| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 4'üncü tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 01.03.2016 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2016 yılı bütçe görüşmeleri münasebetiyle huzurlarınızdayım. Hepinizi şahsım, Adalet Bakanlığı mensupları, yargıda görev yapanlar, yargı görevi yapanlar adına saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde hem yasama hem yürütme hem de yargı hukukla bağlı ve hukukun çizdiği sınırlar içerisinde hareket etmekle yükümlüdür. Hükûmetlerimiz döneminde hukuk devletini güçlendirmek bakımından çok ciddi adımlar atılmıştır. Öncelikle hak arama yolları çoğaltılmıştır. Bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânının getirilmesi, Kamu Denetçiliği Kurumunun oluşturulması, yine, İnsan Hakları Kurumunun kurulması, İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığının kurulması bunlardan sadece bazılarıdır.
Ayrıca, hak aramanın önünde bulunan pek çok engel hükûmetlerimiz döneminde ortadan kaldırılmıştır. Yüksek Askerî Şûranın ihraç kararlarına yargı yolunun açılması, kamu görevlileri hakkında uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunun açılması, hâkim ve savcıların meslekten ihracına karşı yargı yolunun açılması bunlardan bazılarıdır. İnsanlar AK PARTİ hükûmetlerine kadar "Haksızlığa uğradım." diyerek mahkemeye müracaat etme hakkına dahi sahip değildi. Meslekten ihraç edilen insanlar -asker olsun, hâkim, savcı olsun- ekmeği elinden alındığı hâlde "Bana haksızlık yapıldı." deme hakkına bile sahip değildi. Bu haklar, hukuk devletinin gereği olarak hükûmetlerimiz döneminde yapılan Anayasa değişikliğiyle sağlanmıştır.
Öte yandan, yine, yapılan Anayasa değişikliğiyle, soruşturma engeli, kovuşturma engeli bulunan 12 Eylül 1980 darbesinin önündeki engeller kaldırılarak bu ülkede darbe yapmış ve darbede başarılı olmuş darbeciler ilk defa normal, demokratik bir düzen içerisinde yargı önüne çıkarılmış, millet adına onlardan hesap sorulmaya başlanmıştır. Yine, 28 Şubat 1997 postmodern darbesini yapanlar da yargı önüne yine bu dönemde çıkmıştır. Bunlar son derece önemli, hukuk devletinin gereği olan tarihî adımlar, tarihî reformlardır.
Devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler tamamen kaldırılmıştır. Ayrıca hem Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin görev tanımı içerisinde "askerî hizmetin gereklerine göre karar verme" ilkesi kaldırılmıştır; artık hukuk devletinin gereklerine göre karar verecek bir anlayışı oraya da koymuş durumdayız.
İnsan hak ve hürriyetleri alanında da son derece önemli adımların atıldığını, buradan, ifade etmek isterim. Bunları tek tek sayıp vaktinizi almak istemem ama şunu ifade etmekte fayda görüyorum: Gerek hukuk devletini güçlendirmek gerek insan hak ve hürriyetlerini, kâmil manada, ülkemizin her alanında her bir birey için hayata tam geçirebilmek için Türkiye'nin mutlaka yeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır.
Mevcut Anayasa'ya baktığınız zaman, 2'nci maddesi cumhuriyetin niteliklerini düzenliyor ve burada insan haklarına saygılı bir devletten bahsediliyor. Devletimizi insan haklarına dayalı bir devlet hâline getirebilmek için mutlaka anayasanın yeniden yapılması lazım.
