| Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 23.03.2016 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok önemli bir kanun müzakeresinin ikinci bölümündeyiz. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı, adı üzerinde olduğu gibi, kişisel verileri korumayı amaçlayan, bu maksatla birtakım ilkeler, kurallar ortaya koyan, son derece önemli bir kanun tasarısı. Esasında "Bu kadar eleştiriyi hak ediyor mu?" derseniz, bence hak etmiyor. Eleştirilecek yönleri mutlaka vardır ama bu kanun fişleme kanunu değil fişlemenin panzehri olan bir kanundur.
Bugün, ülkemizde kişisel veriler değişik vesilelerle pek çok kamu kurum ve kuruluşu, özel sektör, kişiler tarafından işlenmektedir ama bunun bir kuralı yok. Şimdi, ilk defa kişisel verilerin işlenmesi konusunda, âdeta bunun anayasası sayılacak bir yasal düzenlemeyi Meclisimizde görüşüyoruz. Bu düzenleme üzerinde değerlendirme yapılırken bazı hususlar çok fazla eleştirildi. Ben, izniniz olursa hem eleştirilere cevap olsun hem de kanundaki o maddelerden neyi hedefledik, onu açıklamak için söz aldım.
Açık rıza çok tartışıldı. Açık rıza nedir, ne değildir? Esasında "Tanımlar" maddesinde belirli bir konuya ilişkin, açık bilgilendirilmeye dayanan ve özgür iradeyle açıklanan rıza açık rıza olarak tanımlanıyor. Şimdi, açık rızayı yazılı hâle de getirebilirdik. Nitekim, alt komisyonda böyle bir öneri oldu, "Yazılı olsun." veyahut da işte "Bir şekilde teyit edilecek başka birtakım mekanizmalar kuralım." gibi. Bunu yazılı hâle getirdiğimizde hayat işlemez hâle geliyor. Örneğin, alışveriş merkezinde alışverişinizi yaptınız, tam fatura kesecek "Rızan var mı buradaki bilgileri almak için?", telefon numarasını alacaksınız, "Rızan var mı?", "Var.", "O zaman bir yazılı taahhütte bulun, rızanı açıkla." Bu, hayatı işlemez hâle getirir. Esasında çıkarma nedeni budur. Peki, açık rızanın var olup olmadığı konusunda verisi işlenen ile işleyen arasında bir ihtilaf çıkarsa ispat yükümlülüğü kime aittir? Kişisel veri sorumlusuna aittir. Siz dediniz ki: "Benim açık rızam yok. Bunu işlemişsiniz, rızam yok." O zaman, veri sorumlusu rızanın varlığını ispat etmekle mükelleftir. Bu da önemli bir korumadır.
Diğer bir konu: 6'ncı madde çok tartışıldı. 6'ncı maddede özel nitelikli kişisel veriler düzenleniyor. Bu madde esasında özel nitelikli kişisel verileri özel koruma amacıyla düzenlenmiş bir maddedir. Sanki bu verileri işlemek için konulmuş bir madde gibi algılandı. Çok net söylüyorum: Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ve diğer burada sayılan özel nitelikli kişisel veriler bu maddeyle özel koruma altına alınmıştır. "Özel nitelikli kişisel verilerin, bir defa, kişinin açık rızası olmaksızın işlenmesi mümkün değildir, yasaktır." diyor. Bunu işleyemezsin, yasak. Nasıl işlenebilir? Bir kanun yazıyorsa işleyebilirsin. Kanunu bu Meclis çıkarıyor. Oraya yazmışsa o işlenebilir. Örneğin, Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda, Tapu Kanunu'nda, başka pek çok kanunda verilerin işlenmesine ilişkin kurallar var, orada herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu yazıyor. İşlenebilir orada, kanun yazıyorsa.
İki: Birinci fıkrada sayılan -önergeyle değiştirdik- sağlık ve cinsel hayat dışındaki kişisel veriler kanunda öngörülen hâllerde ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir. Bir kanuna koyuyoruz ama diğer konuyla ilgili ne yapıyoruz? Sağlık sistemimizin işlemesi için, kişilerin tedavisi için lazım olan bilgileri işlemek... Bu kanun, kimsenin cinsel hayatıyla ilgilenen bir kanun değil ama cinsel bakımdan tedaviye ihtiyacı olan herhangi bir vatandaşımızın veya herhangi bir şekilde hastaneye yolu düşen vatandaşımızın tedavisi için gerekli olan bilgilerin işlenmesini ve tedavi amaçlı bunun kullanılmasını amaçlıyor, yoksa kişilerin cinsel hayatında şu olmuş veya bu olmuş, bu maksatla değil. Sağlık kurumları şu anda bunlarla ilgili verileri zaten işliyor. Bu, son derece önemli.
