| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 07.03.2016 |
CHP GRUBU ADINA HİLMİ YARAYICI (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
"Kimi der ki kadın,
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın,
Yeşil bir harman yerinde,
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir, boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o ne bu ne döşek ne köçek ne ayal ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır."
Sözlerime başlamadan önce, kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Bugün burada normal bir ülke parlamentosunda olduğu gibi ekonomi, rakamlar, borç garantileri gibi konularda konuşmak isterdim. Kurumların üçte 2'sinin Sayıştay denetiminin yapılmadığı dolayısıyla kurumların bütçelerini nasıl kullandıklarını bilemediğimiz; denetim, hukuk ve yargının iktidarın emrine verildiği, gençlerimizin sokak ortasında vurulduğu, faillerin yargılanmadığı; tankla, topla yerleşim yerlerinin yerle bir edildiği; sivil, asker ve polis ölümlerinin sıradanlaştığı bir ortamda rakamları konuşmak, emin olun, içimden gelmiyor.
Havuz müteahhitlerinize "proje" adı altında nasıl kaynak yarattığınızı, ihaleleri nasıl ve ne karşılığında paylaştığınızı, projelere nasıl hem hazine garantileri sağlayıp hem de on iki yıllık gelir garantileri verdiğinizi anlatmak isterdim. Kendi medyanızı yaratmak adına iş adamlarına salma salarak bir çırpıda nasıl 650 milyon dolar topladığınızı, ardından üçüncü havalimanı ihalesini nasıl verdiğinizi, bu iş adamlarının da verdikleri salmayı halkımızdan tahsil etme yaratıcılıklarını konuşmak isterdim. Üçüncü havalimanı ihalesini yaptıktan sonra proje üzerinde sürekli değişiklikler yaparak nasıl haksız rekabet yarattığınızı, havuzculara diyet borcunuzu ödemek için lehlerine nasıl düzenlemeler yaptığınızı, hatta müteahhitlerin bulması gereken finansmanı onların yerine nasıl bulduğunuzu anlatmak isterdim.
"Mega" olarak adlandırdığınız projelere yurt dışından kredi bulunamaması nedeniyle, ihtiyaç duyulan finansmanı ülkedeki kamu bankalarının yurt dışı "off-shore" şubelerinden alarak nasıl sanki yurt dışı finansmanıymış gibi sunduğunuzu da konuşmak isterdim. Bu nedenle kamu bankalarının Hazine garantileri içindeki payının 2004 yılında yüzde 20'lerden bugün yüzde 80'lere ulaşmasının nedenlerini konuşmak isterdim. Sermayesi yüzde 100 hazineye ait Devlet Hava Meydanları İşletmesinin borç üstlenmesi yoluyla projelerin finansman risklerini üstlenmesine rağmen, borç üstlenmesinin şirket borcu olarak değerlendirilerek nasıl ülkenin dış borcu olarak gösterilmediğini, buradaki kalem kurnazlıklarını konuşmak isterdim. Üretimimizin çok çok üzerinde borçlanarak başka ulusların tasarruflarıyla nasıl pembe tablolar yarattığınızı konuşmak isterdim. Kısacası, bugün, burada iktidarın mali borçlanmalarını, Hazine garantilerini, borçlanma limitlerini konuşmak isterdim. Yarattığınız pembe tablolara rağmen, Yunanistan'ın yaşadığı türden bir krize koşar adım ilerlediğimizi konuşmak isterdim. Krizler yaşanır, çok ağır bir maliyeti olsa da üstesinden gelinebilir. Bu yüzden, bugün ben iktidarın bir başka borçlanması üzerinde durmak istiyorum. Bu borç öyle bir borç ki iktidarın asla ama asla ödemeyeceği bir borçtur.
Gelelim iktidarın borçlarına. Bir kişinin başkanlık hevesi uğruna ülkeyi bir iç savaşın eşiğine getiren politikalarıyla neden olduğu sivil ve asker ölümleriyle; Reyhanlı'da, Cilvegözü'nde, Suruç'ta, Diyarbakır'da, Ankara'da önlemediğiniz canlı bomba saldırılarıyla yüzlerce canımızın ölümleriyle; Berkin'in, Ali İsmail'in, Mizgin'in, Helin'in ve daha yüzlerce gencimizin ve çocuğumuzun canını alarak; Soma'da, Ermenek'te yaşanan maden facialarının yanı sıra, denetim mekanizmalarını işletmeyerek on üç yıllık iktidarları boyunca en az 16 bin işçimizin iş cinayetlerinde ölmelerine neden olmakla halka can borçlusunuz, can. (CHP sıralarından alkışlar)
Kararını beğenmedikleri mahkemelerin yargıçlarını değiştirerek, hâkim ve savcıları birer emir kuluna dönüştürerek, kör topal olsa da işleyen bir hukuk sistemini tümden ortadan kaldırarak adalet borçlanmıştır bu Hükûmet.
