GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:78
Tarih:22.04.2016

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 24'üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine Avrupa Birliğine uyum yasalarından birini daha bugün kabul edeceğiz, ancak Avrupa Birliğine uyum karnemiz genel olarak başarısız. Son on yıldır, üniversitedeki görevim nedeniyle, Avrupa Birliği kurumlarının ülkemizle ilgili raporlarını kesintisiz takip etmekteyim. Avrupa Parlamentosunda geçen hafta kabul edilen Türkiye İlerleme Raporu'nda, geçmiş yıllarda, özellikle Kopenhag Siyasi Kriterlerinde zayıf olan karnemizde bir ilerleme şöyle dursun, özellikle bu alanlarda reform sürecinin gerilediği vurgusu yapılmıştır. Demokrasi ve hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, ifade ve basın özgürlüğü, seküler yaşam tarzlarına saygı gibi alanlarda gerilemenin yanında listeye yeni eklenen olumsuzluklarda ise artan otoriter eğilimler, mülteci anlaşmasının Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin koşulu hâline gelmesi eleştirisi, IŞİD terör örgütünün Türkiye üzerinden gerçekleştirdiği faaliyetleri sonlandırması ve yaşanan terör olayları ve güvenlik önlemlerinin hukukun üstünlüğü ve insan hakları ilkelerine uygun olmadığı gibi çok temel konular sıralanmıştır.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, Avrupa Parlamentosunun Türkiye raporunun hazırlandığı günlerde Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığının bütün ülkeler hakkında hazırladığı İnsan Hakları Raporu'nda da Türkiye'ye 74 sayfa ayrılmıştır. Raporda Türkiye'de en önemli insan hakları sorununun ifade özgürlüğüne müdahale edildiği belirtilmiştir. Ayrıca, yasalarda birden çok düzenlemeyle ifade, basın, İnternet özgürlüğünün sınırlanmasına imkân sağlandığına ve Hükûmetin özellikle medya üzerindeki baskısına vurgu yapılmıştır. On dört yıldır iktidarınız döneminde izlemiş olduğunuz Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde geldiğimiz noktada, bugün, Avrupa'daki neredeyse hiçbir siyasetçi, hiçbir Avrupa Birliği kurumu ne bir üyelik perspektifinden ne de tam üyelikten söz etmektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Mülteci sorunu ve vize serbestisi konularının gündeme gelmesiyle görüşmeler aslında yalnızca günü kurtarmaya yönelik fırsatçılıktan öteye gidememektedir.

Değerli milletvekilleri, bugün sabahki konuşmamda da ifade etmiştim; dün yine bir açılış töreninde gündelik kısır siyaset yapan Cumhurbaşkanı bertaraf olarak gördüğü kişi ve kuruluşlardan oluşan bir liste sıralarken, bu listeye Avrupa Birliğinin en önemli organlarından biri olan Avrupa Parlamentosunu da ekleyerek "yıkım ekibi" olarak nitelendirmesiyle, bu süreçteki duruşunu bir kez daha ortaya koymuştur. Tabii, Cumhurbaşkanının Avrupa Birliğiyle ilgili şüpheci yaklaşımını biliyoruz. Peki, Başbakan bu süreçte ne yapmakta, neyi gerçekleştirmenin hayalini kurmaktadır? Başbakan vize muafiyeti sağlanamazsa geri kabul anlaşmasını uygulayamayacağımızı söyleyerek üyelik ilişkilerimizi mülteci sorunu ve vize muafiyetine indirgeyen bir duruş sergilemektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Avrupa Birliğine üyelik sürecimiz, Cumhurbaşkanının iç politikadaki otoriter ve bireysel hırsları ile Başbakanın bireysel bir başarı hikâyesi çıkarma ve rüştünü ispat etme rüyası arasına hapsedilmiştir. Bu arada, asıl önemli olan, Sayın Avrupa Birliği Bakanının duruşu nedir? Bunu öğrenmek için bugün buradan kendisine Cumhurbaşkanının bu "yıkım ekibi" söylemine katılıp katılmadığını sormuştum ancak Sayın Bakan henüz bir cevap vermedi.

12 Eylül 1963 tarihinde Başbakan Sayın İsmet İnönü'nün imzaladığı Ankara Antlaşması'yla başlayan Avrupa Birliği üyelik sürecimizin 53'üncü yılındayız. Aslında ilk başvurumuzu 1959 yılı olarak aldığımızda neredeyse altmış yıl değerli milletvekilleri. Bugün de yarım asrı geçen bu mirasa sahip çıkıyor, tam üyelik sürecini başarıyla tamamlamanın yine bir Cumhuriyet Halk Partisi hükûmetiyle ve onurlu bir üyeliğin bir Cumhuriyet Halk Partilinin başbakan olduğu bir ülkede gerçekleşeceğine inanıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, sosyal demokratlar olarak Türkiye'nin de tam üye olarak içinde yer alacağı geleceğin Avrupası'na inanıyoruz. Barışın, refahın ve demokrasinin Avrupası'nı kurma yolunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz hazırız ve kararlıyız.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)