| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 26.04.2016 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; ülkemizde tarımda önemli sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların alana yansıması, üreticileri gelecek yıl ürün ekemeyecek duruma getirmiş hâldedir. Bildiğiniz gibi birkaç gün önce Adana'da üretici patatesini yola dökmüş, sonuçta emniyet güçlerini karşısında bulmuştur. Ülkemizin tarımının geldiği nokta budur. Adana'da yaşanan sorun özünde, Niğde'de yaşanan sorunun çok küçük bir yansımasıdır çünkü Adana'da patates çıkalı daha on beş gün oldu. Patates üreticileri, tüccar gelmeyince, depolama olanakları olmadığından mağdur duruma geleceklerini hissedince seslerini duyurmak için patatesi yola dökmek zorunda kalmışlardır. Adana Ziraat Odası Başkanıyla konuştum, soğan da tarlada kalmış, patates gibi soğan da Adana'da tarlada kalmış.
Ama Niğde'de, Nevşehir'de yaşanan olay daha vahim Geçtiğimiz günlerde Çiftlik ilçemizde patates üretilen köylere gittim. Köylerde üreticisi kara kara düşünüyor çünkü geçen yıl Niğde'de 800 bin ton patates yetişti, bunun 400 bin tonu ne yazık ki alıcı bulamadı. Hükûmet bununla ilgili 50 liralık bir teşvik sağlasa da alanda karşılık görmediği için üreticinin mağduriyeti arttı. Biz bu anlamda önermelerde bulunduk, sosyal yardım vakıfları, belediyeler ya da yurtlar vasıtasıyla bu ürün depodan, üreticiden alınıp -maliyetine olsun- üreticinin yaşadığı sorundan arındırılmasını istedik. Patatesin kilogram maliyeti 65-70 kuruş olduğu hâlde 10 kuruşa alıcı bulamadı.
Değerli arkadaşlarım, patatesin Niğde'de depolardaki hâli bu. Sakal bıraktı diyorduk, patates saç da uzatmış. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, üretici bu mağduriyetini nasıl gidereceğini düşünüyor. Yani depoda çürüyen ürünü nasıl çıkaracağını dahi kara kara düşünüyor. Tarım Bakanlığının bölgede bu tür durumları acilen tespit ederek tarım krediye olan borçlarının, Ziraat Bankasına olan borçlarının ertelenmesi ve destek verilmesi gerekiyor çünkü üretici bu yıl ekim yapamayacak durumda. Gerçek anlamda sorun yaşıyor.
Bunu, Tarım Bakanımıza ben iki kere anlattım, Bütçe Komisyon toplantılarında söyledim, burada, Mecliste rastladım söyledim, yazılı soru önergesi olarak verdim. Bu bir millî servet; bunu bu hâle getirmeye hiçbirimizin hakkı yok.
Bunun yanında elma da depoda, elma üreticisi de mağdur. 120 bin tona yakın elma modern depolarda duruyor ama "kara dam" dediğimiz yani üretildikten sonra üreticinin bir süre saklayabildiği yerdeki elmalarımız da ne yazık ki çürüdü.
Fasulye üreticisi ürettiği ürünü değerine satamadı. Geçtiğimiz yıl da kiraz üreticisi de mağdur olmuştu.
Şimdi, bizim bölgemizdeki üretici böyle de Türkiye'deki tarım üreticisi farklı durumda mı? Trakya'da çeltik üreticisi mağdur, Adana'da narenciye üreticisi, yeni çıkan taze patatesi üreten üretici mağdur, Karadeniz'de fındık üreticisi mağdur. Tarımda planlı bir politika uygulanmamasının bunda mutlaka rolü var ama bunun başka bir nedeni de yurt dışına ürün satılamaması. Bildiğiniz gibi, en çok patates sattığımız Irak, Suriye gibi ülkelere ürün gönderemiyoruz, yurt dışı satımı yok. Yurt dışı satımı olmayınca, aracılar da ürün almadığında üretici mağdur duruma düşüyor. Bunun bir olumsuz yansıması daha var. Aracı fiyatı yükseltmek için ürünü almıyor ve böylece vatandaş da pahalı ürün yiyor. Üreticilerin mağduriyetinin yanında tüketicinin de mağduriyeti var.
Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi, tarım politikalarında aracılık sistemine hep karşı olmuş, bunun mutlaka düzeltilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır.
Keza, tarımda planlı bir üretim olmadığı için, gelecek yıl ekilecek ürünün ne olacağına veya üretici ürettiği ürünü, neyi satacağına vâkıf olmadığı için de üreticinin ektiğinin karşılığını alamaması doğal biçimde günümüzde olumsuzluk olarak yansımaktadır.
