GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:60
Tarih:23.03.2016

KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Başkan.

İyi bir beste bile kaliteli bir müziği garanti etmez. Kaldı ki burada iyi bir besteden söz etmek mümkün değildir. Tercüme hataları ve ilk alınan metinden daha sonra yapılan değişiklikleri dikkate almayan bir çalışmayla karşı karşıyayız.

Hakikaten beste ne kadar düzgün olsa bile, uygulayıcı, müziği belirleyen husustur. Biraz önce burada bir şey gördük; Meclis Başkan Vekili hatibin konuşmasıyla ilgili kanaat belirtti. Meclis İçtüzüğü'nde değişiklik gündemde olduğu için ben Avrupa ülkelerindeki meclis iç tüzüklerini inceledim. Orada buna benzer bir hüküm vardı; oturumu yöneten meclis başkan vekili tartışmaya katılmak isterse yerini başka bir başkan vekiline terk eder, o, üst seviyeden meclise karşı konuşamaz. Buna benzer hususları bugün birkaç kere yaşadık ve usulün nasıl rencide edildiğini gördük.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Alışkanlık oldu.

KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Peki, kişisel verilerin uygulamasını kim yapacak? 70 küsur milyon insanın seçmenlerinin bütün bilgilerini kaptıran Emniyet Genel Müdürlüğü mü? Bir küçücük konuşmayı dört duvar arasında bırakamayıp, Dışişleri Bakanının, MİT Müsteşarının olduğu konuşmayı sızdırıp, kimin sızdırdığını hâlâ daha bulamayan MİT mi? Efendim, öğretmenlerin verilerini bir personeli piyasaya satan Millî Eğitim Bakanlığı mı? Başbakanın bile telefonunu dinleten, koruma ekibi olan organizasyonlar mı? Düne kadar bu tür verilerle insanları mahkûm eden mahkemeler mi? Yukarıdan birisi bu verilere itibar edilmemesini söylediği anda mahkûm ettiklerinin tamamını, alayını birden beraat ettiren yargı yerleri mi? Ve bunu nasıl bir ülkede yapıyoruz? Kişisel veriyle ilgili, özel hayatla ilgili geçmişimiz ve bu hususta devlet büyüklerimiz başta olmak üzere, yetkililerin tavırları hafızalarımızda. Burada daha önce söylemiştim, Avrupa ülkelerinde anayasa mahkemeleri pek çok şeyi iptal ediyorlar. Bunlardan biri dükkânlarda, iş yerlerinde yer alan kameraların kaldırımdan yani müşterek alandan 1 santim bile görüntü alamaması. Başka biri, yaygın olan bir uygulama, trafik hızını tespit etmeye yarayan düzeneklerde video kaydının yapılamaması çünkü orada trafik hızını ihlal etmeyen insanın görüntüsünü almaya devletin hakkı yoktur ama burada bizim polisimiz kapı kapı gezip dükkânlara güvenlik kamerası taktırıyor, bir yerde bir olay oldu mu iş yerlerinin kameralarına bakıyor. O zaman, evlerimize, salonlarımıza, yatak odalarımıza da kamera koysunlar çünkü orada aile içi şiddet olabilir, çünkü orada çocuklara şiddet uygulanabilir.

Bu kafayla bu kanunun uygulanması mümkün değildir çünkü kişinin kendine karşı korunan hakları da vardır hukukta ve özel hayatın gizliliği kural olarak kişiye karşı da korunmalıdır. Açık rıza prensip olarak yok sayılmalı; var olduğu için açıkça belgelendirilmek, delillendirilmek ve yazılı olarak oraya konulmak suretiyle açık rızanın varlığı aranmalıdır.

Mülkiyede bir hocamız şöyle derdi: "Kem alâtla kemalât olmaz." Bu kanunların saiki, haziran ayına yetiştirmek için konulmuştur, toplumu çok derinden etkileyen bir kanun olduğu hâlde görüşülmesi, müzakere edilmesi engellenecek şekilde temel kanun elbisesi giydirilmiştir. Bu kanunlar kem alâttır yani kem aletlerdir, bunlarla kemalât olmaz.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)