Anayasa'mızın başlangıcını okuduğumuz zaman, orada, bu Anayasa'nın sözü ve ruhuyla geçerli olduğunu ve sözüne, ruhuna sadakatle her bir satırının uygulanması gerektiğini ifade ediyor. Çok önemli bu. Anayasa 17 defa değiştirilmiş; pek çok maddesi, pek çok fıkrası değişmiş; insicam da bozulmuş. Daha iyi olsun diye adımlar atılmış ama bir defa, şunu net görmemiz lazım: Bu Anayasa'yı biz değiştire değiştire hukuk devletini tam anlamıyla inşa edemeyiz. Biz bu Anayasa'yı değiştire değiştire insan hak ve hürriyetlerini tam anlamıyla teminat altına alamayız. Biz bu Anayasa'yı değiştire değiştire ülkemizi modern, demokratik hukuk devletlerinin sahip olduğu, yeni özellikleriyle, pek çok yönüyle mükemmel olan bir anayasa hâline getiremeyiz çünkü bu Anayasa'yı değiştirmek bu Anayasa'nın ruhunu öldürmek anlamına gelmiyor. Bu ruh duruyor burada. İstediğiniz kadar değiştirin, o ruh orada durduğu sürece ne oluyor, netice alamıyorsunuz.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Değiştirmeyelim, değiştirmeyelim, gayet güzel!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Onun için, bu ruhu tamamen tedavülden kaldırıp öldürmek, bir daha hortlamaması için de yeni anayasayla üzerini kapatmak gerekmektedir. Bunu yapmadığımız sürece, bu Anayasa'yla her zaman yeni şeylerle karşılaşma imkânımız vardır.
Darbe yasaları hukukumuzda çok. Pek çok genelge, yönetmelik vardı ve bunların pek çoğu hükûmetlerimiz döneminde yürürlükten kaldırıldı, yasalarda da pek çok değişiklik yapıldı ama bilmemiz lazım ki darbe yasalarının anası 1982 Anayasası'dır. Eğer darbe yasalarından hukukumuzu temizleyelim diyorsak öyleyse gelin, bu işin anası olan Anayasa'dan işe başlayalım. Önce onu tarihe havale edelim, ondan sonra diğer adımları atalım. Eş zamanlı yapalım. Ayrı bir komisyon kurulsun, o komisyon darbe yasalarıyla ilgili çalışmalar yapsın, onu hayata geçirelim. Diğer bir komisyon da Anayasa üzerinde çalışsın ve yeni bir anayasa yapma şerefini bu Parlamentoya, bu millete hep beraber yaşatalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye, normal zamanlarda, herkesin ve her kesimin kendini hür ve demokratik hissettiği bir ortamda yeni anayasa yapma imkân ve fırsatını bugüne kadar maalesef bulamamıştır. Olan imkân ve fırsatları da doğru bir şekilde değerlendirememiştir. Sanki yeni anayasa yapmak sadece darbe yapan generallere ve onların emir erlerine mahsus bir özellikmiş gibi duruyor çünkü tarihe baktığımız zaman böyle bir gerçekle karşı karşıyayız. Bu tabuyu da hep beraber ancak bu Parlamento yıkabilir. Yeni anayasayı darbeciler değil, millet yapar dememiz lazım. Darbecilerin Anayasası'yla değil, milletin anayasasıyla yeni dönemde Türkiye'nin yol alması gerektiğine inandığımı buradan bir kez daha ifade etmek isterim.
Saygıdeğer milletvekilleri, insan hakları konusunda, hükûmetlerimiz döneminde atılan atımlar çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki görünümümüzde de önemli değişiklikler olduğunu görüyoruz. 31 Aralık 2012 tarihinde 16.876 olan derdest başvuru sayısı, 31 Ocak 2016 tarihi itibarıyla yaklaşık yüzde 50 oranında azalarak 8.650 olmuştur. Yine, geçen yılın aynı ayına göre derdest başvuru sayısı bin dosya azalmıştır. 2012 yılında 117 ihlal kararı verilmesine karşın, 2015 yılında verilen ihlal kararı bugüne kadar en düşük seviyeye inerek 79 olmuştur. Bunlar bizim attığımız önemli adımların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına yansımasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, adaletin doğru tecelli etmesi, milletimizin adalete olan güveninin artması, yargının verdiği kararlardan memnuniyetin üst düzeye çıkması bakımından da son derece önemlidir. Anayasa'nın 138'inci maddesi "Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler." demektedir. Bu çok açık bir biçimde, yargı görevi yapanlara, tarafsız ve bağımsız vazife yapma sorumluluğunu yüklemektedir.
