeniden dağıtılmasıyla ortaya çıkan tabloda önemli unsurlardan bir tanesi de bu yılın sonlarında vizenin kalkacak olmasıdır. Türkiye, gerçekten 1980 askerî darbesinin bizlere bıraktığı kötü miraslardan bir tanesiyle otuz altı yıldır hak etmediğimiz bir şekilde yaşamak mecburiyetinde kalmıştır ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları inşallah yeni kurulacak bu mekanizmayla, vizelerin kalkmasıyla Schengen bölgesindeki ülkelere vize almadan, ileride inşallah pasaportlarını dahi göstermeden kimlik kartlarıyla girme imkânına kavuşacaklardır.

Diğer bir husus siyasi diyalog mekanizmasıdır ki bu çok önemli mekanizmalardan biridir. Avrupa Birliğinin bütün kararları bakımından istişare ve Türkiye'nin buna katkıları, dörtlü toplantılarda, Dışişleri Bakanımızın katıldığı toplantılarda ele alınmaktadır ve "quartet" dediğimiz Dışişleri Bakanı, AB Bakanı, Yüksek Temsilci ve Genişleme Komiserinden oluşan toplantılar belirli fasılalarla yapılacak ve bu şekilde de bu mekanizma hem müzakere sürecimizi hem bölgemizdeki olayları hem illegal göçle mücadeleyi hem ekonomik konularla baş edilmesini hem terörle mücadeleyi gayet net bir şekilde ele alabileceğimiz yeni platformlar olmuştur. Tabii bütün bunlara ilaveten uzun zamandır yavaş sürmekte olan müzakere sürecimizde de canlanma meydana gelmiştir. İki yıllık bir aradan sonra ilk defa bir faslı, 17'nci Ekonomi ve Para Politikaları Faslı'nı geçtiğimiz aralık ayında açtık. İnşallah, bu sene 5 faslı daha açabilmek için bütün çalışmaları sürdürüyoruz ve bu konularda da başarılı olacağımıza inanıyoruz.

Önemli fasıllar var. 23'üncü fasıl bir anlamda siyasi kriterler faslıdır ve Türkiye'yle ilgili olarak bazı görüşleri olan, bazen de yanlış bilgilerle ortaya çıkan algılara sahip olan Avrupa Birliğindeki dostlarımızın, 23'üncü faslın açılmasıyla ortaya çıkacak resmî platformlarda bunu dile getirmeleri, bizi tenkit etmeleri, bu tenkitleri haklı bulduğumuz takdirde uygulamamız, haklı bulmadığımız takdirde de doğru bilgilerle bu konularda görüşlerimizi paylaşıp karşı tarafa doğru algılar sağlamasını imkân dâhiline koyabilecek bir mekanizmadır.

24'üncü fasıl... İllegal göçle mücadele ettiğimiz bir ortamda, hudut güvenliğinden bahsettiğimiz, pasaport güvenliğinden bahsettiğimiz, geri kabul anlaşmasından bahsettiğimiz, sınırların entegre yönetiminden bahsettiğimiz bir ortamda 24'üncü faslın bütün bu unsurları içeren bir fasıl olmasına rağmen açılamamış olması, gerçekten hem bir ironidir hem de haksızlıktır. Dolayısıyla, geri kabul anlaşmasının yürürlüğe girmesinden önce 24'üncü faslın da açılabilmesi için bütün gerekçelerimizle Avrupa Birliğiyle temaslarımızı sürdürüyoruz.

Eğitim faslı, enerji faslı ve dış politika ve güvenlik fasılları inşallah bu sene açılabilecek nitelikte fasıllar olacaktır.

Tabiatıyla, bu ilişki içinde önemli olan birkaç husus daha... Gerçekten, Avrupa Birliği ilişkilerimizde bugüne kadar 4,7 milyar euro hibe yardımını kullandık ve bununla ilgili olarak ortaya çıkmış mekanizmalar da gerçekten hem ülkemize hem proje yaratarak bunu bir anlamda alın teriyle illerine, ilçelerine kazandıran vatandaşlarımız bakımından son derece olumlu sonuçlar vermektedir ve inşallah, 2020 yılına kadarki dönemde de 4,5 milyar euroluk yeni bir IPA katkısını kullanabilir hâle getirdik. Bununla ilgili çerçeve anlaşması imzalandı ve 4,5 milyar euro da 2020 yılına kadar kullanılacaktır.

