GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/185) esas numaralı, Toplumsal Mutabakat Komisyonu ile Ortak Akıl Heyeti Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/22) münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:62
Tarih:29.03.2016

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/185) sayılı Toplumsal Mutabakat Komisyonu ve Ortak Akıl Heyeti Kurulması Hakkında Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kürsüde söz alıyorum, söz aldığım zaman da görüşlerimi ifade ediyorum, geçmişten bugüne gelen tecrübelerimi, birikimlerimi aktarmaya çalışıyorum. Bugün de yine o tecrübeler üzerine partimiz adına, grubumuz adına indirdiğimiz bir kanun teklifini burada tartışmak ve görüşlerinize arz etmek istiyorum.

Evet, yani bunları geçen dönem de çok konuştuk, şimdi de konuşuyoruz, gerçekten zor bir dönemden geçiyoruz. Yani tarifi mümkün olmayan acılar ve olaylar yaşanıyor. Dün sadece, Yüksekova'da, sosyal medyada gördüğüm iki tablo benim insanlık onurumu, insan olarak onurumu son derece rencide etti. Böyle ağır tablolar yaşanıyor. Birisi, bir yatak odasında çekilen fotoğraftı, rujla aynaya bir şeyler yazılmış, diğeri ise yani onu burada anlatamam. İyi ki yediden sonraya kaldı bu konuşma. Yani gerçekten hepimizin insanlığımızdan utanacağı, hangi noktaya geldiğimizi tarif edemeyeceğimiz ortamlar yaşanıyor değerli arkadaşlar. Yani her şeyde ama her şeyde saygılı olacağımız şey ölülerdir, ölümlerdir. Saygılı... Yani hayvanın, kedinin, köpeğin şeyine bırakılmış cesetlerle dolu sokaklar değerli arkadaşlar. Böyle kötü bir tabloyla karşı karşıyayız.

Bakın, insan ölümünden daha fazla, bir halkı rencide eden, bir toplumu rencide eden bu görüntülerdir, insan ölümlerinden daha fazla; ölümden sonraki ortamlardır, cesetlerin sürüklenmesidir, çıplak kadın cesetlerinin teşhir edilmesidir, yatak odalarından fotoğrafların servis edilmesidir. Bunlar bir halkın onuruyla, bir halkın vicdanıyla doğrudan doğruya alay edilen ve aşağılanan durumlardır. Dolayısıyla, Hükûmet burada bütün bunlarla, gerçekten de, bugünden yarına kalmadan... İstediğiniz kadar TOKİ yapın, istediğiniz kadar bir kenti yeniden imar edin ama Sayın Bakanım, bu görüntülerin bıraktığı iz 100 tane, bin tane ölümden daha fazladır. Lütfen, bunu sizden rica ediyorum. Neyse ama neyse lütfen önüne geçin. Bunu konuşacaktık, tabii, kanunu konuşacaktık, bu daha önemli, son derece önemli.

İşte, bugün Sur. Sur'la ilgili acele kamulaştırma kararı alındı. Değerli arkadaşlar, bir kentin tümüne ilişkin, beş bin yıllık bir kentin tümüne ilişkin kamulaştırma kararı alınıyor. İçinde özel mülkler var, kamu kurumlarına ait mülkler var, tarihî mekânlar var, camiler var, kiliseler var, hiç ayrım gözetmeksizin ve hiç kimseye de danışılmıyor. Oranın esnafı var, 10 bin kişi, 10 bin esnaf var. Birisine bir söz söylenmemiş. Yerel yönetimi var, severiz sevmeyiz; sevmezsiniz ayrı mesele, onlar var. Sivil toplum kuruluşları var, halk var. Bundan sonrası ne olacak diye bir tek kelime konuşulmamış. İlk önce karar al, sonra konuş. Böyle bir anlayış yok ki. İlk önce konuşacaksınız, diyalog kuracaksınız, sonra kamulaştıracaksınız, beraber yapacaksınız, eğer bir onarım süreciyse. Yani "Benim keyfime geldi, beş bin yıllık kenti Toledo yapacağım." diyemezsiniz ki, olmaz böyle bir anlayış ve beş bin yılda yıkılmayan, yüzlerce medeniyete ev sahipliği yapmış kentlerimiz yok oldu.

Size Şeyhmus Diken'in dün yayınlanan yazısını salık veriyorum. Bir okuyun gerçekten. Sur neydi? Evliya Çelebi'nin gözünde neydi? Bugüne kadar nasıl geldi ve şimdi ne oldu? Lütfen bir okuyun. Yani her şeyi mutlaka ama mutlaka sizler biliyor değilsiniz. Muhalefet bunun için var, biz de varız. Beraberce adım atmak zorundayız. Türkiye bir felaketin eşiğindedir. Her şeyimizi kaybedebiliriz ama umudumuzu kaybetmeyelim. Ama umudumuzu da kaybetme aşamasına gelmişiz. O nedenle bu Parlamento gerçekten, bir arada -biraz önceki görüntülerinden farklı olarak- adım atmak durumundadır değerli arkadaşlar. Bizler sorumlu insanlarız, yarın öbür gün memleketlerimize gideceğiz, bu Parlamentoyu bırakacağız ama bu ölümlerden, bu tahribattan hepimiz sorumluyuz, tutum almadığımız için, beraber tutum almadığımız için. Teröre karşı çıkacağız, silaha, şiddete karşı çıkacağız ama beraber, bunların olmaması için, ölümlerin olmaması için tutum alacağız.

Bakın, Başbakan ile Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanının üzerinde anlaşamadığı şehit sayısı var; Cumhurbaşkanı "355" diyor, Genelkurmay Başkanı "377" diyor. Bunları bile bilmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dünkü rakamları söylüyorum. Ölen siviller 310... Binlerce ölüm var değerli arkadaşlar. Lütfen, sizden rica ediyorum, sorumlu davranalım, adım atalım.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)