GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:131
Tarih:03.07.2012

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten Meclisin üzerinde çok önemle durması gereken, çalışması gereken, bilgilenmesi gereken çok önemli bir konuyu alelacele bir durumda Meclise getirdik. Şimdi bunlar eğer vakitli bir şekilde tartışılabilseydi, konuşulabilseydi çok önemli hatalar düzeltilebilirdi çünkü çok çok komplike bir olay. Sadece otuz yıldır süren çatışmanın getirdiği ağır sonuçlardan ibaret değil bu. Bunun öncesi var, Kıbrıs Savaşı'na kadar. Kıbrıs Savaşı'ndan önce Kore'ye kadar, Kore'den sonra, şu an Afganistan'daki askerler, Lübnan'daki güçler, Somali'ye gönderilen güvenlik birimleri, güçleri, bütün bunlar, bir yanda kapsam içinde, diğer bir yanda 90'lı yılların konsepti içinde yakılıp yıkılan 4 bin köy, 17.500 faili meçhul de bunun içinde. Yani bu otuz yıllık çatışma sürecinin bilançosu, faturası maalesef çok ağırdır ve o kadar ağır ki burada hem görevli olanlardan hem sivil yurttaşlardan, özellikle de sivillerden en çok kayıp olmuştur. Çok açıklıkla söylüyorum ki 90 yılının konsepti içinde, devletin kendi politikası sonucu köy yakılmaları olayıyla beraber işlenen faili meçhul cinayetler de daha sonra Susurluk çetesiyle ortaya çıktı, JİTEM çıktı, itirafçılar çıktı, suç organizasyonları çıktı ve bunların da devlet adına, devletin yerine geçerek çok fazla cinayet işledikleri, asit kuyularında insanların öldürüldüğü, ölüm kuyularında bulundukları, çok yakın tarihte Güçlükonak'ta bir minibüste korucuların nasıl yakıldığına dair bilgilerin ulaştığı, birçok yerde daha yeni cenazelerin bulunduğu bir ortamda ve çatışma sürecindeyiz. O zaman, otuz yılın acılarını çok iyi tartacağız. Otuz yılın adaletini, terazisini şaşmaz kılacağız. Eğer bunları biz yapamazsak, eğer sadece hassas bir konu gündeme geldiği zaman aceleye getirip üzerinde konuşamayacaksak, ülkemizin otuz yıllık çatışma sürecini sonlandırmak, barışa evrilmek, siyaseten Mecliste çözüm aramanın da kanallarını bulamayız. Burada zamanında çok dile getirdim. Evet, polis, asker, er, erbaş, subay, korucular, görevliler, bunun dışında sivil görevliler, bunun dışında siviller? Şu an Meclisin ufkunda, Meclisin hafızasında acaba şu var mı: Sadece Şırnak'tan, milletvekili seçildiğim ilden 15 bin kişinin 1993'te köyleri yakılıp faili meçhul cinayetlere kurban gittikten sonra hâlâ Mahmur Kampı'nda olduğundan ve bunun utancını yurttaşlarımızın hâlâ: Ki o zaman Saddam zulmü vardı, Saddam zulmünde Irak'a gittiğinden haberi var mı Mecliste milletvekillerinin? Kendi cüzdanını taşıyan, kendi vatandaşınız 15 bin kişi, 1993'ten bu yana Irak'ta mülteci koşullarında yaşıyor. Bu, ülkenin onurunu zedelemiyor mu?

Bakın, korucularla ilgili, bu kürsüde bir politikamız var. Sisteme karşıyız ama sisteme karşı olmak onların haklarının da teslim edilmemesi anlamına gelmez. Umarız ki barış ortamı sağlanır, emekli olanlar emekli olur, yaşı genç olanlar da Ormanda, DSİ'de, yolda daha faydalı işlerde çalışarak sürelerini tamamlarlar. Bu da bir yanı çünkü 85 bin kişiyi burada telaffuz ediyorum.

