GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 9'uncu tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:54
Tarih:06.03.2016

CHP GRUBU ADINA SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle siz değerli milletvekillerini ve ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımızı saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

3'üncü madde "Denge" başlığı altında toplanmış ancak baktığımızda ülkede neyin dengesi kalmış anlamak mümkün değil, AKP'nin her şeyin dengesini bozduğunu görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bütçenin bakanlıklara 5018 sayılı Yasa dışında ek harcamalar yapma izni veren ve bütçe hakkını ihlal eden (E) cetveli 94 maddedir. Bu nedenle bütçenin saydamlığından ve dengesinden bahsetmemiz mümkün değildir. Nominal büyüklüklerle 2002 yılında 366 milyar lira olan kamu ve özel sektör toplam borcu, 2015 yılında 2,5 trilyon liraya ulaşmıştır. 2015 yılında bütçe açığı 21 milyar lira olmuştur, 2016 yılında ise bu açığın daha fazla olacağını düşünüyoruz Bu açıklar ise borçlanma yoluyla kapatılacaktır, yani borç katlanarak artmaya devam edecektir.

Yine bütçe rakamlarını dolar bazında değerlendirdiğimizde, Türkiye bütçesi son yıllarda düşmektedir. İlgili yılın dolar kuruyla hesaplandığında, 2014 yılı bütçesi 204,7 milyar dolardır, 2015 bütçesi ise 203,8 milyar dolar ve 2016 bütçesi ise 193,8 milyar dolardır. Bu rakamlara baktığımızda... Zaten bütçenin de ekonominin de iç barışın da insanımızın da ülkemizin de bu Hükûmet nedeniyle dengesi şaşmıştır. Ayrıca, bütçede yatırımlara çok ciddi bir payın ayrılmadığını, en büyük payın cari transferlere, personel giderlerine ve faiz giderlerine ayrıldığını da üzülerek görmekteyiz.

Anladığımız kadarıyla, emekliye, işçiye, çiftçiye, memura insanca yaşam koşulları sağlayacak ve yatırımlar için daha fazla pay ayrılacak bir bütçenin yapılması Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, ülkemizde siyaset yönetilemediği gibi maalesef ekonomi de iyi yönetilememektedir. Rakamlar ne kadar şirin gösterilmeye çalışılsa da ekonomimizin sıkıntı içerisinde olduğu bir gerçektir. Her yıl 2-3 kez revize edilen ve bir türlü tutturulamayan enflasyon hedefleri, sürekli düşüş gösteren ihracat rakamları, yavaşlayan üretim, artan işsizlik ve yapılan zamlar ekonominin kötü durumunu göstermektedir. İhracatımız 2015 yılında 143,9 milyar dolara düşmüş, 2016 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22 azalmış, 2016 Şubat ayında açıklanan ihracat rakamlarına göre de yıllık 139,7 milyar dolara düşmüştür. Maalesef Hükûmetimiz buna da bahane bulmuş, kurdan dolayı bu rakamların düştüğünü ancak miktarın arttığını belirtmiştir. Sayın Bakan "Eğer dolar 2014 seviyesinde olsaydı..." dedi. Doları kim yükseltti, bunu Bakanımıza sormak lazım. Bütün bu rakamlardan sonra 2023 yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracatın revize edilmiş hâlini de Hükûmet yetkililerimizden duymak isteriz.

Yine, Hükûmetin sürekli olarak övündüğü Merkez Bankası döviz rezervleri de her geçen ay düşmektedir. Merkez Bankasının açıkladığı Ocak 2016 döviz rezervimiz 91,4 milyar dolara düşmüştür. Tabii, vatandaşlarımız bu rakamı duyunca Merkez Bankasının kasasında 91 milyar dolar var diye düşünebilir. Rezerv rakamının önemli bir kısmını zorunlu karşılıklar yani kısacası mevduatı olan vatandaşların parası oluşturmaktadır.

Değerli arkadaşlar, ihracattaki bu düşüşün ve ekonomideki kötü gidişatın acı reçetelerinden birini de Mersin ilimiz yaşamaktadır. Özellikle Rusya'ya olan yaş sebze meyve ve narenciye ihracatımızda büyük oranlarda düşüş yaşanmakta, ürünlerinin yüzde 70'ini bu ülkeye ihraç eden üreticilerimiz ve ihracatçılarımız zor günler geçirmektedir. Bölgenin ekonomik ve sosyal gelişmişlik açısından en önemli illerinden birisi olan Mersin ilimiz, tarımsal ihracatın da yüzde 40'a yakınını yapması nedeniyle, yaşanan krizlerden en çok etkilenen il olmaktadır.

