| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 07.03.2016 |
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 6'ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu 6'ncı maddeyle, Maliye Bakanına, kurum içi aktarmalar, yedek ödenek aktarma yetkisi ve diğer kurumlarda bu alandaki ilkeleri belirleme yetkisi verilmiştir. Ancak, Maliye Bakanlığının, geçmişte söz konusu yetkilerini yetki aşımı yaparak nasıl kullandığı Sayıştayın 2012-2013 ve 2014 yılları merkezİ yönetim bütçesi genel uygunluk bildirimlerinde de açıkça görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu'na göre, stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanabilecek yedek ödenek genel bütçe başlangıç ödeneğinin yüzde 2'siyle sınırlıdır, bu, kanunen açık olarak yazılmıştır. Bu tutarı aşan harcamalar için eğer ek bütçe yapılması gerekirse, o zaman bakıldığında; 2012 yılında yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık 45 katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin yüzde 8,9'u oranında, 2013 yılında ise gene yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık 38 katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin yüzde 9'u oranında, 2014'e geldiğimizde yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık 21 katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin yüzde 5,9'u oranında ödenek stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır.
Yetki aşımı bununla da sınırlı kalmamış, ikincil sonuç olarak ödenek üstü harcamalara baktığımız zaman da söz konusu aşım ortaya çıkmıştır. Bu durumu Sayıştay, biraz önce de söyledim, 2012, 2013 ve 2014 yılları merkezî yönetim bütçesi genel uygunluk bildirimlerinde çok açıkça belirterek ortadaki uygunsuzluğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine bırakmıştır. 464,1 milyar Türk lirası büyüklüğünde olan, geçtiğimiz yıl 2015 yılı bütçesinde kanuni olarak yani yüzde 2'si olarak 9,2 milyar Türk lirası yedek ödenek Maliye Bakanlığı bütçesine koyulması gerekirken, bu tutar yasal oranın altında kalarak 1,5 milyar Türk lirası olmuştur. Ancak, görüşmekte olduğumuz maddenin yani 6'ncı maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle -ki o bentte şöyle yazıyor: "Maliye Bakanlığınca diğer kurum bütçelerinden yedek ödenek tertibine aktarılan ve kullanılan..." diye gidiyor- Maliye Bakanına verilen yetki çerçevesinde yıl içinde 30,2 milyar Türk lirası Bütçe Kanunu'nun 5'inci maddesine göre ayrılan 1,5 milyarla birlikte 31,7 milyar liraya yükseltilmiştir.
Geçmiş tüm bu yetki aşımları ortadayken sayın milletvekilleri, şimdi 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın görüşmekte olduğumuz maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle yine, Maliye Bakanlığına, hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın, 2016 yılı merkezî yönetim bütçesini, neredeyse bütünüyle ve her yönüyle ortadan kaldırıp istediği şekilde yeniden yapma, değiştirme yetkisi de verilmek istenmektedir. Büyük kısmı milletimizin vergileriyle oluşan bütçede yapılacak bu kanun tanımaz keyfî harcamaları elbette ki bizim grup olarak onaylamamız asla mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, 1876'dan beri Türkiye'deki anayasa metinlerine "bütçe hakkı" girmiştir. Bizim en son kullandığımız Anayasa'mız, madde 161'de de gene bütçe hakkına atıfta bulunarak bunu düzenler. Bu düzenleme 2005 yılında -tam tarihini de söyleyeyim- 29 Ekim 2005 yılında, 5428 sayılı Kanun'la da Anayasa madde 161'e atıf yapılarak bir kanun çıkarılmıştır ve bir düzenlemeye gidilmiştir.
Şimdi, bu kadar ciddi bütçe hakkının düzenlendiği ve Anayasa ile yasalar çerçevesinde bir hukuki formata sokulduğu ortamda, maalesef, bugün itibarıyla bütçe hakkımız ciddi manada zedelenmiş durumdadır.
Sayın milletvekilleri, bu tip düzenlemelerle yapılan uygunsuzluğa yasal bir zırh oluşturma çabasını aslında başka bir alanda da görüyoruz. Şimdi, size aktaracağım, mesela, altı yıl önce devlet yardımlarının AB mevzuatına uygun olarak verilmesi ve denetlenmesinin yasal çerçevesini oluşturan 6015 sayılı Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun'la ilgilidir. Bu kanun -biliyorsunuz- altı yıl önce yasalaşmıştı. Bu yasaya göre, uygulama yönetmeliğinin, yasa gereği, 31 Aralık 2014'e kadar çıkarılması gerekmekteydi. Çıkarılacak yönetmelikle Devlet Desteklerini İzleme ve Denetleme Kurulunca devletin vatandaşlara ve şirketlere aktardığı tüm ekonomik destekler 1 Ocak 2015 itibarıyla denetlenip kamuoyuna da duyurulacaktı. Ayrıca, şüpheli destekler durdurulabilecek ve hak etmeyen kişi veya şirketlere verilmiş destekler de iptal edilebilecekti.