Vicdan bağımsızlığı çok tartışılmaktadır. Kamuoyunda, gazetelerde, siyasetin dilinde, herkeste ve her kesimde "Benim vicdani kanaatim budur.", "Ben, vicdanımın üzerinde baskı kabul etmem.", "Ben böyle düşünüyorum, böyle inanıyorum." diyen insanlara hep rastlarız. Ama hukuk devleti vicdani kanaatlerle işleyen bir devlet değildir. Hukuk devletinde vicdan başıboş bırakılmamıştır, vicdan bir yere bağlanmıştır. Nereye bağlanmıştır? Bizim Anayasa'mıza göre çok açık Anayasa'ya, hukuka ve kanuna bağlanmıştır. Bizim vicdanımız herhangi bir kişinin suçluluğu hakkında kanaat sahibi olabilir, biz ona inanmış olabiliriz ama önümüzdeki dosya suçluluğuna vicdanen inandığımız bir kişinin mahkûmiyetine yeter kesin delilleri içermiyorsa vicdanımız ne derse desin bizim orada beraat kararı vermemiz gerektiği bu Anayasa'nın emridir. Eğer vicdan Anayasa, yasa ve hukuka bağlı hareket etmezse kine, öfkeye, nefrete, düşmanlığa, siyasete, ideolojiye, esen rüzgâra bağlı olarak hareket eder ki o zaman böylesine bir vicdandan adalet de beklemek mümkün olmaz. O yüzden, vicdan bağımsızlığını hiçbir yere bağlı olmamak değil, vicdan bağımsızlığını sadece Anayasa, yasa ve hukuka bağlılık, bunun dışındaki bütün bağlılıkları ret olarak görmemiz ve öyle değerlendirmemiz lazım.
Türkiye'de yargı konusundaki tartışmalara geriye dönük baktığımız zaman, "paralel devlet yapılanması" dediğimiz bir yapılanmanın yargı içerisinde az da olsa belli sayıdaki uzantılarının Anayasa ve yasalara sadakat dışında başka saiklerle hareket ettiğine dair herkesin bir kanaati var. O zaman, bizim, yargının bağımsız ve tarafsızlığını temin için bu konuda Parlamento olarak hepimizin beraber hareket etmesinde büyük fayda olduğuna inanıyorum. Bağımsız olmayanlar, vicdanlarını başkalarının emrine tahsis edenler ve ona uymayı ibadet zannedenler idarede de başka yerde de doğru kararlar tesis edemezler.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Hâkimleri kim aldı, o hâkimleri?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Biz bunu söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Buradan bir örnek vermek istiyorum: Meşhur davalardan bazıları; Ergenekon, Balyoz davaları Türkiye'de çok tartışıldı, çok konuşuldu, ülke ikiye bölündü.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Onun başsavcısı nereye gitti şimdi?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Savcı kimdi, savcı? Ergenekon'un savcısı kimdi?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Yarısı "Bunlar suçlu." dedi, yarısı "Bunlar suçsuz." dedi, yargılamayı yapanlar veya bu davalarda taraf olanlar birbirlerini itham ettiler ve Türkiye bir noktaya geldi. Sonunda, bu davaların yeniden görülme imkânı doğdu, bu arada heyetler değişti. Ben hepinizin vicdanına sesleniyorum: İstanbul'da görev yapan bir mahkeme, ağır ceza mahkemesinin başkan ve üyeleri çok kalitelidir, birinci sınıftır, iyi yetişmiştir. Şimdi, bir mahkeme düşünün, dosya aynı, deliller aynı; ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve süreli hapis cezaları veriyor. Sonra, heyet değişiyor mahkeme kalktığı için, yeni bir heyet dosyaya bakıyor, bu sefer, bakın, o heyet de bir başka karar veriyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O heyeti siz atadınız.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Nedir o karar? Hepsine beraat.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kimin zamanında oluyor Sayın Bakan?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Allah aşkına hepinize soruyorum: Anayasa aynı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O davanın savcısı Sayın Cumhurbaşkanıydı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...yasalar aynı, dosyalar aynı, heyet değişmesi hâlinde...