| Konu: | 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 14.04.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 273 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 28'inci maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, burada yapılmak istenilen şey, aslında ülkemizde sunulan merkezî karşı taraf hizmetlerinin, Avrupa Birliği sermaye piyasası otoritesi başta olmak üzere, yabancı ülke sermaye piyasaları otoriteleri tarafından kabul ve tanınmasının kolaylaştırılması ve kanunun altyapısının sağlamlaştırılması. Düzenlemeyle Borsa İstanbul nezdinde bir organize para piyasası kuruluyor ve Takasbankın da uluslararası alanda merkezî karşı taraf rolünü üstlenmesi öngörülüyor. Aslında uluslararası piyasalardan fon bulma anlamında baktığımızda makul görülebilecek bu düzenlemenin, para politikası uygulamaları açısından sakıncası olabileceğini düşünüyoruz. O da şöyle: Merkez Bankasının temel görev ve yetkilerine baktığımızda kanunun 4'üncü maddesinde şu şekilde söyleniyor: "Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler." Yine, madde "Banka, Hükümetle birlikte enflasyon hedefini tespit eder, buna uyumlu olarak para politikasını belirler. Banka, para politikasının uygulanmasında tek yetkili ve sorumludur." diye devam ediyor.
Şimdi, burada, baktığımızda, para politikasının uygulanmasından ve para piyasasının kurulması ve işletilmesinden sorumlu kuruluşun, şu andaki mevcut yasalar çerçevesinde, Merkez Bankası olduğunu görüyoruz. Bunun dışında yeni bir piyasa kurulması ve oluşturulması ve bunun da Sermaye Piyasası Kanunu'na tabi olması uygulamada bir çift başlılığa yol açacaktır diye bir endişe taşıyoruz. O nedenle, biz bu maddenin kanun tasarısı metninden çıkartılmasını talep ettik.
Şimdi, diğer taraftan meseleye baktığımızda, aslında bu uygulanan kötü ekonomi politikalarının sonucu... Yani bugüne kadar, mesela, on dört yıldır yapılmamış da niye bu yapılıyor diye baktığımızda, aslında Türkiye'nin aşırı finansman ihtiyacından kaynaklanan bir arayıştır bu yapılmak istenilen şey. Kötü para politikaları sonucu oluşan finansman sıkıntısını aşmaya yönelik olarak böyle bir gayret içerisine Hükûmet girmiş durumdadır.
Şimdi, Hazine Müsteşarlığının web sayfasına baktığımız zaman, 2016 yılında Türkiye'nin ödemesi gereken vadesi bir yıldan kısa olan dış borç miktarı 172,7 milyar dolardır. Yani bizim finansman ihtiyacımız, 2016 yılı içerisindeki borçları çevirmek için olan finansman ihtiyacımız 172,7 milyar dolar. Hükûmet orta vadeli programda 28,6 milyar dolar da cari açık öngörüyor, dolayısıyla cari açığı da finanse etmemiz gerekir. Bu iki rakamı topladığımızda Türkiye'nin 2016 yılında finanse etmesi gereken, ihtiyacı olan dış kaynak 201,3 milyar dolardır arkadaşlar. Bu, resmî rakamlara göre yani şu anda zaten bir kısmı kesinleşmiş, bir kısmı da Hükûmet tahminlerine göre. Cari açığın şu anda öngörülenden -bunu daha önceden 2016 bütçe görüşmeleri esnasında anlatmıştık- bir 10 milyar dolar fazla gerçekleşeceğini düşündüğümüzde, 2016 yılında yaklaşık 210 milyar dolar civarında bir finansman ihtiyacı var. Tabii, bu, çevrilmesi çok kolay bir rakam değil. Niye değil? Çünkü bakıyoruz rakamlara, ödemeler dengesi finansmanı bozuluyor.
Şimdi 2015 rakamını söyleyeyim: 2015 yılında 32,3 milyar dolar cari açık verdik. Bunun 11,8'i rezerv erimesiyle -yani para bulamadık, rezervlerimizi bozdurarak karşıladık- 9,7 milyar doları kaynağı belirsiz para girişiyle -buna hiç güven olmaz; bugün vardır, yarın yoktur- dolayısıyla 21,5 milyar doları sağlıklı olmayan finansmanla finanse edilmiş. Sadece 10,8 milyar doları... Yani, şöyle akılda kalması açısından, açığımızın ancak üçte 1'ini sağlam kaynaklarla finanse edebilmişiz, üçte 2'sini sağlam olmayan kaynaklarla finanse etmişiz. Dolayısıyla, ödemeler dengesinde bir finansman sorunu var. Bakın, ocak-şubat rakamlarına baktığımızda aynı şeyi görüyoruz zaten. Ocak-şubatta cari açığın yüzde 44'ü kaynağı belirsiz para girişiyle finanse edilmiş. Dolayısıyla, bu çok sürdürülebilir bir şey değildir, bu sürdürülebilir olmadığı için de bir kaynak ihtiyacı var.
Şimdi, tabii, burada kara para meselesi de gündemde. Yani, bu kadar finansman ihtiyacı olunca artık gözünüzü karartıyorsunuz, her türlü paraya da sanki razı olunuyormuş gibi bir hâl var. Hükûmeti kara para konusunda çok dikkatli davranmaya davet ediyorum. OECD başta olmak üzere -şu anda vaktimiz olmadığı için detaylarını anlatamayacağım- bütün uluslararası platformlarda Türkiye'yi sıkıntıya sokacak durumdayız kara para konusunda. Bu konuyla ilgili Hükûmetin ciddi tedbir alması lazım, ilk önce şu MASAK'ı bir düzeltmesi lazım. MASAK deve mi, kuş mu belli değil; MASAK'ın statüsü yeniden tanımlanmalı ve MASAK bu işleri düzgün yapabilecek bir duruma getirilmelidir. Kara para ile inşaat arasında da bir ilişki vardır, bunları dün filan konuştuk bir miktar. Yani, Türkiye'deki betonlaşma öyle başlı başına bir şey değildir, kara para ile betonlaşma arasında, hatta kamu ihaleleri arasında da ciddi bir ilişki vardır. Hükûmeti bu konuda dikkatli davranmaya davet ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)