| Konu: | 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 12.04.2016 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, torba tasarıyla eklenen 12'nci maddeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Bu maddeyle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'na ek bir madde getirilerek sosyal yardım alan kişilere İŞKUR aracılığıyla eğitimler verilerek iş bulmalarının teşvik edileceğine dair bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, devletten Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'na göre yardım ve aylık alanları istihdam eden işverene prim desteği getirilmektedir. Öncelikle, Türkiye'de sosyal yardımlar hak temelli bir yaklaşımdan maalesef uzak bir şekilde dağıtılmaktadır. AKP, iktidara geldiği günden bugüne sosyal yardımları daha ziyade kendisine oy veren ya da kendisine tabi olmayı dayattığı yoksul insanlara dağıtmaktadır. Sosyal yardımların yoksulluğu çözmek ve işsizliğe bir çözüm olmak yönünde planlanmadığı, aksine, insanları, etkin ve kalıcı sosyal politikalar üretmeyerek devlete muhtaç kıldığı politikalar üretmek için kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Her seçim dönemi AK PARTİ, yardımları kendi iktidarının seçim yatırımı olarak kullanmaktadır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2015 bütçesine dair yayınladığı sunum kitapçığında nüfusun yüzde 39'unun yardımlara muhtaç olduğunu göstererek de âdeta sosyal politikaların işlevsizliğini itiraf etmiş bulunmaktadır. Hâlen Türkiye'de 4 kişiden 1'i yoksuldur ve özellikle kadın ve çocuk yoksulluğu çok daha derin bir hâle gelmiştir. Dolayısıyla, bu tablodan da görüleceği üzere AKP hiçbir şekilde vatandaşları için hak temelli ve sosyal koruma çerçevesinde bir sosyal politika üretmemektedir. Bu hâliyle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu zaten işlevsiz ve vatandaşa hizmet edemez bir kanundur. Bu kanuna dayalı olarak yapılabilecek her şey, mevcut eşitsizliği daha da derinleştirmeye hizmet edecektir. Öncelikle sistemsel olarak devletin sosyal politika programlarının dönüşmesi gerekmektedir.
İkinci sorunlu nokta ise sosyal yardım alan kişilerin iş bulabilmeleri için işveren primlerinin Bakanlık tarafından üstleniliyor olmasıdır. İşsiz ve yoksul insanların lehine gibi görünen bu düzenleme, esasında, yine, işverene halk diliyle "kıyak yapılarak" şekillenmektedir. İşverenin sorumluluğunda olan primin devlet tarafından üstlenilmesi, devletin, açıkça, halktan topladığı vergilerle oluşturduğu bütçeyle işverenin iş gücü maliyetlerini düşürmesine yarayacaktır.
Devletin işsizliğe çözüm bulabilmesi için yapması gereken bu değildir yani işverenin yükünü azaltmak değildir. Öncelikle, sadece yüzde 10'u işsizler için kullanılan İşsizlik Fonu'ndan işsizlerin daha etkin yararlanması yönünde bir düzenleme yapılması gerekir. Daha sonrasında devletin işsizlikle mücadele için ayrı önlemler alması gerekir.
Bir diğer nokta ise İŞKUR'un vereceği eğitimlerle kişilere iş sağlanacağı düşüncesidir. Bu alan muğlak bırakılmıştır. Türkiye İş Kurumunun meslek eğitimleriyle bugüne kadar kaç kişi iş bulabilmiştir? Bu meslek eğitimlerinin ne kadar etkisiz olduğu ortadadır. Dolayısıyla, ortada, bir nevi, işverenlere ucuz iş gücü bulma çabası görülmektedir. Ayrıca, bu durum, devletin işsizliği ortadan kaldırma çabasının da ne kadar yüzeysel olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin en büyük sorunu olan işsizliğe, meslek edindirme kurslarıyla çözüm üretildiğinin söylenmesi tamamen bir kandırmacadır. Dolayısıyla, teklif edilen üç işin kabul edilmemesi işsize ucuz, güvencesiz ve korumasız çalışmanın dayatması olabilecektir. Bu nedenle değerli arkadaşlar, söz konusu maddenin tasarıdan çıkarılmasını ve reddini talep ediyoruz.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)