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Hükûmet de aynı, Hükûmet. Hükûmetin sorumluluğu yok mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...2 tane mahkemenin kararı arasında... Birisinin yüzde 100 suçlu gördüğüne, öbürü yüzde 100 beraat dediği zaman Parlamento olarak, partiler olarak hepimizin bunu sorgulaması lazım gelmez mi?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Hükûmet de aynı. Hükûmetin sorumluluğu yok mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu gücü sizden alıyorlardı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Efendim, dün öyleydi, bugün böyledir, değil. Bakın, bizim bu gibi konularda birlikte hareket etmemiz lazım. Ben onun için diyorum ki: Bu kararı veren heyetlerden birisi hukuka da, Anayasa'ya da ihanet etmiştir, doğru hareket etmemiştir. Ama hangisi etmiştir, onu bilemeyiz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Bakan, sorumluluk sizin, sorumluluk sizin.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Şimdi, incelemeler, soruşturmalar devam ediyor ama bunu kalkıp Hükûmetin üzerine yıkmak da fevkalade yanlış olur.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Bakan, her iki mahkemeyi atayan da sizsiniz, siz, sizin Adalet Bakanınız.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - O nedenle, bakın, bizim yargıya güveni aşağıya çekecek adımları atanlara karşı da hep beraber ortak tavır koymamız lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O dönem "Terör örgütü." diyordunuz siz, "Terör örgütü." diyen sizdiniz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hükûmeti dövmek için, Hükûmeti yıpratmak için yanlışı yapanları görmezsek hata ederiz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Bakan, siz göremediniz, siz, biz gördük. Sayın Bakan, biz başından beri gördük.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Takdir hakkı mahkemelere aittir ama takdir hakkı layüsellik anlamına gelmez. Elmaya armut dediğinizde bu takdir olmaz, bu başka bir şey olur. O nedenle diyorum ki: Yargıyla ilgili konularda elbette hükûmetlere dönük sözler söyleyeceğiz ama yanlışlar konusunda da muhalefet ile bizim birlikte hareket etmeye ciddi ihtiyacımız var. Beraber hareket edelim çünkü yargı hepimize lazım, adalet herkese lazım.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Biz söylediğimizde inanmadınız Sayın Bakan, söylediğimizde inanmıyordunuz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Size çok lazım, size.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Buradaki yanlışlıkları birlikte düzeltebiliriz, Anayasa'yı birlikte değiştirebiliriz, eksiklikleri, yanlışlıkları birlikte ortadan kaldırabiliriz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Söylediğimizde inanmıyordunuz; "Adalet yok." diyorduk, "Hukuk yok." diyorduk Sayın Bakan. Söylüyorduk biz bunları.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Onun için de ben bu noktada yargıyla ilgili konularda bütün partileri birlikte hareket etmeye açıkça davet ediyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Söylüyorduk Sayın Bakanım, siz dinlemiyordunuz Sayın Bakanım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Size kaç sefer uyarıda bulunduk, kaç sefer müracaat ettik. Hangi talebimizi nazara aldınız?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargıda bizim yol haritamız Yargı Reformu Strateji Belgemizdir. Yayımladık, bu belge çerçevesinde önümüzdeki dört yıl içerisinde hangi adımları atacağımızı kamuoyuna ilan ettik ve ayrıca bunu takvimlendirdik. Ne zaman yapacağız, onu da ilan ettik.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Bakan, biz orada gaz yiyorduk, gaz! Sayın Bakan, coplanıyorduk orada biz!