| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 7'nci tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 04.03.2016 |
CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi hakkında söz aldım.
Bugün, ülke ekonomisini ayakta tutabilecek tek dayanak noktamız olan sanayiden ve sanayiye ait rakamlardan söz edeceğim. Sanayi sektörünün nereden nereye geldiğini, birkaç rakam üzerinden değerlendirelim. Sanayi denince aklımıza ilk önce üretim gelir. 2002 yılında 29 milyar dolarlık kredinin yüzde 27'si imalat sanayisinde kullanılırken, 2014'te 164 milyar dolarlık kredinin sadece yüzde 13'ü imalat sanayisinde kullanılmış. Kredi miktarı yaklaşık 5,5 kat artmış ama imalata ayrılan pay yüzde 50 azalmış. Yoğunlaşma inşaat-emlak sektöründe. Bu sektörün toplamdaki payı yüzde 5'ten yaklaşık yüzde 8'e çıkmış. İmalat sanayisi 2013'te banka kredilerinden yüzde 42,5 pay alırken, 2014 yılında yüzde 21'e düştü. Fabrikalar kapandı. Ülkemizin değerleri söndürüldü. Sanayi üretim yapabilmek için türlü yöntemler aramaya başladı. Gelişen ve değişen dünyada sanayi, organize sanayi bölgelerinde toplanmaya ve buralarda teşvik edilmeye başlandı. Bizde ise henüz organize sanayi bölgelerinin sayısı bile net değil.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında, 285 organize sanayi bölgesi olduğunu söyledi. 26 Şubat 2016 Cuma günü Başbakan Davutoğlu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bütçeyle ilgili yaptığı konuşmada "organize sanayi bölgesi sayısı 65'ti biz iktidara geldiğimizde, şimdi 166." dedi. Hangi rakamlar doğru; Sayın Bakanın mı, yoksa Başbakan Davutoğlu'nun söylediği mi? (CHP sıralarından alkışlar)
NECİP KALKAN (İzmir) - İkisi de doğru.
TAHSİN TARHAN (Devamla) - 119 organize sanayi bölgesi nerede? Rakamda netleşemedik, acaba organize sanayi bölgelerinin doluluk oranında anlaşabilecek miyiz? En yüksek doluluk oranı yüzde 80, bazı organize sanayilerde yüzde 20 civarında doluluk, bazıları şu an atıl durumda.
Sanayi hiçbir dönem AKP iktidarında olduğu kadar zora düşmemiş, sanayici hiç bu kadar yıldırılmamıştır. AKP'nin ranta dayalı politikaları nedeniyle, üretim yapan fabrikalar kapandı. AKP tarımı bitirdi, sanayiyi bölgesel planlayamadı. Çarpık sanayileşme çarpık kentleşmeyi beraberinde getirdi. Ulaşım sorunu olmayan en güzel koylara, deniz kıyılarına sanayiler kuruldu. Bunun sonucunda çevre sorunları ortaya çıktı. Günümüzde ülkeler çevre sorunlarını çözdü, Bakanlığınız daha bu konuyu gündemine bile almadı. Oysa yarın çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakacağımız hepimizin sorunudur.
Değerli milletvekilleri, Plan Bütçe görüşmelerinde son anda sunulan bir önergeyle, anahtar teslim fabrika verilmesine ilişkin düzenleme yapıldı ve denildi ki: "Girişimcileri destekliyoruz. Anahtar teslim fabrika vereceğiz." İşte, çarpık sanayileşme. Rekabet ortamı değerlendirdi mi? Pazar payı hesaplandı mı? Bu fabrikaların üretim sistemleri ne olacak? Madem fabrika yapacaktınız, var olanları neden sattınız? Yandaşlarınıza peşkeş çekeceğiniz anahtar teslim fabrikalar ne zamandan beri teşvik kapsamında değerlendiriliyor?
Türkiye'nin lokomotifi olan TEKEL, SEKA gibi yüzlerce fabrikayı sattınız. Neden bu fabrikaları desteklemediniz, sattınız? Neden yatırım teşvik edilerek kiraya vermediniz? Yatırıma dönük olarak kaç fabrika şu an iflas masasında? Katma değer yaratacak sektörlerin hangisi sizin planladığınız bölgelerde fabrika istiyor? Türkiye'de kaç fabrikanın üzerinde "Kiralık", "Satılık" tabelaları var, biliyor musunuz? Yapmayın böyle şakalar, bu millet size bugün gülmese de yarın gülecek.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar pek çok teşvik paketleri açıklandı, verilen teşviklerin üretime sağladığı katkı nedir, Sayın Bakan açıklasın. Girişimciler, sanayiciler teşvik beklemiyor. Girişimciler girdilerin, maliyetlerin yüksekliğinden şikâyetçiler. Fabrika yapmayın, enerji kullanımındaki vergi yükünü hafifletin. Vergiden vazgeçtik, elektrik üzerinde yandaş kurum TRT için kesilen katkı payını kaldırın. Sanayilerin altyapısını oluşturun, arıtma tesisleri kurun, ulaşım sorununu çözün, meslek okulları ve kreşler açın. İlle teşvik verecekseniz hâlihazırda istihdam sağlayan, ihracat yapan, makine üreten, vergisini gününde ödeyen, katma değer yaratan sanayicilerimizi ödüllendirin. Fabrika yapmayın, vize için kuyruklarda bekleyen, dünyanın dört bir yanına mal satan sanayicilerin pasaport sorununu çözün. Kanun teklifimiz hazır, samimiyseniz, bütçeden sonra ilk iş sanayicilerimize yeşil pasaport verilmesine ilişkin düzenlemeyi Meclisten geçirelim. "Yüksek teknolojiyle ürünler üretmemiz gerekiyor." diyoruz, iyi eğitim görmüş hangi gencimizi bu ülkede tutabiliyoruz? Hangi insan kaynağıyla yüksek teknoloji üretilecek? Bu eğitim sistemiyle mi? Yeni nesil sanayi devrimiyle ilgili kim ne biliyor? Gidin, kim ne biliyor, sorun. Türkiye'yi sanayi 4.0'a taşıyacak sürece bu Bakanlık öncülük yapmalı. Oysa ülkemizde bu bilinmiyor.
Gerçekçi olmalıyız. Artık sanayici bile işine yatırım yapacağına inşaata yatırım yapıyor. Bu ülkenin en büyük değerlerinden biri olan Vestel AVM yapıyor, değerlerimize yazık.
Sayın Bakan, bu değerleri rantın bir parçası hâline getirmeyin. Gelin, hep beraber sanayicilerimizin gerçek sorunlarını çözelim. Türkiye'de üretim sanayisini ayağa kaldıralım. Önce terörü, terör sorununu çözelim. Özgürlüklerin önünü açalım, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yerleştirelim.
Sanayiciyi yıllarca inek gibi gördünüz. Süt verdiği sürece sütünden faydalanmaya çalıştınız, şimdi süt vermeyince de kesmek istiyorsunuz. Üretim olmazsa ekonomi de büyümez, işsizlik çözülmez, yoksulluk ortadan kalkmaz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)