Değerli milletvekilleri, tarım bir ülkenin en önemli varlığı ve nedenlerinden biridir. Aynı zamanda köylü ve çiftçi de ülkemizin vazgeçilmez değerleridir. Mustafa Kemal Atatürk "Köylü milletin efendisidir." derken köydekinin ürettiğinin ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmıştır. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda köyler boşaltılmaktadır. Gittiğiniz zaman bakıyorsunuz köyde yaşlı bir nüfus kalıyor. Tarım alanları verimsiz kılınmış, sulamayla ilgili yeterli çalışmalar yapılmadığı için de üründe verim düşük durumdadır. Niğde'nin şu anda Himmetli, Halaç gibi köylerinde doğal kaynak suları gölet yapılmadığı için boşa akarken Aladağlardan çıkan ve Akdeniz'e akan su da yirmi yıldır Niğde ovalarına, Nevşehir'e ulaşmadığından hâlâ elektrikle yer altından su çekmekteyiz. Bu nedenle ürünü de pahalıya mal etmekteyiz.
Ne acıdır ülkemizde şu anda hâlâ birçok tohumu yurt dışından getiriyoruz. Bu kadar olumsuzluğun içinde sevindirici bir olay, Niğde Patates Araştırma Enstitüsü nihayet 5 tür yerli tohumu geliştirebildi. Patatesin tohumunu bile yıllardır dışarıdan alıyorduk. Enstitü nihayet bu konuda TÜBİTAK'la olumlu bir iş yaptı, en azından yerli tohum üretmeyi becerebildik.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda terör çok önemli. Doğal olarak, onun yansıması ülkenin her tarafına oluyor. Güneydoğuya ürün gönderilmemesinin üreticiler üzerinde de olumsuz yansıması olduğu da bir gerçek.
Bunun yanında, Türkiye'de bazı kurumlar var, bu kurumların işlevlerinin yeniden tanımlanması gerekiyor. Toprak Mahsulleri Ofisi gibi, buna benzer kuruluşlar Tarım Bakanlığının elinde. Eğer üreticinin ürününde tıkanma varsa bu ürünlerin alınıp başka biçimde pazarlanma yollarının da açılması gerekiyor. Yani üretenin ürettiğini uygun koşullarda satabilmesi, tüketenin de alacağını uygun koşullarda alabilmesi için mutlaka devletin bir politika geliştirmesi de gerekli durumda.
Bakınız, bir örnek de sizlere geçmiş konuşmalarda vermiştim, acı bir dram ama -bizim ülkemizde neye göre veri hesaplanıyor, bunları algılamak ve anlamak zor- Niğde IPARD kapsamına alınmadı. IPARD neydi? Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Projesi. Peki, niye alınmadı Niğde? Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Projesi kapsamında deniliyor ki: "Tarım Bakanlığı, Türkiye'de araştırma yapın; bu anlamda üretimde sıkıntısı, sorunu olanlara destek sağlayalım." Yapılan araştırma sonunda Niğde 42 tane ilin içine alınmıyor. Peki, hangi iller alınıyor biliyor musunuz? Konya ve Bursa, Niğde'den fakir il diye alınıyor. Bunu hangi veriye dayanarak, neye göre yaptıklarını Sayın Tarım Bakanına sordum, yanıt alamadım.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - AKP'nin adaleti işte bu!
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Keza, yine, Tarım Bakanımıza sorduğum bir soruya da, entegre anlamda tarımın sanayileşmesi adına İç Anadolu'da ne yapıldığı konusundaki yazılı soru önergeme de verdiği yanıtta "IPARD kapsamındaki illere bu desteği veriyoruz." dedi. E, şimdi, Niğde bu kapsamda değil. Patates üretiyoruz, patatesi işleyecek bir tek entegre tesisimiz yok. Elma üretiyoruz, bir tek entegre tesisimiz yok. Bunun yanında, Niğde'ye geliyoruz tekstil fabrikası kuruyoruz. Bizim orada pamuk yetişmiyor; gelirken masraf, giderken masraf; maliyet artıyor. Neden ülkenin kendi değerleri, olduğu yerdeki biçimiyle değer bulmaz, üretim bu anlamda üreticinin mağdur olmayacağı biçimde şekillendirilmez, planlanmaz, bunu anlamak mümkün değil. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu konuda bir Meclis araştırmasına acilen gerek ve ihtiyaç duyuyoruz çünkü işçinin, öğrencinin gaz sıktığınız zaman çekip gittiğinde ya da gözaltına alındığında uğradığı mağduriyet çiftçide farklılaşır. O çiftçiyi alıp götürürseniz ürün de olmaz, üretim de olmaz. Bu ülkenin -Atatürk'ün deyimiyle- milletin efendisi olan köylünün, çiftçinin sorunlarına yüce Meclisin duyarlılık göstermesini diliyorum.
Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesinin tüm Meclisteki partilerimiz tarafından desteklenmesini temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)