Önemli bir başka husus, Erasmus projeleridir. Erasmus projeleri gerçekten çok yaygın bir biçimde hem gençlerimize hem örneğin bir oto tamirhanesinde çalışan bir çırağa veya daha ileri yaşlardaki insanlarımıza gerçekten çok önemli imkânlar sağlayan bir ilişkidir. Bugüne kadar 600 milyon euro kaynak kullandık, 100 bin proje üretildi ve 26 bini kabul gördü, 400 bin insanımız bundan yararlandı, 300 bini yurt dışına gitme imkânı buldu. Önümüzdeki dönemde, 2020 yılına kadar yaklaşık 800 milyon euro yeni bir katkımız var ve bunun, inşallah 500 bin kişinin kullanabileceği şekilde bütün çalışmalarını sürdürüyoruz. Hem IPA fonlarının kullanılmasında hem Erasmus projelerinin devreye girmesinde proje üretimi çok büyük önem arz etmektedir. Proje üretimini sağlayabilmek için de proje eğitimini çok güçlü bir şekilde, hem Avrupa Birliği Bakanlığı olarak hem kalkınma ajansları, odalar birliği, bölgesel kuruluşlar, sivil toplum birlikte hareket ederek bu imkânı ülkemize getirmek için çaba sarf ediyoruz.

Tabiatıyla, önümüzdeki dönemde en önemli konulardan bir tanesi de bu illegal göçle mücadele konusunda yapacağımız iş birliği olacaktır. Gerçekten, bir deprem meydana gelmiştir ve bu depremin arkasından tsunami etkisindeki, belki de tarihimizin gördüğü en büyük göçlerden biriyle karşı karşıyayız. Türkiye, bugün bu illegal göçle mücadelede önemli hamleler, önemli adımlar atmış durumdadır. 2015 yılında 146 bin illegal göçmeni ilgili makamlarımız yakalamıştır, 4.500 civarında illegal göç kaçakçısı yakalanmıştır, yarısından fazlası tutuklanmıştır. Avrupa Birliği rakamlarına göre geçtiğimiz yılın son aylarında günlük 3 bin olarak ifade edilen, Yunanistan'a veyahut Avrupa'ya ulaşan illegal göçmen sayısı şubat ayında 300'e kadar gerileyebilmiştir. Dolayısıyla, gerçekten, önemli bir çaba içerisinde hareket edilmektedir. Ancak, bu, sadece Türkiye sahillerinden Yunan adalarına yönelik bir hareket olarak düşünülürse yanlışlığın en başında gelecek husus budur. Bu gerçekten, Suriye sorununun ortaya çıkmasıyla başlayan, Suriye sorunu çözülemediği takdirde devam edecek olan ve yaklaşık dört beş filtreden, Suriye sınırından Ege sahillerine, Ege sahillerinden Yunan adalarına, Yunanistan'dan Avrupa'ya kadar süren çok önemli bir durumla karşı karşıyayız. Dünyada 6 milyar euroluk bir ekonomidir bu illegal göç. Gerçekten, uyuşturucu kaçakçılığı gibi, silah kaçakçılığı gibi insanlığa zarar verici bütün bu organizasyonları yapanlar, bu kez bu illegal göçten düçar durumdaki insanların sırtından bu paraları kazanmak için korkunç bir örgütlenme içindedirler. Bunlarla mücadele edebilmek için hiçbir ülkeye "Sen sorumlusun, sen suçlusun." diyebilecek bir noktada değiliz. Bu, bütün insanlık camiasının birlikte hareket ederek çözebileceği ve ancak ortak sorumluluk alarak, paylaşılarak bunun üstesinden gelinebilecek nitelikte bir önemli sorunla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, inşallah, önümüzdeki günlerde Avrupa Birliğine, bu yeni aile içinde hareket ederek ortaya çıkarttığımız yeni tablo içerisinde hem illegal göçün legal göç hâline gelmesi hem büyük bir insaniyet örneği göstererek ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin hem Türkiye'deki hem gittikleri ülkelerdeki konumlarını daha iyi şartlara ulaştırmak için önemli çabalar sarfedilmektedir.

Avrupa Birliği, Suriyeli kardeşlerimize 3 milyar euro katkıda bulunmayı taahhüt etmiştir. Bu para bu yıl için harcanacaktır ve bununla ilgili karar alınmıştır. Bizim, Suriyeli kardeşlerimiz için ortaya çıkarttığımız okul, hastane, kampların daha iyi şartlara ulaştırılması veyahut da... Gerçekten öyle illerimiz, ilçelerimiz var ki oradaki Suriyeli kardeşlerimizin sayısı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sayısını geçmiştir. Buralarda uzun yıllardır 2,5 milyondan fazla Suriyeli kardeşimizi misafir ederken, ekmeğini paylaşırken, evini paylaşırken bir kere olsun "Ya, niye ben ekmeğimi paylaşıyorum? Niye geldiler? Niçin ben işimi paylaşıyorum?" demeden gerçekten tarihe geçecek, uzun yıllar hatırlanacak çok önemli bir insanlık dersi vermiş bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından bahsederken bu 3 milyar eurodan o ilçelerdeki altyapı imkânlarının geliştirilmesi için de yararlanacağız.