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Önümüzdeki süre içerisinde önemli çalışmalarımız olacaktır. Bugüne kadar pek çok kanunlaşma çalışmalarını yaptık ve yeni çalışmaları da bununla beraber yapacağız. Bildiğiniz gibi, Türk Ceza Kanunu'nu, Ceza Muhakemesi Kanunu'nu, Ticaret Kanunu'nu, Borçlar Kanunu'nu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nu yeniledik. Bu dönemde Noterlik Kanunu, bilirkişilik kanunu, kişisel verileri koruma kanunu, adli yardımlaşma kanunu gibi çok önemli yasa tasarıları üzerinde çalıştığımızı ve Meclisin huzuruna getireceğimizi buradan ayrıca ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu iki gün içerisinde Anayasa Mahkememiz çerçevesinde yaşanan tartışmaya da burada değinmek istiyorum. Anayasa Mahkemesi elbette Anayasa'ya uygunluk denetimi yapacak, Anayasa gereği kendisine verilen bireysel başvuru görevini de Anayasa ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde yerine getirecektir. Bu, Anayasa Mahkemesinin anayasal görevidir ama bireysel başvurularla ilgili Anayasa'nın kurallarını buradan ben size okumak istiyorum: Anayasa'ya göre "Bireysel başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz." "İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir." Bu, kanun hükmü; ilk ikisi Anayasa hükmüydü ve "İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz." Bu Anayasa ve yasa hükümlerine göre bireysel başvurularda, Anayasa Mahkemesi idari ve yargısal başvuru yolları tüketilmemiş konuda bireysel başvuruları kabul edemez, inceleyemez ve karara bağlayamaz. Yargılama sürerken yapılan bireysel başvuruları ön incelemede kabul edilmezlik kararı verip usulden reddetmesi tartışmasız bir kuraldır. Kabul kararıyla bireysel başvuruyu esastan ele alan Anayasa Mahkemesi kanun yolunda gözetilmesi gereken hususları gözetemez. Yani, kendisini ilk derece mahkemesi yerine koyup dosyada ilk derece mahkemesinin yapması gereken vazifeyi yapamaz, kendini temyiz mahkemesi yerine koyup Yargıtayın yapması gereken görevleri, incelemeyi yapamaz. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru incelemesinde eğer bunu yaparsa o zaman ilk derece mahkemesi veyahut da yüksek temyiz mahkemesi gibi bir konuma kendisini getirmiş olur. Anayasa Mahkemesinin önceden verdiği bazı kararlar ile son ihlal kararına baktığımızda kanun yolu tüketilmeden, hatta iddianame okunmadan ve yargılama da başlamadan bireysel başvuruyu incelemiş ve ihlal kararı vermiştir.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Esasa ilişkin karar vermiyor Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Onu da söyleyeceğim, izniniz olursa.
Başvuruyu karara bağlarken ilk derece mahkemesi gibi hareket etmiş, ilk derece mahkemesinin gözetmesi gereken hususları gözetmiştir.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Senin keyfine göre karar vermeyecek herhâlde!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, karar elimde.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi sadece kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından hak ihlali vermiş olsa esasa girmiş demem çünkü o ayrı bir konu, tutuklamayla ilgili bir konu ama diyor ki kararın, hükmün "c" kısmında: "Anayasa'nın 26 ve 28'inci maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine..." Neye göre karar verdin? Daha mahkeme bu konuda iddianamesini okumamış, savunmayı almamış, delilleri değerlendirmemiş, bir karar vermemiş. Belki mahkeme yargılama yapacak, beraat verecek. Nereden biliyorsun? Bilmiyorsun. Belki mahkûmiyet verecek, belki basın özgürlüğü kapsamında değerlendirecek, belki iddianamede olduğu gibi casusluk kapsamında değerlendirecek, diğer isnatları doğru görecek.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Bakan, Adalet Bakanı sensin ya, biz şikâyet edeceğiz bunlardan, sen şikâyet ediyorsun, Adalet Bakanı sensin.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama bunlara dair ilk derece mahkemesi daha bir inceleme yapmadan Anayasa Mahkemesinin "İfade ve basın özgürlüğü hakkının ihlali var." demesi çok net bir şekilde esas incelemesi yapmasıdır, ilk derece mahkemesinin yerine kendini koymasıdır.
MUSA ÇAM (İzmir) - Cumhurbaşkanı niye karışıyor? Cumhurbaşkanının yorum yapması doğru mu?