Diğer bir konu: Bir yasa taslağı geldi. Çok samimi olarak bir iki şeyi söyleyeceğim. Benim ilk gözüme çarpanlar, ilk taslağa baktım, diyor ki: "Terörle mücadele sırasında hizmetlerinden yararlanılması için güvenlik kuvvetleri tarafından görev verilmiş olan siviller?" Yani Vedat Aydın'ı, Musa Anter'i, hatta ve hatta, Albay Rıdvan Özden'i, yine, Tunceli'de komutanları, Lice'de General Bahtiyar Aydın'ı dahi öldüren ve devlet adına bu görevi yapan karanlık güçler, tetikçiler ve o dönemin silahlarını kaybedenler, o dönemlerde istediği gibi cinayet işleyenler ve Susurluk Raporu'nda, çetesinde, araştırmasında Meclisin ortaya çıkanlar, Yeşiller, daha birçok isim sayabilirim. Evet, biz dikkat çekmeseydik bugün hepiniz bu hassas yasa nedeniyle buna "Evet." demiş olacaktınız ve Yeşil'e de onun gibi JİTEM'ci, itirafçı, Musa Anter'i öldürene de gazetecileri öldürenlere de birçok insana maaş bağlama gibi bir durumla karşı karşıya kalırdınız. Bu uyarılarımızı Sayın Bakan ve bürokratlar ve diğer gruplar dikkate almıştır: çıkarılmıştır şu an.

Yalnız, şunu söyleyeyim: Salt bu değil, eğer biz adaletin terazisini bütün mağdurlar için eşit koyarsak, herkes için bu hakkı teslim edersek, bu hak herkes için eşit olarak uygulanırsa bir anlam ifade eder. 5233 sayılı Kanun'a göre, terörle tazmin komisyonlarında, öldürülen bir insanın değeri 14 bin lira olarak yazılıyor arkadaşlar. Ben, avukat olarak, milletvekilliğimden önce, İstanbul'da, bir çarşının yanmasında bir annenin feryatları üzerine açtığım bir davada uzlaşma sağlanmamıştı ve ilk itiraz davasını o zaman açmıştık. Daha sonra, Strasbourg'a, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine getirdik. İnsanlar buna isyan etti. Burada uyardık, Sayın Bakanla, bürokratlarla konuştuk.

Burada, bazı rakamlar var, ne kadar doğru, araştırılması ayrı bir konu. Şehit sayısı 23.234. Hangi kritere göre arkadaşlar? Gerçekten, bu kriter ayrı bir konu. Sivil yurttaşlarımız da mutlaka bu rakamın içindedir, yoksa Genelkurmayın resmî rakamı bu değil. Malul gazi 10.983, yakınlarıysa 39.240; bu, Bakanlığın resmî sitesinden.

Yalnız, burada bir şey ifade edeceğim. Biz bu 5233 kapsamında bir tek vatandaşın bu sosyal güvenlik hakkından mağdur olmamasını istedik ve bir şey daha söyleyeceğim: Uludere'nin acıları daha tazedir. Uludere'nin acıları tazeyken Uludere'nin üzerinden böyle hassas konularda kim ki yanlış yapıyorsa onların yüreğini daha da kanatıyor. Çok açık söylüyorum, ayrım olmaz ama şunu bilin ki Uludereliler adalet istiyor, para istemediler. Uludereliler hâlâ adaleti bekliyor. Bir taraftan adaleti sağlayacaksınız, bir taraftan eşitlik hukukunu sağlayacaksınız, bir taraftan vatandaşı da, herkesi de kucaklayacaksınız; o zaman, belki barışa giden bir yolu buluruz, barışa giden bir yolda uzlaşabiliriz.

Biz bu nedenlerle, bu çalışmaların kimi kısmını doğru, kimi kısmını eksik?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

Bu çalışmanın bir kısmı doğru, bir kısmı eksik, bir kısmı ise yanlış arkadaşlar. Açıklıkla söylüyorum, kanun tekniğinden yanlış, maliye açısından yanlış ve bir yasa çalışması yapıyoruz, belki geçici bir rahatlık sağlarız. Çünkü trafik kazasında giden görevlinin mağduriyetini biliyoruz, dava açıyor aileler. Askerde ölen insanlar var, kapsama alınmayan insanlar var, sivil vatandaşlarla ilgili kriterler var; bunlara açıklık getirilmesi gerekiyor. Ama Bakanlar Kurulunun 5233 sayılı Yasa'yla ilgili müracaatları, bu yasalar nedeniyle bir kez daha uzatması gerekiyor.

Biz bu duygularla çalışmaların hayırlı olmasını diliyoruz.

Kaygılarımızı bu nedenle dile getirdik, teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.