| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 08.03.2016 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkan, öncelikle bir sitemimi söyleyeyim. Konuşma sırası bana gelince on dakika ara verdiniz. Gün 8'inden 9'una döndü. Dolayısıyla, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de bitmiş oldu ama ben yine de Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Mor kravat takmıştım, kurdelem de vardı ama 9 Mart oldu şimdi.
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, Dünya Kadınlar Günü'nü bir güne sığdıramayız, bir güne sığmayacak kadar önemlidir. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Evet.
Değerli arkadaşlar, kadınlarla ilgili fotoğraflar toplamıştım, onları gösterip kayıtlara girmesini istiyorum. Evet, kutluyoruz ama gerçekten kadınlar bunu kutlayabildi mi yakın zamanda? Erkek şiddetinin daha ötesinde Hükûmet politikalarının, bu politikaların yarattığı ağır bir şiddet vardı kadınlar üzerinde. Şu fotoğraf şehit anneleri, şu fotoğraf yine şehit anneleri ancak bu fotoğrafları, şehit annelerinin fotoğraflarını artık göremiyoruz; bütün bu fotoğraflar sansürleniyor, televizyonlara falan çıkması engelleniyor. Ancak geçmişte kalan bu fotoğraflar var.
Cizreli annenin feryadı... Bu kadın, bu anne bizim üzerimize feryadını söyledi ve "Düşman mıydık?" dedi bu feryadı yaparken üç gün önce.
Diyarbakır Sur'da başörtülü bir kadın, yaka paça götürülüyor, geçen hafta.
İki gün önce İstanbul'da Zaman gazetesinin önü, başörtülü bacımız.
Evet, çok şey söylediniz başörtülü kadınlar için, "Kendi Hükûmetimiz döneminde eşitlik getirdik." dediniz ama eşitlik herhâlde zulümde eşitlik oldu ve baskıda eşitlik oldu. Görmedikleri zulmü şimdi görüyorlar Türkiye'nin her yerinde.
Yine, paramparça olmuş, evinin önünde, kadın.
Ve önceki gün sevgili Tahir Elçi'nin eşinin paylaştığı Twitter mesajı: "Kendimizi güvende hissetmediğimiz bu ülkede, Tahir Elçi'nin kendisini iyi hissetmesi için mezara duvar ördürdüm." Bu da oldu değerli arkadaşlar. Böyle bir ağır tabloyla karşı karşıyayız Dünya Kadınlar Günü'nde maalesef.
Başka bir konuşma hazırlamıştım ama üyesi olduğum, kurucusu olduğum Türkiye İnsan Hakları Vakfının Başkanı, saygın bilim kadını Şebnem Korur Fincancı -adli tıp uzmanı- geçen günlerde Cizre'ye gitti sokağa çıkma yasağının kalkmasından sonra ve bir ön inceleme raporu hazırladı gördükleriyle ilgili olarak. Meclisin kayıtlarına geçmesi açısından bunu hızlıca okumak istiyorum, ne olduğunun anlaşılması bakımından: "3 Mart 2016 tarihinde Cizre'ye hareket edildi. Kent girişine ulaşıldığında geri dönüş yapan çok sayıda aracın uzun bir kuyruk oluşturduğu, kimlik kontrolleriyle geçişlerin gerçekleştirildiği gözlendi. İlk bodruma ulaşıldığında pencere pervazı içinde 1 adet tank mermisi olması kuvvetle muhtemel cisim gözlendi. İçerisi karanlık olmakla birlikte cep telefonu fenerleri yardımıyla içeri girildi. İçeride girişe göre sol tarafta bulunan duvarın dibinde tüm tabanı kaplayan çok sayıda yanmış hâlde kemik parçasının olduğu gözlendi. Kemik parçaları arasında özellikle üst kolları bulunmayan bir alt çene kemiği boyutları itibarıyla değerlendirildi. İlk gözlem amacıyla gelindiği için beraberimizde ölçek, yüksek çözünürlüklü kamera olmamakla birlikte, cep telefonu kamerasıyla fotoğrafları çekildi. Fotoğraflarda alt çene kemiğinin hemen yanında bulunan yanmış hâldeki gözlük çerçevesiyle birlikte yerleri değiştirilmeden fotoğraflandı. Gözlük yatay eksen uzunluğu yaklaşık yüz genişliği ve alt çene genişliğiyle eşit olacağı düşünüldüğünde, eldeki sınırlı olanaklarla yapılan değerlendirmede dahi bulunan alt çene kemiğinin yanmaya bağlı bir miktar boyut değişikliği öngörülse de erişkin bir kişiye ait olamayacağı, yanma düzeyi itibarıyla yanığa bağlı kemik doku kaybı da gözetilerek 10-12 yaşlarında bir çocuğa ait olduğunun kabulü gerekmektedir. Diş çukurlarındaki yanmaya bağlı tahribat nedeniyle daha tanımlayıcı olabilecek bir şekilde diş gelişimine bakılarak bir değerlendirme yapmak mümkün olamamıştır."
SALİH CORA (Trabzon) - Adli tıp profesörü mü?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Evet, adil tıp profesörü, Şebnem Korur Fincancı.