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sayın Bakan, belki de savcı dava açtıracaktır, "Dava açtırabilir." demek gerekiyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hepimiz hukukçuyuz, çok açık, çok açık bir şekilde...
Kaldı ki bakın, bu mahkeme yargılamayı bitirdikten sonra...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - O atananları doğru atamamış...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...eğer mahkûmiyet kararı çıkarsa dosya muhtemeldir ki yeniden Anayasa Mahkemesinin önüne gelecek mi? Gelecek.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kim atadı, üyeleri kim atadı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Peki, Anayasa Mahkemesi önüne gelmesi muhtemel bir konuda daha işin başında ihsasıreyde bulunmuştur.
MURAT EMİR (Ankara) - Önüne zaten gelmiş, dosyanın içinde var o.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bütün bunlara baktığınız zaman, Anayasa Mahkemesinin Anayasa'da yer alan kurallar ile yasada yer alan kuralları göz ardı ettiğini görüyoruz. Yoksa, içtihatla Anayasa Mahkemesinin sadece alan genişletmesine bir şey demiyoruz, tutuklamayla ilgili içtihatla alan genişletti, AİHM de aynısını yaptı, ona itiraz etmiyorum ama işin esasına girmesi fevkalade yanlış olmuştur, Anayasa Mahkemesi bunu yapma hak ve yetkisine kesinlikle mevcut Anayasa'mıza göre sahip değildir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Kızılan şey tutukluluk.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Adalet Bakanı adaletten yana olmalı, adaletli olmalı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ben adaletten yanayım, adaletten yanayım. Sadece benim dediğim gibi karar verdiği veya vermediği için değil, doğru olanı uygulaması gerekir.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Adalet Bakanı adaletten yana olmalı, Anayasa mahkemesini eleştirmemeli.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ben onun için de doğru olanı...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Doğru değil Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...Anayasa'yı okuyarak hatırlatıyorum ve onun için diyorum ki buna herkesin uyması lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - MİT tırlarıyla ilgili hakkınızda fezleke düzenlendiği zaman kanun değiştirmediniz mi?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Adalet Bakanı adaletli olmalı, adaletten yana olmalı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Tabii, Sayın Cumhurbaşkanımızın eleştirileri üzerine de çok değerlendirmeler yapıldı.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Eleştiri değil, tanımama, tanımama. Eleştiri ayrı; tanımama ayrı, kabul etmeme ayrı, çok fark var.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Şimdi, bakın, Cumhurbaşkanı herkes gibi görüşlerini açıklama, eleştirilerini yapma hak ve yetkisine sahiptir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) - Nasıl sahiptir Sayın Bakan, nasıl sahiptir? Bütün yargı kararlarına mı itiraz edecek?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Nasıl Cumhuriyet Halk Partisi, nasıl Halkların Demokratik Partisi, nasıl Milliyetçi Hareket Partisi veya AK PARTİ kendi görüşlerini açıklıyorsa, eleştiri hakkını kullanıyorsa bu ülkenin Cumhurbaşkanı da eleştiri hakkını kullanabilir.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Emir olarak algılıyorlar Sayın Bakan, emir olarak algılıyor mahkemeler.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Demokratik bir haktır eleştiri hakkı. "Mahkemeler eleştirilemez, kararlar eleştirilemez." diye bir şey olmaz. Mahkemeleri ve kararları kutsamayın, onlar eleştirilebilir kararlardır. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Bakan, lütfen...
BAŞKAN - Sayın Bakanı dinleyelim lütfen sayın milletvekilleri.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Cumhurbaşkanı da eleştiri hakkını kullanmıştır, bu da demokratik bir haktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) - Emir olarak algılıyorlar Sayın Bakan, bu ülkede, emir.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hâkim ve savcı sayıları hükûmetlerimiz döneminde önemli ölçüde artırılmıştır. Son on üç yılda hâkim ve savcı sayısı yüzde 57 oranında artırılmıştır. 2016 Şubat ayı itibarıyla adli ve idari yargı teşkilatında toplam 14.712 hâkim ve savcı görev yapmaktadır. Bu sayının, yargı teşkilatının iş yükü göz önünde bulundurulduğunda daha da artırılması gerektiği çok açıktır çünkü AB ortalaması 100 bin kişiye 20 hâkim düşüyor, Türkiye'de bu rakam şu an itibarıyla 13 civarındadır, bizim, rakamlarımızı da oraya taşımamız gerekmektedir.
