GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:85
Tarih:04.05.2016

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet çalışma hayatına ilişkin bir yasa tasarısını Meclis gündemine getirmiştir. Bu tasarı Türkiye'nin işçilerinin ihtiyaçlarına yanıt vermek için değildir. Bu tasarı doğrudan doğruya uluslararası özel istihdam şirketlerinin pazar paylarını artırmaya dönük olarak hazırlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, tasarı güya güvenceli esneklik getirerek daha fazla istihdam yaratılmasına hizmet edecektir. Mevcut İş Yasası tasarıda ileri sürülen bütün iddialara yanıt verebilecek nitelikte, yeterlikte güvenceli esnekliğe sahiptir. İş Yasası'nda geçici iş ilişkisi vardır, belirli süreli hizmet sözleşmesi vardır, belirli alanlarda dışarıdan hizmet alımı vardır. Yeni olan nedir? Özel istihdam şirketlerine daha fazla kâr elde edebilmeleri için yetki verilmesidir. Dünyadaki örneklerine baktığımızda bu tür şirketlerin asıl gelir kaynakları işçi kiralamadır. Birileri kâr elde edecek diye bizim milyonlarca işçimizin haklarını, güvencelerini riske sokmak doğru değildir. İşçilerin örgütleri bu tasarıya karşı çıkmaktadır. Özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi yetkisi verilmesi, hepimizin bildiği adıyla işçi kiralama yetkisi verilmesi işçilerin aynı zamanda örgütlenme ve toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkının da önünde yeni bir engel oluşturacaktır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye istihdamı artırmak istiyorsa, önce başta sanayi olmak üzere büyümeyi hedeflemelidir. Üretimini artıracak önlemler almalıdır. Aşırı vergi yüklerini, enerji maliyetlerini düşürmelidir. Üretim artışı, büyüme için, inşaatın dışında iktidarın tek bir girişimi yoktur. İnşaat dediğimiz de Türkiye'de yandaşlara ve iktidar sahiplerine rant kapısı yaratmaktan başka, gerçek anlamda bir zenginlik yaratmamaktadır. Tam tersine, TOKİ'nin amacından sapması, çarpık kentleşme, betonlaşma ve geri gelmeyecek doğa yıkımlarını oluşturmaktadır.

İşçilerin sesine kulak verilmelidir. "Asgari ücreti artırdık, şimdi karşılığında bazı hakları alacağız." yaklaşımı yanlıştır. "Kiralık işçilik" denilen olay, açıkça, işçileri hakları yönünden 19'uncu yüzyılın bile gerisine götürmeye adaydır. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) İşçileri modern çağ köleleri hâline getirecek böyle bir düzenlemeye "evet" dememiz mümkün değildir. Köleliğe karşı işçilerin haklarını ve özgürlüklerini korumak bizlerin temel ve vazgeçilmez görevidir. İş barışını bozacak, kuralsız çalıştırmayı yaygınlaştıracak, sendikalaşmayı engelleyecek, iş cinayetlerini artıracak bu yasaya itirazımız vardır. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) İş güvencesi, istihdam güvencesi, gelir güvencesi, bütünleştirme güvencesi, yani güvenceli çalışmanın bütün unsurları bu yasayla esnetilmekte, işçi aleyhine düzenlemeler yapılmaktadır. İş güvencesi ortadan kaldırılmakta, işçilerin sosyal güvenlik hakları ortadan kaldırılmakta, işçilerin geriye gitmesi değil toptan yok edilmesinin yolu açılmaktadır. Kiralık işçilik sorun üretmekten başka bir fayda sağlamayacaktır.

