| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 20.04.2016 |
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesiyle ilgili değişiklik önergesi üzerinde MHP adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, uluslararası adli iş birliği, bir devletin yetkili adli mercilerinin diğer bir devletin adli mercileri adına yerine getirdiği işlemlerin bütünü olarak tanımlanmakta olup suçluların iadesi, soruşturma ve kovuşturmanın devri, infazın devri ve hükümlülerin nakli konularını kapsamaktadır. Suç ve suçlularla daha etkin bir şekilde mücadele etmek için ülkemiz 10'dan fazla ülkeyle sözleşme, ABD başta olmak üzere pek çok ülkeyle de ikili adli iş birliği anlaşması imzalamıştır. Günümüzde de bu sözleşmeler ve ikili anlaşmalar çerçevesinde birçok devletle adli iş birliği yapılmaktadır. Ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmelerden birçoğu yolsuzlukla mücadele, terör, rüşvet, kara para, uyuşturucu ve kaçakçılık gibi sınırı aşan örgütlü suçlarla, başka bir ifadeyle organize ve mecazi anlamda tamamıyla duygusal ilişkilerle ilgilidir. Burada beş dakikalık konuşma sürem içinde ben sadece işin rüşvet boyutuna değineceğim.
Belirtmek gerekir ki ulusal ve uluslararası rüşveti, kaçakçılığı, kara para aklamayı sıfırlamak mümkün olmayabilir. Ancak, burada önemli olan şey, bu yolda kararlı bir mücadele etme azim ve gayreti içinde olmaktır. "Benim hırsızım." anlayışı asla kabul edilemez. Hele hele de alanı da vereni de lanetleyen bir inancın temsilcilerinin parmak hesaplarıyla yolsuzluk ve hırsızlık iddialarını örtmek istemesi ne bu dünyada ne de huzurumahşerde asla affedilecek bir husus değildir.
Değerli milletvekilleri, dün akşam Hükûmet sıralarında oturan Sayın Bakana "ABD'de çeşitli suçlardan tutuklanan ve yargı süreci devam eden Rıza Sarraf'ın yakın çalışma arkadaşı olduğu iddia edilen, İran'da yargılanarak idam cezasına çarptırılan Babek Zencani'nin yargılanma sürecinde Türkiye'de dağıtılan komisyonun 8,5 milyar dolar olduğunu itiraf ettiğinin yazılı medyada yer aldığını, Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı görüşüldüğü şu sıralarda bu kapsamda Babek Zencani'nin beyanında yer alan hususların soruşturulması yönünde Adalet Bakanlığının bir çalışması, bir gayreti var mıdır?" şeklindeki soruma maalesef bir cevap alamadım. Benden sonra diğer bir sayın milletvekili arkadaşımız da benzer bir soru sordu. Soru aynen "Malumunuz olduğu üzere, İran İslam Devleti Babek Zencani'yi idama mahkûm etti ve bu sorgulama esnasında Türkiye'de 8,5 milyar dolar rüşvet dağıttığını hatta bakanlardan birinin de binde 7 payı olduğunu söyledi. İran Cumhurbaşkanının Türkiye'yi ziyaretinde bu konu gündeme geldi mi? Merak edip de 'Bu rüşvet kimlere dağıtıldı?' diye sordunuz mu? Bunu yüce Meclisle paylaşmayı düşünür müsünüz efendim?" şeklindeydi soru. Sayın milletvekiline Sayın Bakan tarafından verilen cevap aynen "Ben de heyetler arasında görüşmede bulunmuş bir Bakan olarak söylüyorum, gündeme kesinlikle gelmedi, arkadaşlarımızın bilgisine sunalım." şeklinde olmuştur. Bu cevaplardan Türkiye'de 8,5 milyar dolar rüşvet dağıtıldığını beyan eden, eylemleriyle de idama mahkûm edilen Babek Zencani'yle ilgili bir konu gündeme gelmediği anlaşılmaktadır. O zaman ben de Sayın Bakana soruyorum: Türkiye'de dağıtıldığı iddia edilen 7,5 milyar dolar eski parayla 7,5 katrilyon küçük, soruşturulması, araştırılması gerekmeyen önemsiz bir para mıdır? Zencani Rıza Sarraf'ın cürmü olmasaydı da böyle yapılır mıydı? Böyle bir iddianın peşine düşmemek doğru bir yaklaşım olabilir mi? Böylesi bir olayın üzerine gitmeyecekseniz uluslararası sözleşmeleri, ikili anlaşmaları niye imzaladınız? O zaman ben de bu kanuna da gerek yoktur diyorum.
Değerli milletvekilleri, tekraren hatırlatmak istiyorum. Yüce dinimiz İslam "Kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, tutkularınıza uymayın, sözü geveler ya da yüz çevirirseniz Allah yaptıklarınızı bilir." buyuruyor. Yani kısaca, haksızlık karşısında susmayın demektedir. Hiçbir makam, mevki kimseye baki değildir. Rüşvete, hırsızlığa, yolsuzluğa bulaşanlar, kara para aklayanlar, rüşvetçilerinin önüne yatanlar, rüşvetin, kara paranın, hırsızlığın, dolandırıcılığın soruşturmasını engelleyenler er veya geç hesap verecektir. Vatandaş "Sarrafların önüne yatmayın, soruşturun." demektedir. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)