Diğer önemli bir konu da turizm sektörünün yaşadığı sıkıntılardır. Dış politikada Hükûmetin gösterdiği olağanüstü performans kırk yıllık emekle oluşan turizm sektörümüzü de çökme noktasına getirmiştir.

Değerli arkadaşlar, Mersin ilimizin yatırımlardan yeterince pay alamadığını ve seçimlerde verilen sözlerin de yerine getirilmediğini belirtmek isterim. Bunlara birkaç örnek vermem gerekirse, Sayın Maliye Bakanımız "Başladığınız işi bitireceksiniz." dedi. Evet, Mersin'e 2007 ve 2011 yıllarında vadedilen... Ben vaatlerden bahsetmek istiyorum, bunlar AKP Hükûmeti zamanında yapılan vaatler. Evet, on üç yıldan beri devam eden yani AKP döneminde başlayan, hâlâ da bitmeyen Mersin-Antalya duble yolu, bir türlü tamamlanamadı.

Yine, on yıldır tamamlanamayan Tarsus-Kazanlı turizm bölgesindeki tesislerin yapımı yılan hikâyesine döndü.

Lojistiğin kalbi olan Mersin ilimize vadedilen ve ihtiyacı olan lojistik merkezi kurulmamıştır. Bu vaat de, 2011 yılında, Sayın Zafer Çağlayan'ın vaadiydi.

Yine, uzun yıllardır tamamlanamayan -dört değil on dört yıldır- Tarsus Pamukluk barajının bitirilmesi sözü de tutulmamıştır.

Yine, bunlara ek olarak, Türkiye'nin en bakir bölgelerinden birisi olan ve 6 adet turizm bölgesini barındıran Silifke-Anamur arasına yapılması planlanan nükleer santral, bazı ülkelerde kullanımı yasaklanan Güney Afrika kömürüyle çalışan çimento fabrikası ve yanına yapımı istenilen ve aynı kömürle çalışacak olan termik santral tarım ürünü ihracatında Mersin'in en önemli örtü altı üretimini yapan bölgenin heba edilmesine neden olacaktır.

Ayrıca, Mersin'de yapılan yeni stat nedeniyle TOKİ'ye devredilen Tevfik Sırrı Gür Stadı'nın yerinin de, alışveriş merkezi veya konut yerine, 1 milyon nüfuslu kentimize ikinci bir meydan ve sosyal donatı alanı olmasını istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, iflas etmiş Orta Doğu ve dış politikasıyla birlikte bütün dünyada kaybolan itibarımız, artan işsizlik, bir türlü önlenmeyen yolsuzluklar, vahim durumda olan eğitim sistemimiz, paralı hâle gelen sağlığımız ve kapımıza dayanmış olan savaş ve doğudaki çatışmalar ekonomimizi sürekli zayıflatmakta ve halkı fakirleştirmektedir.

AKP'nin sürekli övündüğü kişi başına millî gelir gittikçe düşmektedir. 2013 yılında 10.822 dolar olan kişi başına millî gelir 2014 yılında 10.404 dolara düşmüştür, yani 400 dolar düşmüştür. The Economist dergisi ise Türkiye'nin kişi başına millî gelirini 2015 yılında 8.570 dolar göstermektedir. Ülkemiz insanları gittikçe fakirleşmektedir. CHP sayesinde 1.300 TL'ye çıkan asgari ücret de, dövizdeki artış ve yapılan zamlarla, fazlasıyla emekçilerimizin cebinden çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, şimdi, sizlere Sayın Başbakanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizlere sunduğu 60'ıncı Hükûmet Programı'ndan bazı örnekler vermek istiyorum.

Sayın Başbakan, bağımsız ve tarafsız yargının adaleti sağlamanın ön şartı olduğunu söylemiştir. Şimdi merak ediyoruz, Sayın Başbakan Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan Cumhurbaşkanına yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını hatırlatacak mıdır? Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanı bu sözlerini -birçok söz verdi- yerine getirmeye çağırıyoruz.

Ülke içinde ve Suriye'de çatışmaların durdurulması ve barış için çalışmalarını diliyor, Türkiye'de gerginliklerin azaltılması için Cumhurbaşkanının bir süre konuşmamasının ülkemizin yararına olacağını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)