GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:50
Tarih:02.03.2016

AK PARTİ GRUBU ADINA AYHAN GİDER (Çanakkale) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçişleri Bakanlığının 2016 yılı bütçesi hakkında partim adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

İçişleri Bakanlığı, mülki idareden nüfusa, güvenlikten mahallî idarelere kadar geniş bir alanda faaliyet göstermektedir. Son beş yılda yaşanan insanlık dramları da mülteci meselesini ayrı bir konuma getirdi. Suriye ve Irak'taki devletsizlik durumuyla beraber bir insanlık sorunu çıktı ortaya. İnancım odur ki bu dramın siyasi mülahazalara konu edilmesi, bu durumdan siyasi rant beklenmesi, en az olayın kendisi kadar insanlık adına üzücüdür.

Biz 2 bin yıllık bir devlet geleneğine sahip bir milletiz. Devletimizin ve milletimizin mülteci kardeşlerimize karşı göstermiş olduğu misafirperverlik bizim için yeni ve konjonktürel bir gelişme değil, kadim devlet geleneğimizin doğal bir sonucudur ve bu aziz millet tarih boyunca kendine sığınanları insani bir yaklaşımla ele almış, onların derdiyle dertlenirken etnik kökeni, dini, mezhebi ya da siyasi görüşüne göre mazlumları sınıflandırmamıştır.

Selçuklular Moğol zulmünden kaçanların son sığınağıdır. 15'inci yüzyılda Sefarad Yahudilerini, 17'nci yüzyılda Macarları, 18'inci yüzyılda İsveç, Macar ve Polonyalı göçmenleri kabul eden Osmanlı İmparatorluğu'dur. Cumhuriyetimizle de bu tavır devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devleti mazlumlara her daim kucak açmıştır. İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'ndan kaçanların sığınağı bu topraklardır. Bu topraklar İran-Irak Savaşı'nda yerlerinden edilen yaklaşık 50 bin Iraklıya hamilik etmiştir. Yine Birinci Körfez Savaşı'nda Saddam zulmünden kaçan 500 bin kardeşimize de, Bosna'da, Kosova'da Sırp zulmünden kaçan kardeşlerimize de bu aziz millet, bu yüce devlet kucak açmıştır.

Son on yılda tanıklık ettiğimiz göçler ise şüphesiz ki dünya tarihinin en dramatik sahnelerini oluşturmaktadır. Yaşanan iç mücadelelerden, mezhep çatışmalarından, DEAŞ belasından, türlü etnik gruplardan, Esed'den, PYD'den zulüm görenler, tüm dünya ülkelerinin gözü önünde katledilmekte ya da vatanlarından kaçmak zorunda bırakılmaktadırlar. Avrupa'ya geçebilmek adına tekneleri dolduran bu insanların dramı ortada. Aylan bebeğin dramı, Ayvacık açıklarında batan teknede hayatını kaybeden 7 çocuğun dramı gözlerimizin önünde. Yalnızca son iki senede özgürlük hayalleri kuran binden fazla insan Ege Denizi'nde yaşamını yitirdi. Tüm bu çabalara karşın Avrupa'ya ulaşabilen, kabul edilmeyi bekleyen insanların yaşadıkları ise ayrıca ibretlik. Daha iki gün önce Makedonya polisinin saldırdığı mültecilerin basına yansıyan fotoğrafları da malumunuz. Düşünün ki tüm Avrupa ülkelerinin kabul ettiği toplam mülteci sayısı Türkiye'nin kabul ettiğinin ancak onda 1'i kadar. Biz, zulümden kaçan yaklaşık 3 milyon mülteciye sığınak olmaktan, barınak olmaktan asla gocunmuyoruz. Çünkü, bizim için ekmeğimizi bölüşmek lütuf değil, ancak şereftir. Biz misafirlerimiz için 8 milyar dolar harcarken, kimi Avrupa ülkeleri sığınmacıların ziynet eşyalarına göz dikiyorlar. Daha ülkelerine gelmeden insanların değerli eşyalarına el koymayı planlıyorlar. İçişleri Bakanlığı, işte bu insani, kapsamlı ve meşakkatli yolda çok önemli görevler üstlenmektedir. Başarılı çalışmaları ve yüksek hizmet anlayışlarından dolayı Sayın Bakanımız ve ekibine teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle, 2016 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, güvenliğimizi sağlamak adına can veren şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyorum.

Saygılarımla.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)