Gerçekten 2016 yılı önemli bir yıl olacaktır. Geriye doğru bakıldığında, 2,5 milyondan fazla Suriyeli kardeşini insaniyet adına misafir eden bir Türkiye de hatırlanacaktır, 800 kişi için referandum yapan ülkeler de hatırlanacaktır, ülkesine giren göçmenlerin üzerindeki takılara varıncaya kadar alıp bunları ihalelerde satıp bu parayla bu masrafları karşılamak için Meclisten karar çıkaracak ülkeler de hatırlanacaktır, dörtlü nizamda önlerinde atlı polislerle savaş esiri muamelesi gören insanlar da hatırlanacaktır, bir duvarın bu tarafında soğuk içinde veyahut da zor şartlarda açlık içinde bekleyen insanlar da hatırlanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, her zaman bu insanlık adına yaptığı çok önemli katkıyla hatırlanacaktır ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak da bundan herhâlde hepimiz gurur duyacağız ve bize yakışan bir davranışı bu şekilde yerine getirmiş olacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİM TUNÇ (Uşak) - Botları delerek insanları ölüme terk edenleri de hatırlayacaktır.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Tabii, sivil toplum, bizim çok önem verdiğimiz bir konu ve gerçekten demokrasinin temel taşlarından bir tanesi sivil toplumdur ve uzun yıllar bu ülkede eksikliğini hissettiğimiz sivil toplum önemli bir gelişim içindedir. 1980'li yıllarda belki 50 olmayan sivil toplum sayısı bugün 108 bine ulaşmıştır ve Cumhuriyet tarihinin en büyük sivil toplum rakamına ulaşmış vaziyetteyiz. Bununla iftihar ediyoruz. Sivil toplum olmadan demokrasi olmaz, demokrasi içindeki en önemli unsurlardan birisidir ve Avrupa Birliği sürecinin en önemli taşlarından birisi olarak da sivil toplumu görüyoruz. Bu anlamda da Türkiye çapında 10 kadar ilde sivil toplumla buluşma toplantıları tertipleyerek hem onların kendi görüşlerini dile getirmesini, dertlerini ifade edebilmesini ve o toplantılarda da ayrıca Avrupa Birliği süreciyle ilgili bilgi almalarını, IPA fonlarından nasıl yararlanacakları, Erasmus projelerinden nasıl yararlanacakları konusunda da yardımcı oluyoruz. Yaklaşık 20 bin kişiyle 10 ilimizde bir araya geldik ve buna çok önem veriyoruz. Önümüzdeki dönemde sivil toplumumuz için 2020 yılına kadar yaklaşık 190 milyon euro kaynağımız var ve bunu, gerçekten, sivil toplumumuza harcayarak, sivil toplumumuzun daha güçlenmesi, sayısının daha artması, söz söyleme imkânlarını artırması ve bu şekilde demokrasimize, ülkemize katkı sağlamasını daha kolaylaştıracak bir imkân yaratmaya çalışıyoruz.

Bu ana hatlarını vermek istediğim bilgilerle, Avrupa Birliği Bakanlığı olarak, bütçemizin yüce Meclisimiz tarafından kabul edileceğini ümit ediyoruz. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde çok sayıda reform projesi, çeşitli kanunlarımız, Meclisten geçmesi gereken yasal düzenlemelerde, gerçekten, bu yüce Meclisin, 2000 yılından beri, Avrupa Birliği süreci olsun Türkiye'nin reform süreci olsun, hep birlikte hareket etme -çok önemli- görüntüsünü önümüzdeki dönemde de devam ettireceğini ve Türkiye'nin reformlarının Türkiye Cumhuriyeti'ne fayda sağlayacağının bilinci içinde, iktidar muhalefet demeden el birliğiyle hareket ederek, inşallah, 2000'li yıllara, 2020'li yıllara, daha sonraki yıllara giderken çok daha müreffeh, çevre konusunda daha bilinçli, gıda güvenliğinde adım atmış, eğitim alanında, sağlık alanında, sosyal alanda ve siyasal haklar alanında daha ileriye gitmiş bir Türkiye'ye ulaşmamızda iktidar muhalefet ayırımı olmadan el birliğiyle davranabileceğimizi ümit ediyorum.

Bu ifadelerle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve bütçemizin, inşallah, kabul olduğu takdirde, hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)