Değerli milletvekilleri, 24 Ocak Kararlarından günümüze kadar süren süreçte ne zaman bir yasal düzenleme ortaya gelse mutlaka işçilerin kazanımlarının geriye götürülmesi, işçi haklarının budanması Mecliste çıkan yasalar eliyle gerçekleştirilmektedir. Oysa, çoğunuzun babasının, annesinin ya da sizin yaşamınızın bir döneminde çalıştığınız işçilik "Emek en yüce değer." kavramıyla kutsal bir iştir. Ne var ki ülkemizde işçi yasaları ve işçiler için yapılan düzenlemede onların kazanımlarının geriye götürülmesi, böylece sorunların aşılacağı düşüncesi yaygındır. Oysa, iş varsa, sanayici varsa onun için emek üreten işçi de vardır. İşçilerin ve sanayicilerin var olduğu yerdeki düzenlemelerde tüm olumsuzlukları işçilerin üstüne yıkmak, onların kazanımlarını almak ve onları bir yerde köleci anlayışla çalışmaya zorlamak hiç kimseye fayda sağlamamıştır. Ülkemizde yaşanan onca olumsuzlukların içinde yeni toplumsal sorunları yaratacak olan böylesi düzenlemelerin Meclis gündemine getirilmesi bence vahim bir hatadır. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) İşçilerimizin kazanımlarına göz dikerek ekonomiyi iyileştirme anlayışı, onların sorunlarını çözmekten çok onları yok etmeye yönelik yaklaşımlar yeni yeni sorunların da oluşmasının başlıca nedeni olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, Niğde'nin Bor ilçesinde şeker fabrikamızdaki işçi arkadaşlarımız 1 Mayıs tarihinden önce bir eylem başlattılar. Eylemlerinin gerekçesi şu: Şeker fabrikasında yirmi yıldır çalışan işçilerimiz kadroya geçemiyorlar. Bunlar geçici işçi olarak getiriliyorlar, çalıştırılıyorlar. Teknik kapasiteleri var, yeterlilikleri var ama bunlara verilen sözler yerine gelmediği için işçi arkadaşlarımız fabrikada kadrolu işçi olamıyorlar. Seslerini duyurmak için yaptıkları eylem çok anlamlı; iki saat boyunca fazla çalışıyorlar ve ücret talep etmiyorlar. Yani işçiler, çalıştıkları kurumlara hem sahip çıkandır hem üretimi artırandır hem de oradaki sorunların çözülmesinde yol gösterendir.

Bu bağlamda, başka iş yerlerinde yaşananlar da var. Son günlerde çok sayıda işçimizin işsiz kaldığı bir gerçek. İşçilerin zaten sınırlı olan haklarının ve iş güvencelerinin bu tür yasalarla ellerinden alınarak daha da mağdur kılınmalarının kime ne faydası var? Yeni yeni olumsuzlukların yaratılmaması için bu tür tasarıların her kesimin değerlendirmesiyle, ortak düşünceyle yasalaştırılması ve bu bağlamda her kesimin de "Ben bu tasarının içindeyim." demesi gerekir. Ama biliyoruz ki bu tasarı gündeme geldiğinden beri işçi örgütlerimiz ayakta; öyle ki yıllardır sesini duymayı unuttuğum, başında kimin olduğunu bilmez hâle geldiğim TÜRK-İŞ dahi sonunda işçilerin hakların gasbedilmesi noktasında tavır koydu. Bunun için, yapılacak bu düzenlemenin işçi kesiminin ve çalışanların da mutlaka ve mutlaka içinde olacağı bir düzenlemeye dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Nedense bazı konularda Avrupa'yla ilgili örnekler verilir ya da Avrupa'da olanların buradaki uygulaması gelip anlatılır; oysa oradaki uygulamalar, işçilerin çalışma barışı ve çalışma alanındaki varlıkları ne yazık ki ülkemizde sağlanamamıştır. Oradan gösterdiğimizin bütün kurallarıyla ülkemizde varlığını tesis etmedikten sonra örnek olarak gösterdiğimiz ülkelerin bizim için doğru örnek olmadığı da bir gerçektir. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bu bağlamda, yeni yapılan düzenlemenin işçilerin avantajına ya da lehine olmadığı gibi, onlar için yeni sorunlar üretecek, onları ileriye dönük yaşamlarında sıkıntıya sokacak ve yeni acıları da beraberinde getirecek bir tasarı olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda bu tasarının geri çekilmesinin ve uzlaşma sağlandıktan sonra yeniden Meclise getirilmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Ortada ne var da şimdi alelacele böyle bir yasa tasarısı Meclis gündemine gelir? Komisyonlarda tartışıldı, buraya geldi. Bundan ne fayda sağlanıyor? Buradaki düşünce ne? Neyi artıracağız? Kime fayda sağlayacak? Belli, rant kesimlerine fayda sağlayacak. Peki, işçilere, emekçilere bunun bir faydası var mı? Yok. Öyle olunca bazen yapılanları da irdelerken ve düşünürken mutlaka şu konuda hepimizin hemfikir olması gerekir: Toplumun bütününün sahipleneceği ya da çalışanları direkt ilgilendiren konuda onlar lehine yaptığımızı söylediğimiz olayın karşılığını, gidip bakacağız, örgüte, işçiye, emekçiye soracağız. Onlar bunun yanlış olduğunu söylüyor. Yanlış olan bir şeyin onlar için bir düzenleme olmayacağı da gerçek.

Bu bağlamda yapılacak yasal düzenlemenin işçilerin lehine olmadığını, onlara sorunlar getireceğini, modern köleliğin önünü açacağını, kazanılmış haklarının geriye gideceğini ve bu bağlamda da işçilere fayda sağlamayacak bir yasa tasarısı olduğunu belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)