"Bodrumun bu bölümünde görüldüğü üzere, çok sayıda kafatası ve kemiklere ait yanmış hâlde kemik kalıntıları bulunduğu gözlemlenmiştir. Dikkat çeken bir husus, bodrumun ilk giriş kısmı ortada bu yanık kemiklere birkaç metre mesafede yanmamış hâlde yünlerin bulunmasıdır. Kemiklerde yer yer kömürleşme düzeyinde yanık meydana getirecek bir yangın ortamında yünlerin yanmamış olması beklenemeyeceğinden, bomba benzeri genel ve yaygın bir yangına da yol açacak bir patlayıcıdan çok, bodrumun bir bölümünde yanmış hâlde bulunan kemiklerin yüksek ısı oluşturacak bir sınırlı yangın ortamında kalmış oldukları kuşkusu oluşmuştur. Bu kuşkuların aydınlatılabilmesi için bodrum içinde kapsamlı bir olay yeri incelemesi ve yanık alanlarının değerlendirilmesinin yapılması gerekmektedir.
İkinci bodrum tümüyle moloz yığınlarının bulunduğu, diğer yıkılmış binaların arasında bir alandır. Bu alandan alınan molozların Dicle Nehri kıyısına döküldüğü, molozlar arasında insan bedenlerine ait parçalar bulunduğu ve bu bölgeye insanların sokulmadığı görüşülen kişilerce aktarılmış, molozlar arasında insan bedeni parçaları görülen fotoğraflar daha önce paylaşılmıştır. Bu alan tümüyle molozla kaplı olduğundan bu bölgeden kaç cenaze çıkarıldığı, tamamının çıkarılıp çıkarılmadığı, dolayısıyla moloz yığınları altında hâlâ cenazelerin olup olmadığı ve gerçek ölüm sayısı belirsizliğini korumaktadır.
Bodrumlar görüldükten sonra Türkiye İnsan Hakları Vakfının 18 Ekim 2015 tarihinde Cizre Referans Merkezi işleviyle açılışını yaptığı, Şırnak Tabip Odasıyla ortak kullanım alanı olan daireye gidilmiştir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Referans Merkezinin olduğu dairede Türkiye İnsan Hakları Vakfına ait olan bölümde yerde dik olarak duran ve ne olduğu anlaşılmayan bir metal cisim görülmüştür. Kapı kırılarak girildiği anlaşılan dairede, diğer dairelerden farklı olarak yanmaya bağlı yoğun is gözlenmiş, muayene masasının tümüyle tahrip edildiği görülmüştür. Bina girişinde, dışarıda bulunan Türkiye İnsan Hakları Vakfı tabelası da indirilmiştir.
Sonuç: Bu ön rapor bundan sonra yapılacak olan incelemeler için yardımcı olabileceği düşüncesi ile hazırlanmıştır. İlk belirlemeler, ölü sayısının üç bodrumdan otopsi için gönderildiği belirtilen 178 rakamının üzerinde olabileceği kuşkusu uyandırmaktadır. Gidiş amacı, ilk ziyaret, genel değerlendirme olduğundan gerekli ve yeterli inceleme yapabilecek, belgelemede kullanılabilecek malzeme götürülmemiş olduğundan, sınırlı olanaklarla yapılmış olsa da, bir çocuğa ait alt çene kemiğinin bulunduğu ilk bodrum da dâhil, tespit edilememiş ölümler yapılacak ayrıntılı bir incelemeyle ortaya konulabilecektir."
Değerli arkadaşlar, çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Bunun başka yerlerde de gerçekleşme olasılığı var. Meclis Başkanlığına başvuru yaptım. 1995'te Ümraniye'de ve Sultangazi'de meydana gelen olaylar nedeniyle, araştırma komisyonu şeklinde değil ama Meclis Başkanı inisiyatifiyle bir komisyon kurulduğu bilgisini aldım yasama uzmanlarından ve başvuru yaptım. Bize sorumluluk düşüyor. Eğer gerçekten de bunların önüne geçmek istiyorsak, Meclis Başkanına çağrımdır, bir komisyon oluştursun 4 siyasi partiden ve gideriz, ne olup ne olmadığını gerçekten de objektif bir biçimde görürüz burada birbirimize kızmadan, bağırmadan. Bir eksik varsa, bir yanlış varsa da düzeltiriz millet adına, devlet adına. Çünkü vahim bir tabloyla karşı karşıyayız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Bu tablonun sebebi kim?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu tablonun yarın Şırnak merkezde, Nusaybin'de, Yüksekova'da, Cizre'de veya Sur'da yeniden gerçekleşmemesi düşünülemez, yine gerçekleşebilir. Bütün bunların önüne geçmek bizim sorumluluğumuzdadır, bu Parlamentonun sorumluluğundadır.
O nedenle, bir kez daha ben buradan sağduyu çağrısı yapıyorum. Bu tablo, okuduğum bu rapor herhangi bir dış ülkede değil, kendi ülkemizde, Cizre'de bir ön rapordur ve vahim bulgular vardır. Bunun önüne hep beraber geçmeliyiz.
Ben, tekrar, bütçenin ülkemize barış ve huzur getirmesini diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, hem konuşma metnimi hem de raporu tutanaklara geçmesi açısından sizlere sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)