GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Güney Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:58
Tarih:10.03.2016

CHP GRUBU ADINA HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; aslında bu konuşmayı burada Sayın Ulaştırma Bakanının olduğu bir esnada yapmayı çok isterdim. Gerçekten bu, havacılığa ilişkin anlaşmaları imzalıyorsunuz ya, onaylıyoruz ya şimdi burada, bu anlaşmaların içeriğini size bir anlatayım, ondan sonra bu anlaşmalar için el kaldırıp indirirken biraz daha dikkatli olacağınıza eminim.

Sevgili milletvekilleri, "EUROCONTROL" denilen bir Avrupa konvansiyonu var. Bu konvansiyonun özeti şu: Avrupa'da bütün hava sahasını kontrol eden bir birim. Bu birim, Belçika'da merkezi olan, Türkiye'nin de kurucu ortağı olduğu bir birimdir. Havada, aynen karada olduğu gibi yollar vardır, bu yollardan geçen sivil hava araçları o yollara geçiş ücretleri öderler. Bunlar ülkelerin kendilerine göre belirledikleri fiyatlar üzerinden EUROCONTROL tarafından fatura edilir sivil şirketlere, onlar parayı öderler, bu ödenen para üzerinden EUROCONTROL yüzde 7 kesintiyi yapar, sonra kalan bakiyeyi ülkeye gönderir. Bu, ülkeye gelen paranın yüzde 20'si doğrudan hazineye gidiyor, geri kalan kısmıysa Devlet Hava Meydanları İşletmesine ama dünyada böyle değil. Dünyanın bütün ülkelerinde EUROCONTROL'ün tarafı sivil havacılık genel müdürlüğüdür, yalnızca Türkiye'de Devlet Hava Meydanları İşletmesi. Niye? Şimdi geleceğiz.

Yalnızca Türkiye'de, sizin iktidarınıza kadar ihaleler, havaalanı, hava meydanı işletme ihalelerinin dışında havaalanlarının yapım ihaleleri doğrudan DLH tarafından yapılır iken sizin iktidarınızda bu ihalelerin tamamı Devlet Hava Meydanları İşletmesine verildi. Ne adı? Devlet Hava Meydanları İşletmesi ama ihale yapar hâle geldi. Niye? Çünkü kaynak var. Kaynağın özelliği ne? Özelliğini az önce söyledim, bütçe dışında yani bu 2015 yılı itibarıyla EUROCONTROL'den gelen 405 milyon euronun yüzde 7 düşürüldükten sonra kalanın yüzde 80'i bütçe kontrolü dışında, Bakanın iki dudağının arasında harcama kalemidir. Hani o Bakanınıza methiyeler diziyorsunuz ya, işin altındaki rakam budur, gerçek burada. Böyle bir rakamı size versinler efsane yaratırsınız ama burada büyük bir dram var, şimdi o drama doğru gelelim yavaş yavaş.

Şimdi, bakın, bu EUROCONTROL gelirlerinin bir kısmı da "enroute" adı verilen... Basit anlatayım size, hemen anlayacaksınız, uçağınız meydan sahasından çıktı, tekerini kestikten sonra belli bir hava sahasına geldi, ondan sonra başka bir meydanın inme sahasına gelene kadar o alan içerisindeki bütün yola "enroute" denir ve bu hizmeti sağlayan personele dünyanın her yerinde havacılık tazminatı ödenir. Geçen gün burada Sayın Maliye Bakanı izah etmeye çalıştı, onu da -doğru dürüst anlamamış anladığım kadarıyla- doğru dürüst izah edemedi. Diyor ki: "Bu hizmeti sağladıkları için onlar ek tazminat alıyorlar." Hayır, öyle değil. Siz yalnızca yandaşlarınıza kıyak çekmek için tazminat ödüyorsunuz. Niçin? Bakın, VOR/DME, ILS gibi cihazlar var, uçağı indiren cihazlar var. Bu cihazları kullanan mühendislerin arasında bile tazminatı farklı ödettiriyorsunuz. Siyasi yandaşınız olan mühendislerin aldıkları tazminatlarla yandaş olmayan, devletin mühendislerinin aldıkları tazminatlar farklıdır, gidin, bakın.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Nasıl farklı oluyor?

