GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:76
Tarih:20.04.2016

AZİZ BABUŞCU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında... Sayın Muharrem İnce zannediyorum şu anda Genel Kurulda yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Altı ayda bir geliyor.

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - Bu, aslında, Meclis araştırması talebinde Cumhuriyet Halk Partisinin samimiyet yaklaşımını da ortaya koyan bir tavır, onu söyleyeyim bir kere. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ama, ben Sayın İnce uzun bir aradan sonra Meclise geldiği için, öncelikle, geçen ay kaybettiği babası Şerif İnce dolayısıyla rahmet ve başsağlığı diliyorum. Hoş geldi ama boş geldi, onu da özellikle ifade etmek istiyorum. Çünkü, verilen araştırma önergesinin içeriğine baktığımızda bu boş gelmişliği çok net bir şekilde görmek mümkün.

Bir şey daha ifade etmek istiyorum Sayın İnce'yle ilgili olarak. Cumhuriyet Halk Partisinin zaman zaman göstermelik olarak doğu ve güneydoğuya yaptığı ziyaretlerden bir benzerini 12 Nisanda Sayın İnce gerçekleştirdiğinde bir cümle kullanmış. Çok yadırgadığım için onu da burada ifade etmek isterim. Sayın İnce demiş ki: "AK PARTİ'lileri günahım kadar sevmem." Doğrudur, Sayın İnce, biz günahımızı sevmeyiz ama yaratılan her canlıyı Yaradan'dan dolayı severiz Muharrem İnce olsa bile, onu da ifade edeyim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, elbette, bir araştırma önergesi verildi. Bu çok doğal bir şey; verilebilir, haklarıdır. Bunu saygıyla karşılarız. Ancak, bizim de CHP'ye söyleyeceklerimiz var ve benim söyleyeceklerim, burada ifade edildiği gibi, çözümün nasılına değil, meseleye yaklaşış biçimine, yönteme dair olacaktır. Düşüncelerimiz ne türden olursa olsun, bir ülkede ya da bir toplumda hepimizin ortak paydası, olması gereken değerler vardır ve bu değerler vatan gibi, bayrak gibi, milletin birliği gibi, kardeşliğimiz gibi çok önemli değerlerdir. Bu ortak paydalar ki an gelir bütün farklı düşünceleri sadece bir teferruattan ibaret kalıp insanları ortak paydalar etrafında kenetler, bir ve beraber kılar ve kılmalıdır da.

Terörle mücadelenin sadece bu ülkede iş başında olan Hükûmetin değil o ülkede yaşayan, o bayrağın altında yaşayan herkesin, hepimizin ortak meselesi olduğunu da özellikle ifade etmek istiyorum. Çünkü terörle mücadele her ülke için millî bir davadır. Bu mücadelede siyasi kaygılar düşünülmez, bu mücadelede oy kaybı hesabı yapılmaz, bu mücadelede siyasi rekabet de düşünülmez. Bu nedenle de her siyasi partiye düşen en önemli ve öncelikli görev en başta teröre karşı ilkeli ve ahlaki bir duruş ortaya koyması, bunu yansıtmasıdır. Teröre sadece karşı çıkılır, teröre mazeret üretilmez mesela. Peki, biz "CHP bugüne kadar Türkiye'nin terörle mücadelesinde nasıl bir tutum içerisinde olmuştur?" diye bir soru sorduğumuzda, gayet net söylüyorum, maalesef buraya kadar söylediklerimin tam tersi bir tutum içerisinde olagelmiştir. Terörün siyasi sonuçlar doğurmasını ve bunun da AK PARTİ'yi zayıflatıp CHP'ye oy sağlayacağını düşünen bir fırsatçılık ve ilkesizlik içinde. Buna dair aslında çok fazla örnekler de verebilirim.

Mesela bugün aynı anlamda bir araştırma önergesi verildiği için onu ifade ederek başlamak istiyorum. Aslında 2013 yılı Martında Sayın Sezgin Tanrıkulu'nun da içinde bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisi benzer bir öneri vermiş. AK PARTİ olarak biz de aynı anlamda bir öneri verdik ve ikisinin birleştirilerek komisyonun oluşturulması, o da toplumsal barışı bozan olayları araştırma ve çözüm yollarını bulma amacıyla bir Meclis araştırması önergesiydi. Fakat daha sonra Cumhuriyet Halk Partisinden önergede imzası olan arkadaşlarımız imzalarını geri çektiler ve bu imzaların geri çekildiği günkü Meclis tutanaklarında Sayın İnce aynen şunları söylemiştir: "Ya, istemiyoruz kardeşim. Ya, zorla mı sokacaksın adamı oraya? Seninle beraber olmak istemiyorum, istemiyorum seninle beraber olmak. Hayret bir şey yahu! Bu ne yüzsüzlüktür, bu ne yüzsüzlüktür yahu! (CHP sıralarından alkışlar) İstemiyoruz sizinle beraber olmak."