Temiz bir çevre için doğanın katledilmesine karşı insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkan her türden gösteriye en acımasız müdahaleyi eden, halkın sesini kısmaya çalışan bu iktidar özgürlük borçludur.
Gezi sürecinde "Camide içki içtiler.", "Benim türbanlı bacıma saldırdılar..." Bugüne kadar delillerini gösteremedikleri yalanlarıyla önce özür, sonra dürüstlük borçludurlar.
Sorunları barış içerisinde çözme yerine şiddeti kutsayan politikalarıyla, tüm stratejisini toplumu bölme ve kutuplaştırma üzerine kurarak insanlarımızı birbirine düşman kılmakla bize kardeşliğimizi borçlusunuz.
"Faili meçhullerin üzerine gideceğiz. 1990'lı yıllarda yaşananların hesabını soracağız." diyerek yarattıkları sahte umutların üzerine Roboski katliamını yaratıp tüm faili meçhul davaları beraatle sonuçlandırarak umudu ve hakikati borçludurlar.
Cizre'nin, Sur'un binlerce yıllık tarihî ve kültürel birikimlerini tank ve top atışlarıyla yerle bir etmesiyle bize Mezopotamya'nın kültürel mirasını borçlanmıştır.
On üç yıllık iktidarları boyunca HES'leriyle, madenleriyle, birer ucubeye dönüşen TOKİ projeleriyle, doğaya düşmanlığı ilke edinmeleriyle doğamızı borçlanmıştır.
700 milyarlık kol saatleriyle, saraylarıyla, milyon dolarlık makam arabalarıyla lüks ve şatafatını Diyanet İşleri Başkanına kadar bulaştırmasıyla tevazu borçlanmıştır.
Düşünme yetilerini başka iradelere teslim edenlerin Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesine ilk anda "Sevindik." açıklamalarını ertesi gün saray talimatıyla "Karşıyız"a çevirmeleriyle çark etmeyi sıradanlaştırarak erdem borçlanmıştır.
Ülkenin kaderini tek bir adamın dudaklarından çıkacak sözlerine bırakarak Parlamentoyu bir figüran konumuna düşürmekle, baskı ve sindirme politikalarıyla, farklı seslere tahammülün yok edildiği faşist bir karaktere bürünen yönetim anlayışlarıyla demokrasi borçlanmıştır.
Eğitimden bilime, hemen her alanda kamusal hayatı dinsel ve mezhepçi bakışla düzenleme hamleleriyle, Alevi vatandaşlarımızı ibadetlerini düzenleme niyetleriyle bizlere laik bir ülke borçlanmıştır.
Bilim yuvaları olması gereken üniversiteleri, bilimsel buluş ve çalışmaları yerine mescitleriyle tartıştırarak tüm üniversiteleri birer ilahiyat fakültesine çevirme gayretiyle, ilk ve ortaöğretim kurumlarını birer imam-hatip okuluna çevirerek eğitimi ölü yıkayıcılığı öğrenme seviyesine indirgemekle bu ülke gençliğine çağdaş, bilimsel eğitimi borçlanmışlardır.
Ülkeyi komşularla sıfır sorun politikasından komşularıyla kavga eden ve bölgesinde sorun yaratan ülke konumuna dönüştürmekle vatanımıza ve dünyaya barış borçlanmışlardır.
Yıllardır Arap, Kürt, Türkmen, Alevi, Sünni, Hristiyan, Ermeni, Yezidi, birçok farklı etnik yapı ve dinî inancın bir arada yaşadığı Suriye'de dünyanın en gerici rejimlerinin iş birliğiyle kışkırttıkları iç savaşta yüz binlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının mülteci konumuna düşmesine neden olmakla Suriye halklarına barış ve dirlik içinde bir ülke borçlanmışlardır.
Hatay'ımızı cihatçı katillerin savaş üssü ve geçiş güzergâhına çevirmeleriyle, Suriye iç savaşında insanların kanına giren, mezhep savaşlarını körükleyen, canileri sokaklarımıza salarak halkın korku ve tedirginlik içinde yaşamlarını sürdürmelerine neden olmalarıyla Hatay'ımıza barış ve hoşgörü borçlanmışlardır.
Devasa borçlar karşısında rakamların hiçbir hükmü yoktur.
Hepinize saygılarımla. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)