Sayın milletvekilleri, bu konuyla ilgili 24 ve 25'inci dönemlerde ilgili bakanlara vermiş olduğum yazılı soru önergelerim maalesef, cevapsız bırakıldı. Aynı önergemi 26'ncı Dönemde bu Hükûmet içerisinde yer alan ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısına yani Sayın Mehmet Şimşek'e de ilettim fakat enteresan olan -şimdi vereceğim tarihlere lütfen dikkat buyurun- 25 Kasım 2015'te vermiş olduğum yazılı soru önergeme ancak 2 Şubat 2016'da cevap verildi ve bu yönetmeliğin çıkarılma tarihinin -burasının altını çiziyorum- 31 Aralık 2015 tarihine ertelendiği bildirildi, şubatta verilen cevapta 2015'in Aralığına atıf yapıldı. Oysa, bu konudaki gerçekler bize söylendiği gibi değil. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısına bağlı Hazine Müsteşarlığının 17 Aralık 2015 tarihli ve 36913 sayılı Kararı üzerine, Bakanlar Kurulu 21 Aralık 2015'te bir karar alarak söz konusu yönetmeliğin çıkarılmasını önümüzdeki seneye yani 31 Aralık 2016'ya uzattı. Bana bu cevap verilirken Sayın Başbakan Yardımcısına bağlı olan bir birim, Hazine Müsteşarlığı aslında Bakanlar Kuruluna yazıyı çoktan yazmış ve bunun önümüzdeki senenin aralık ayının sonuna erteleneceğini de belirtmişti. Bu karar 28 Aralık 2015 tarihli aslında Resmî Gazete'de de var; arayanlar bulabilir.
Sayın milletvekilleri, bu kararla devlet bilgi sistemlerine veri aktaracak kuruluşlarla ilgili yönetmelik bir yıl daha uzatılmış oldu. Peki, bu nedir yani bu yönetmeliğin ertelenmesi neleri kapsamaktadır? Aslında, bu yönetmelik kapsamına hemen hemen bütün bakanlıklar girmektedir. Bu bağlamda, bazı ürünlere bakarsak, mesela Türk ürünlerinin yurt dışında markalaşması, Turqualıty'nin desteklenmesi, Türk malı imajının yerleştirilmesi, yurt dışı birim, marka ve tanıtım faaliyetlerinin denetlenmesi, uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi, çiftçilere mazot, gübre, toprak analizi destekleme ödemesi de dâhil pek çok tebliğ aslında bu kapsamda bulunmaktadır. Yani, kapsamının genişliğini anlatabilmek için bu örnekleri veriyorum ama aradan altı yıl geçmiş olmasına rağmen, uygulamanın neden ertelendiği, yönetmeliğin neden çıkarılmadığı veyahut devlet desteklerinin yıllar itibarıyla nerelere, ne şekilde yapıldığı ve nasıl izlenip denetlendiği hâlen tam bir muammadır sayın milletvekilleri.
Görüldüğü üzere, ülkemizde aslında her alanda şeffaflıktan uzaklaşılmaktadır ve bu tip uygulamalar Uluslararası Şeffaflık Endeksi'nde de 2014'ten sonra çok dramatik bir düşüşe ülkemizin uğramasına sebep olmuştur. 2015 raporunda ülkemiz 168 ülke arasında maalesef, 66'ncı sıraya gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, aslında bu Yolsuzluk Algı Endeksi'ne de yansımıştır. Hukuk alanındaki bu gelişmeler sonucunda 2015'te Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi'nde 168 ülke içinde 66'ncı duruma gelmişiz. Demek ki on üç yıldır, şöyle bir baktığımız zaman, ekonomimiz ve bütçemiz için şeffaflık öngöremeyenlerin yaratmış oldukları bu hazin tabloyu aslında ülkemiz, memleketimiz maalesef hak etmemektedir. Bu yüzden, Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2016 yılı merkezî yönetim bütçesini tasvip etmediğimizi tekrar belirterek Genel Kurulumuza saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)