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin, terörle mücadele konusunda bir Meclis araştırma önergesinden -üstelik partilerin beraber ittifak ettiği bir konudaki tavrı- sırf AK PARTİ'yle yan yana olmamak ve görünmek istememek gerekçesiyle imzalarını geri çeken arkadaşların bu önergedeki samimiyetlerini de ben Meclisin ve milletimizin takdirine bırakıyorum.

Terörü konuşurken HDP'lilere, doğrusu, bir sözüm yok. Onlar zaten Kandil'in vesayeti altında, kendi ışıklarını yitirmiş ve Kandil'in emrinde bir konumu muhafaza ediyorlar, açıkça PKK terörüne destek oluyorlar. İlginç ve acı olan, CHP'nin de HDP ekseninde bir yere gelmiş olmasıdır. İçinden geçtiğimiz sürece CHP'nin HDP'yle kol kola götürdüğünü bütün millet gördü. Hatta, hatırlayalım "Her CHP'li aileden bir kişi HDP'ye oy versin de HDP barajı geçsin, AK PARTİ iktidardan insin." çağrıları yaptınız.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Öyle bir şey yok, koca bir yalan bu!

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - 7 Haziran sonrası havaalanında "AK PARTİ'yi birlikte nasıl salladık ama." diye HDP yöneticileriyle çak yapanlar sizin milletvekillerinizdi.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çanakkale'de pilav dağıttılar barajı geçti diye.

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - PYD ve YPG'ye topraklarını savunuyorlar diye siz sahip çıktınız. Genel Başkanınız "PYD, terör örgütü." bile diyemiyor. Gerekçesi de gerçekten hem komik hem de trajik: "Efendim, YPG 'Biz terör örgütü değiliz.' diye net bir açıklama yapıyorsa biz bu açıklamaya önem veririz." diyor Sayın Kılıçdaroğlu. Bu nasıl bir mantık, nasıl bir düşüncedir ki ne zamandan beri terör örgütünün beyanı onları tanımamamız anlamına gelebiliyor?

Yine, aynı Genel Başkanınız hendek kazanlara "arkadaşlar" diye hitap ederek konuşmuştu.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Hendekler kazılırken siz neredeydiniz?

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - Askerimiz, polisimiz kanı, canı pahasına terörle mücadele ederken Kandil diliyle konuşup Kürt katliamından söz eden, Türkiye İran'la bir savaşa girse İran ordusunda yer alacağını söyleyenler de sizin milletvekilleriniz yine. Başbakanımız da defalarca gayet net bir şekilde dile getirdi: "CHP, teröre karşı millî duruş sergileyemiyor. CHP, HDP çizgisine kaymış durumdadır."

Değerli milletvekilleri, belki CHP Kandil'in "Biz artık devlet değil, AK PARTİ'yle savaşıyoruz. AK PARTİ'ye karşı olan herkes bize destek versin." söyleminden fazlasıyla heyecana kapılmış olabilir. Oysa, CHP'ye yakışan AK PARTİ'ye muhalif olmaktı, Türkiye'ye muhalif olmak değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Düşünün, Fransa'da terör olayı meydana geldiğinde "Fransa çocuklarına ağlıyor." diye manşet atan bir gazetenin Ankara'da çoğunluğu öğrenci yavrularımızdan oluşan 37 vatandaşımız bombalı saldırıda can verdiğinde attığı şu manşete, "katliam ülkesi" manşetine, CHP bu zihniyete destek veriyor, sahip çıkıyor. Aynı zihniyet ülkenin güvenliğini hedef alan habercilik yapıyor, CHP hemen "basın özgürlüğü" kılıfıyla ona da sahip çıkıyor. CHP, HDP, PKK ve FETO hep birlikte ortak düşmanı belirlemişler, o da AK PARTİ. Ancak, ne yazık ki mesele AK PARTİ karşıtlığından çıkıp Türkiye karşıtlığına dönmüş vaziyettedir.

Değerli arkadaşlar, elbette ki bu ülkeyi terör karşısında mücadele ederek terörden arındırmak ve huzur içerisinde, güven içerisinde bir ülke hâline getirmek sadece AK PARTİ'nin değil, bu Parlamentoda bulunan siyasi partilerin tamamının sorumluluğudur. Biz bu ülkeyi Çanakkale'de şehit mezarlarında yan yana yatan Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Arap'ıyla beraber vatan kıldık. Geçmişinde Çanakkale olan bir milletin geleceğini hiçbir karanlık oyun, kumpas ve kirli tuzak karartamaz değerli arkadaşlar.

Bence yapılması gereken, CHP'nin yapması gereken -Sayın Kılıçdaroğlu'nun yüklediği anlamla ifade ediyorum, o hangi anlamı vermişse o anlamla ifade ediyorum- birilerinin önüne yatarak genel başkan olmuş bir siyasetçinin Türkiye'nin terörle mücadelesinde AK PARTİ karşıtlığı, Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığına bağlı siyasi ihtirası bir kenara koyup...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AZİZ BABUŞCU (Devamla) - ...siyaset etmesi ve bu anlamda kimin önüne yatacağına karar vermesi lazım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)