| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 30.03.2016 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 149 sıra sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz önergede, tasarının "Tanımlar" başlıklı 2'nci maddesinin (e) ve (i) bentlerindeki tanımlamaların daha anlaşılır ve daha kapsamlı hâle gelmesi konusunda bir çalışma yaptık. Bu önergemize eğer destek verirseniz bu maddedeki iki tanım daha anlaşılır, daha açık ve daha kapsayıcı hâle gelecektir. Bu bakımdan önergemize destek istiyoruz.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurulması gündeme gelince, aklımıza önce AKP'nin ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı uygulamaları gelmektedir. AKP iktidarı on dört yıldır toplumumuzu önce 36 etnik yapıya, yetmeyince mezheplere ve inançlara göre, o da yetmeyince sendikasına göre sürekli olarak ayrıştırmayı kendisine görev edindi. Tabii bu ayrıştırmacı politikaların sonucunda geldiğimiz nokta "bizden olanlar" ve "bizden olmayanlar" ayrımına gelmiştir. AKP'nin müteahhidi değilseniz ihale alamazsınız; ihale alacaksanız önce AKP'li bir müteahhit olacaksınız. AKP'nin memuru değilseniz terfi edemezsiniz. Bu zihniyet "bizden olan", "bizden olmayan" şeklinde kamuda bugün liyakati artık ikinci plana itti ve bu da bugün kamudaki işlerin yürümesi konusunda karşılaşılan sıkıntıların en temel sebebi hâline geldi. AKP'li değilseniz herhangi bir taşeron şirkette işe giremezsiniz çünkü bir taşeron şirkette işe girecekseniz önce size sorulan şey bu işi yapıp yapamayacağınız değil AKP'ye üye olup olmadığınızdır. Ensar Vakfına üye değilseniz hemen paralel ilan edilirsiniz. MEMUR-SEN üyesi değilseniz her zaman mobbinge maruz kalabilirsiniz. AKP'li değilseniz mülakatlarda kitabın ortasından soruya muhatap kalırsınız yani mülakatı geçmek o kadar da kolay olmaz ama AKP'liyseniz kitabın kapağından sorulan soruyla kolayca paçayı sıyırabilirsiniz.
Sonuç olarak, maalesef, toplumu "sizden olanlar" ve "olmayanlar" diye ikiye ayırdınız. Bugün geldiğimiz noktada binlerce yıllık birlik hukukunun, kardeşlik hukukunun temelini, hissiyatını zedelediniz. Artık bundan sonra, bu kardeşlik hukukunun tamiratı da her gün biraz daha zorlaşmaktadır.
Sayın milletvekilleri, kutuplaştırma demişken bir hususu daha sizinle paylaşmak istiyorum: Kucaklayıcı bir anlayışla hareket etmesi gereken iktidar, on dört yıl boyunca devamlı suretle kendi yarattığı düşmanlarla bu kutuplaşmayı sürdürdü; eski ortaklarını düşman, eski düşmanlarını da yer yer dost edindi. Ve bugün, garip bir haber aldık; geçtiğimiz günlerde kayyum atanan bir gazeteye bugün yeni bir genel yayın yönetmeni atandığını duyduk. Biatçı bir kültürle yayın yaptığına şahitlik ettiğimiz bir gazetenin haber müdürü, kayyumlar tarafından bir gazeteye genel yayın müdürü olarak atanmıştır. Aslında, bu da az önce bahsettiğim kutuplaştırıcı üslubun ne kadar sert bir şekilde devam ettiğinin en büyük göstergesidir. Kendi eski dostlarının şirketlerine el koyan AKP iktidarı, PKK'ya destek veren hiçbir şirkete, PKK'ya destek veren hiçbir yayın organına bugüne kadar kayyum atamayı başaramamıştır.
Bir noktaya daha temas etmek istiyorum: Bugün, zaten Anayasa'mızın 10'uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesini artık bu tasarıyla birlikte tartışır hâle geldik. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Anayasa'nın "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." ilkesine her zamanki gibi bağlıyız. Türk milletinin hiçbir onurlu mensubu hiçbir zaman ayrımcılığa tabi tutulamaz. Bugün AKP, PKK ve uzantılarının yok etmeye çalıştığı kardeşlik hissiyatını ise yaşatmaya çalışacak kudret de, azim de Türk milletinde hâlâ mevcuttur, bunun da böyle bilinmesinde fayda vardır. Yeniden bunları tanımlamaya gerek yoktur, yeniden temel atmaya gerek yoktur, yeniden bina inşa etmeye gerek yoktur. Bu binanın adı "Türk", temeli sağlamdır; ayrımcılıktan, kutuplaşmadan nemalanan herkes Türk milletinin kardeşlik hissiyatının altında ezilmeye ve yok olmaya mahkûmdur.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)