GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:62
Tarih:29.03.2016

FATMA BENLİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kıymetli milletvekilleri, önümüzde olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Yasa Tasarısı lehine olmak üzere şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Meclisi saygıyla selamlıyorum.

İşin doğrusu bu, gerçekten çok ciddi tartışmalar yapsak bile, özel bir gün çünkü insan olma onurunu korumak için bir yasa çalışması gerçekleştiriyoruz ve daha sonra bu yasayı oyladığımız zaman, daha sonra ayrımcılığa uğradığı için bu kuruma müracaat eden ve aldığı sonuçla ya da ondan kaynaklanan alınan sonuçların başkalarını etkilemesi neticesinde insanlara yapılan ayrımcılığın azaltılmasında hepimizin katkısı olacak. Bu, gerçekten özel bir gün. Evet, doğrudur, Türkiye, 2003 yılı sonrasında özellikle hukuk devleti ilkesinin gereğini yerine getirebilmek için insan haklarıyla ilgili pek çok yasa değişiklikleri gerçekleştirdi. Ceza Kanunu'muzu, İş Yasamızı, Anayasa'mızdaki pek çok hükmü düzeltti. Yasalardaki düzenlemeler yetmediği için pek çok uluslararası sözleşmeye imza attı. Bunun yeterli olmadığının bilincinde olduğu için Anayasa'nın 90'ıncı maddesinde insan haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmelerin yasa hükmünden daha öncelikli olduğunu ifade etti. Ancak biliyoruz ki, özellikle ayrımcılık konusunu tespit etmek çok kolay değil. Buna ilişkin özellikle Ceza Yasası'na bir hüküm konmuş olsa bile, 122'nci madde maalesef, çok fazla uygulama alanı bulamadı. Sadece açılan 3-5 tane davayla sonuçsuz kaldı ve insanların ayrımcılığa uğraması durumunda müracaat edebilecekleri kanallar maalesef, çok fazla uzun süreyi gerektirdiği için ya da çok maliyetli olduğu için sonuç alma imkânı olmadı. Şu an önümüzdeki imkân aslında bize bire bir ihlale uğrayan, herhangi bir hakkı konusunda mağduriyete uğrayan, herhangi bir ayrımcılığa uğrayan kişilerin direktman Türkiye'nin tesis ettiği bir kuruma müracaat etme imkânını oluşturuyor. Önümüzdeki yasayla aslında 2012 yılında kurulan insan haklarının korunması ve geliştirilmesi görevinin yanı sıra, ulusal önleme mekanizması görevi verildiği için, cezaevlerinde geri gönderme merkezlerin yani kişilerin iradesi dışında tutulduğu her yerde inceleme ve gözleme yaparak buradaki şartların düzeltilmesi için çaba sarf eden, o İnsan Hakları Kurumunu lağvedip bu iki görevin yanı sıra çok daha önemli olarak ayrımcılıkla mücadele etmek için eşitlik kurumu yasası oluşturulmasını öngörüyor. Aslında her ne kadar yasa maalesef, vize muafiyeti içerisinde zamanlama itibarıyla şu an önümüze gelse bile, işte şu an sivil toplum kuruluşlarının son bir defa görüşü alınmadı, alelacele yapıldı intibaı oluşturulsa bile, bu yasa taslağı bugünün meselesi değil ki. Ben son altı senesini bu Ayrımcılıkla Mücadele Yasa Tasarısı için geçiren, pek çok sivil toplum kuruluşu adına tasarıda değişiklik yapılması için mücadele eden birisi olarak çok net söylüyorum. Hem Türkiye hem AK PARTİ adına senelerdir mücadele verilen bir şeyin, emeklerinin nihayete ermesi. Ayrımcılıkla Mücadele Yasa Tasarısı ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu Yasası birleştirilerek zaten bugün önümüze bu yasa taslağı gelmiş durumda. Elbette ki daha iyisi olması mümkün ama bizden çok daha kötü örneklerin olduğunu da biliyoruz. Bunları daha iyi yapmak bize düşen bir durum. Şu an yasada, o mevcut olan düzenlemelerin dışında -yani ırk, dil, din, mezhep ayrımcılığı gibi sayılan ayrımcılıkların dışında- hayatımızda en çok karşımıza çıkan yaşlılık ve engellilik gibi aslında en çok ayrımcılık çeşitlerinin yasada yer almış olması bile, yaşlı olduğu için, engelli olduğu için ya da daha farklı sebeplerle doğrudan ayrımcılığa uğrayan insanların bu kuruma müracaat edecek olması ya da doğrudan ayrımcılığın dışında aynı durumda olan ama farklı muamele gördüğü için daha farklı olarak, dolaylı olarak ayrımcılığa uğrayan insanların yasa kapsamına alınması, dolaylı ayrımcılık için mücadele edilmesi, engellerin düzenlenmesi, makul düzenlemenin yasa için geçerli olması, şiddetin eklenmesi, cinsel tacizin eklenmesi, mobbingin iş yaşamında en çok karşımıza çıkan mobbingin, iş yerinde yıldırmanın yasayla güvence altına alınması, üstelik kişiler buraya müracaat ettiğinde sadece üç ay içerisinde sonuç alabilmeleri, uzlaşma için müracaat edebilmeleri, para cezası verilmesi, yıldırılması, tekrarının engellenmesi, aslında bu yaptığımız çalışmanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.

Elbette daha iyisini yapmak mümkün hatta bunun için çok daha uzun süre konuşmak mümkün ama maalesef zamanımın azlığı bununla ilgili fazla konuşmayı engelliyor. Ama daha iyisini yapmak istiyorsak özellikle ayrımcılıkla mücadele konusunda tek bir insan, Türkiye'de tek bir insan mağdur olmasın, her birimizin insan olma onuru korunsun istiyorsak yapmamız gereken tek şey var; bu yasayı çıkarmak ve bu yasanın çok daha iyi uygulanabilmesi için Meclis olarak elimizden geleni yapmak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)