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Aynen öyle. Daha öteye gidelim hadi, bakın, buna bile şaşırdınız. Evet, aynen öyle, daha biraz ileriye taşıyayım, daha çok şaşıracaksınız. Mesela bu hizmeti veren personelin statüsüne göre de ayrım yapıyorsunuz.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Nasıl oluyor?

HALUK PEKŞEN (Devamla) - "Nasıl" mı, şimdi söyleyeyim size. İstanbul DHMİ'de görev yapan kule hizmeti tam tazminat alıyor, Konya'daki sıfır alıyor. Niye? İstanbul DHMİ'deki sivil personel, Konya'daki askerî personel. Malatya'daki sıfır tazminat alıyor, Diyarbakır'daki sıfır tazminat alıyor, işte Merzifon'daki sıfır tazminat alıyor, Bursa Yenişehir'deki sıfır tazminat alıyor, Ankara'daki tam tazminat alıyor. Bu, anayasal düzene uygun bir durum mudur? Reva mıdır arkadaşlar ya, soruyorum size Allah aşkına ya, bu reva mıdır yani? Üniformalı personel uçağı indiriyor, sıfır tazminat alıyor; sivil personel uçağı indiriyor, yüzde 195 tazminat alıyor. E, bu bir.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - O iş öyle değil.

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Bu iş aynen böyledir.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - O iş öyle değil.

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Aksini iddia edenin alnını karışlarım, bu işe ömrümü verdim.

İki: Bu sistemi kuran bir hukukçuyum.

Gelelim ikinci kısmına. Daha burada bitmedi, durun bakalım, daha devam edeceğiz.

Şimdi, dünyanın her yerinde, EUROCONTROL'de sivil havacılık genel müdürlüğü temsil eder ülkeleri, bir tek Türkiye'de Devlet Hava Meydanları İşletmesi temsil ediyor, niçin? Niçin, niçin, soruyorum? Niçin o zaman Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ICAO'da yani Dünya Sivil Havacılık Birliğinde temsil ederken EUROCONTROL'de temsil etmiyor? Çünkü bir tarafta para var, öbür tarafta para yok, ikisinin arasındaki fark da budur.

Ama bitmedi, gelelim şimdi Türkiye'ye. Hani o hava meydanlarını yapıyorsunuz ya, o yaptığınız hava meydanlarına ilişkin de büyük problemler var; yalnızca hava meydanlarına ilişkin değil, havacılığa ilişkin de büyük problemler var. Sayın Ulaştırma Bakanı buraya geldiğinde rakamları anlatmıştı ya, "Türkiye'nin havacılıktaki kapasitesi 180 milyon yıl." diye anlatmıştı ya, çok doğru söylemiş ama o doğru Sayın Bakan söylediği zaman çıkmadı ortaya, 2001 yılında İstanbul'da yapılan Sivil Havacılık Planlama Toplantısı'nda planlanmış olan rakamdır. 2001'de ne planlandıysa o oldu, bir tek ilave yapamadınız, hiçbir ilave yapamadınız ama yaptığınız ne biliyor musunuz? Gazipaşa'da bir hava meydanı yaptınız, uçaklar iniyor ama inen "Nasıl kalkacağım" diye büyük bir panik içerisinde.

İki: Sivil havacılık altyapısına hiçbir yatırım yapmadınız, pilotların bir kısmı Macar, Yugoslav, şuradan buradan geldiler ama Türkiye'de bir sürü üniversite var, bu üniversitelerde sivil havacılık altyapısına destek verecek ne uçuş personeli ne teknik bakım personeli ne meydan personeli ne kule personeli, hiçbirinin eğitimi yok Türkiye'de, yok. Doğru dürüst eğitim verdiğiniz hiçbir havacılık alanı yok. Hani, havacılıkta efsane olmuşsunuz ya, arkadaşlar, uçak tipini bile doğru seçemediniz. Dünyaya gidiyorsunuz, Avrupa'yı geziyorsunuz, orada pervaneli uçak görüyorsunuz diyorsunuz ki: "Bunlar niye pervaneli uçak uçurtuyorlar?" Çok basit. Çünkü, insanlar o pervaneli uçaklarla en güvenli, en kısa pistlere en ekonomik rakamlarla iniyorlar. Onlar diğerlerinden daha güvenlidir. Ama, siz Rolls-Royce'la dolmuşçuluk yaptırmaya başladınız. Onun için de Türk Hava Yolları inanılmaz bir zarar yazıyor, sürekli zarar yazıyor. O zararı kapatmak için ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Çok akıllıca bir prosedür uygulanıyor. Ne yapıyorsunuz? Hazine Müsteşarlığının size "lease" yetkisi verdiği uçakları bünyenize kattığınız zaman, "lease" ödemesi tamamlandığında onu satıyorsunuz. Onu gelir hanesine ekliyorsunuz, sonra "lease"le bir uçak daha alıyorsunuz, onu bilançoya eklemiyorsunuz çünkü daha henüz ödemesi başlamamış. Niye? Çünkü ödeme dört ay sonra, altı ay sonra, sekiz ay sonra; klasik bir bütçe hilesi, sürekli yapılan bir hile. Bunlarla sivil havacılıkta hiçbir yere gidemezsiniz. Birkaç tane...