Ayrıca, bir şey daha getirdik bu kanunla. Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde bu yasak, istisnayı sınırlayan kural yetmez, bir de Kişisel Verileri Koruma Kurulunun belirlediği yeterli koruma önlemleri de olacak, bu önlemler varsa ona da uyacak, öyle işleyecek. Biz şimdi buradan mezhebi çıkarabiliriz, dini de çıkarabiliriz. Çıkardığımız zaman bunlar koruma altında olmaktan çıkar. O zaman ne olur? Bunlar korumasız kalır ve herkes dilediği gibi işleyebilir. Burada koruma altına alıyoruz, "Herkes bunları işlemesin." diyoruz, işlemesini yasaklıyoruz, hangi şartlarda olacağını açık açık ifade ediyoruz. "Bunların tamamen işlenmesi yasaktır." diye bir kural koysak, mutlak kural koysak o zaman da bunların hiçbirisini ifade etme imkânı kalmaz. Bu kuralı dediğimiz gibi koysak bir vatandaşımız "Ben Alevi'yim." deme imkânını kaybeder, insanlar etnik kökenini ifade etme imkânını da kaybeder. Onun için, bunları açık rızayla, insanlar, kendileri dilediği gibi kullanabilir; kullansınlar ama art niyetli, kötü niyetli bunların işlenmesi söz konusu olduğunda da ona karşı tedbir, korumak... Bunları fişlemek değil, bunları daha etkin, daha güçlü korumak için getirdik biz bunu.
İstisnalar konusu yine çok tartışıldı, son derece önemli. 28'inci madde istisnaları düzenliyor. Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun, "Bu istisnaları ben çizerim." deyin; hangisini çiziyorsanız siz çizin, ben anlatayım.
Birinci istisna şu: Kişinin, aynı konutta oturan kişilerin birlikte oturduğu kişilerle ilgili kişisel veriyi işlemesi. Siz babasınız, annesiniz; evlatlarınızla ilgili, eşinizle ilgili, anneniz, babanızla ilgili veya aynı konutta yaşadığınız kişilerle ilgili verileri işlemek için bu kanunla kurallara tabi olmanız gereksin mi, gerekmesin mi? Bir kişisel veri sorumlusu atayıp "Bak, aydınlanma yükümlülüğüm var, bana bir hatırlatma..." demek doğru bir şey midir? Değildir. Biz istisna koyduk, kişi ailesiyle ilgili veriyi istediği gibi bilgisayarında, başka yerde değerlendirsin.
İkinci istisna: Kişisel verilerin resmî istatistiği. Bugün TÜİK kişisel verilerle ilgili pek çok araştırma inceleme yapıyor, pek çok araştırma şirketi bunları yapıyor, planlama maksadıyla yapıyor. Bunları anonimleştirmek suretiyle ancak yapacaklar, anonimleştirerek kullanabilecekler. Araştırma şirketlerini kapatalım mı yoksa istisna tutalım, vazifelerini yapsınlar mı? İstatistik Kurumu işini yapsın mı, yapmasın mı? Biz bunu koymazsak bu düzenlemeden sonra yapamaz.
Üçüncü istisna: Sanat, edebiyat, tarih, bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında kişisel verilerin işlenmesini istisna tutuyoruz. Üniversiteler pek çok araştırma yapıyor. Sanatla ilgili pek çok çalışma var, edebiyatla ilgili konularda pek çok kişisel veri işleniyor. Gazeteler, televizyonlar haber yapıyorlar. Eğer bu istisnayı koymazsak bu kanundan sonra televizyonlar, gazeteler haber yapamaz. Onun özgürce çalışması için, vazifesini milletin beklentilerine uygun yapması için getirilip konmuş bir istisnadır yoksa kişisel verileri işlemesi için değil. Onu da hangi şartlar altında... Millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni, ekonomik güvenlik, özel hayatın gizliliği, kişi haklarını ihlal etmemek ve suç olmamak kaydıyla ancak bunları yapabilir diyoruz. Bu da büyük bir sınırlamayı kendi içerisinde getiriyor. Suç olan şey, zaten ceza kanunlarımızda karşılığı var, gereğini alacak.
Bir diğer konu, dördüncü konu nedir derseniz, o da kişisel verilerin millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni, ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik önleyici, koruyucu istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi. Bugün kişisel verileri koruma kanunu bulunan bütün ülkelerde istihbarat teşkilatları yüzde yüz bu kanunların istisnasıdır. Şimdi, Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet istihbaratı, Jandarma istihbaratı kişisel verilere ulaşsın mı, ulaşmasın mı? Biz burayı istisnadan çıkarırsak o zaman Millî İstihbarat Teşkilatının elini kolunu bağlayacağız, ayaklarını bağlayacağız, hiçbir iş yapamayacak. E, o zaman vatandaşına ilişkin verilere ulaşamayan bir istihbarat teşkilatı önleyici vazifesini nasıl yerine getirecek, koruyucu vazifesini nasıl yerine getirecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Var mı öyle bir kurumumuz ki Sayın Bakanım, öyle bir kurumumuz var mı ki?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Dünyanın bütün ülkelerinde istisnadır Sayın Vekilim. İstisna olmayan hiçbir ülke yoktur, her tarafta bunlar istisnadır.
Bir diğer konu da yargıdır. Yargının istisna olması da işin doğası gereğidir.
Ben kanun tasarısının hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)