Hâkim ve savcıların eğitimi, yetiştirilmesi son derece önemli bir vazifedir. Bu amacı temin için Türkiye Adalet Akademisi kurulmuştur. Adalet Akademisinde yurt olarak kullanılan yerde hâkim ve savcı stajyerlerinin kalması zorunlu değildir. Hâkim ve savcı stajyerlerinden isteyenler burada kalabilirler, sayısı da sınırlı. O sayı dolduktan sonra diğerleri de başka yerlerde, evlerde veya başka yerlerde kalıyorlar. Sanki, burada, Adalet Akademisinde herkesin bir yurtta kalması zorunluymuş gibi bir kanaat ortaya konuldu, yok böyle bir şey. Hâkim ve savcı adayları "Hepimize yer verin." diyorlar ama verecek yerimiz yok, keşke imkân olsa da onlara da yer verebilsek, yok öyle bir şey.
Adayların her hâlinin takip edildiği, kaydedildiği, gözlendiği konusu, iddiası tamamen bir iftiradır. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir.
Önümüzdeki günlerde hukuk eğitimi başta olmak üzere hâkim, savcı ve avukatların yetiştirilmesi dâhil bu konularda çok önemli adımları atacağımızı, Parlamentodan geçmesi gereken konuları huzurlarınıza getireceğimizi buradan açıkça ifade etmek isterim.
Hükûmetlerimiz mahkeme sayılarında da ciddi artışlar sağlamıştır. 2002 yılında 3.581 olan adli yargı mahkeme sayısı 2016 yılı başında 6.131'e, 146 olan idari yargı mahkeme sayısı ise 206'ya yükseltilmiştir. Yani mahkeme sayısı adli yargıda yüzde 71, idari yargıda yüzde 41 oranında artırılmıştır.
20 Temmuz 2016 itibarıyla yargı alanında çok önemli bir reformu fiilen hayata geçiriyoruz, bölge adliye mahkemeleri ile bölge idare mahkemeleri göreve başlamış olacak 20 Temmuz 2016'da. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu dün aldığı bir kararla 15 yerde daha önce kurulmuş bulunan bölge adliye mahkemelerinin ilk aşamada 7 yerde; 8 yerde daha önce kurulmuş olan bölge adliye mahkemelerinin yine ilk aşamada 7 yerde kurulmasına ve daha sonraki aşamalarda...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Faaliyete geçmedi, atananların hepsi emekliye ayrıldı Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...hâkim ve savcı sayımız dikkate alınarak adli yargıda 8 yer, idari yargıda, diğer bir yerde atamaları yapacak faaliyet başlayacaktır, bunu da burada ifade etmek isterim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İstanbul'da atadıklarınız emekliye ayrıldı, daha çalışma yok.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Kapatılan bölge adliye mahkemesi yoktur, kapatılan bölge idare mahkemesi de yoktur. Şu anda atama yapılmayanlara önümüzdeki yıllar içerisinde atama yapılacak ve faaliyetlerine başlayacaklardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargının iş yükünün azaltılması konusunda da çok ciddi adımlar attık. Önümüzdeki dönemde de gerek ara buluculuk müessesi gerek uzlaştırma müessesi gerek ön ödeme müessesi ve diğer alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını daha iyi bir şekilde hukukumuzda uygulamak için adımlar atacağız. Olanları etkinleştireceğiz, kapsamını genişleteceğiz. Yeni bir usulü de ceza muhakemesine kazandırmayı düşünüyoruz, basit yargılama usulü dediğimiz bir usul. Bununla ilgili çalışmalarımız da son noktaya geldi. İnşallah...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Başkanım, iki dakika...
BAŞKAN - Sayın Bakan, süreniz bitti.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Peki. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)