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Yurt içi, yurt dışı artan yolcu sayısını nasıl izah edebilirsiniz?

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Yurt içi, yurt dışı artan yolcuları aynen söylediğim gibi, 2001 Haziranda TAV'da yapılmış olan, planlamada yapılan rakam kadardır. Eğer yurt içi, yurt dışı yolcu sayısını artırmak istiyorsanız bunun doğru zemini Atatürk Hava Meydanı'ydı. Yanlış yaptınız, bir anlatayım size: Bu Atatürk Hava Meydanı'yla ilgili TAV'da toplantı yapıyorsunuz, Sayın Bakan bütün sektörü topluyor, planlamayı topluyor, herkes orada, diyorlar ki: "İstanbul Atatürk Hava Meydanı'na 2,5 milyar dolar yatırımla bu hava meydanının bugünkü kapasitesi 60 milyondan 90 milyona çıkarılır.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Nasıl çıkacak?

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Tamam, deniliyor, Sayın Bakan okey veriyor, bu hava meydanının kapasitesinin 90 milyona çıkarılması karar altına alınıyor. Ondan sonra, birisi talimat veriyor, derhâl bu konu kapatılıyor.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - 150 milyona ihtiyacımız var.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Alan öyle bir alan ki, öyle bir alan yok orada Sayın Vekilim.

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Ha, güzel. Şimdi bakın, "150 milyona ihtiyacımız var." diyorsunuz ya, konuyu hiç bilmediğinizi gösteriyor.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Hub, hub.

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Havacılıkta nedir biliyor musunuz? Yolcu kapasitesi ülkenin nüfusu çarpı 2 katıdır.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Hublar hariç.

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Nüfus 78 milyonsa yolcu kapasiteniz 2 katıdır, bir de ona "charter"ı eklersiniz, olur bu kadar. Onun için, o anlattığınız hava meydanı, tamamen bu EUROKONTROL'den gelen o para var ya 320 milyon euro, ona çökme sistemidir. Devlet Hava Meydanları, dünyada ilk defa Türkiye'de banka kredisine kefil olmuştur, kefil. Bir örneği var mı bunun Allah aşkına? Bir örnek verin bana. Dünyanın herhangi bir ülkesinde Devlet Hava Meydanı İşletmesi, bir devlet hizmetini, bir kamu hizmeti imtiyazını yapacak olan bir şirkete hem hizmet imtiyazını satacak hem de kefil olacak. Bu, yalnızca Türkiye'de olur.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - 2001'deki yolcu sayısı...

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Arkadaşlar, size bir şey söyleyeyim mi? Bu DHMİ ve bu DHMİ harcamaları, emin olun, tamamı Yüce Divanlıktır, tamamı. Bunun üzerine sizin de gitmenizi tavsiye ederim. Bunun üzerine geldiği gibi... Bakın, sizin bir havacı generaliniz var biliyor musunuz, o havacı generaliniz de bu konulardan anlar ama konuşmuyor; konuşsaydı Atatürk Havalimanı'nda hava sahasının kapatılmasının ancak Hükûmet kararıyla olacağını bilirdi, Balyoz davasındaki o büyük sahtekârlığı burada çözerdi. Anlamasına, bilmesine rağmen sustu. Onun için itibar da etmiyorum, ciddiye de almıyorum.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - 2001'deki sayıları söyleyin.

HALUK PEKŞEN (Devamla) - Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)