| Konu: | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 04.05.2016 |
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Tanal'ın sözüyle başlayayım, haklı.
445 özel istihdam bürosu var ve bunların 25'i yabancı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Niye ihtiyaç var o zaman? Demek ki var. Bu tasarının gerekçesi çürümüş olmuyor mu?
BAŞKAN - Devam ediniz Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Şimdi, şunu ifade etmek istiyorum: Biraz önce "Özellikle 2016 Ocak, Şubat aylarıyla ilgili toplam sigortalı sayısı düştü mü, düşmedi mi; nedir?" diye bir soru geldi. Onunla ilgili de Meclisimize bir bilgi vermek isterim.
Özellikle, 2015 Aralık ayında 12 milyon 794 bin toplam 4/A sigortalı sayısı var; 2016 Ocakta 12 milyon 480 bin, 2016 Şubatta 12 milyon 495 bin, 2016 Martta 12 milyon 570 bin. "Bir ekonomik kriz mi var, yoksa böyle bir tablo sebebiyle mi bu azalıyor veya çoğalıyor?" diye bir soru, elbette ki kendi adına tutarlı bir soru olabilir ama aralık, ocak, şubat ve mart aylarında her yıl mevsimsel bir düşüş söz konusudur özellikle çalışanlarda yani bu, 2015, 2014, 2013'te de aynıdır. Şöyle bir tabloyu söyleyebilirim, keşke burada olsa da gösterebilsem: Bizim 4/A'lı sigortalı sayımız özellikle 2002, 2003'ten itibaren merdiven şeklinde çıkar yani kasım ve aralık aylarında en yükseğe vurur, aralık ayından sonra da ocak ayından itibaren tam anlamıyla, geçen seneki ulaştığı noktadan 250 bin, 300 bin, 350 bin aşağıda olur. Şu anda, son verdiğim rakamdan da anlayacaksınız ki ocakta kısmen bir düşüş söz konusu oldu, şubat ve martta da yükseliş söz konusu. Bu, aynı ölçekte böyle devam edecek ve inşallah, aynı o "merdiven sistem" dediğimiz sistemle her yılın bir daha üstüne çıkabilecek bir katmanla bir sonuç üretecektir.
"Özel istihdam bürolarındaki eğitim İşsizlik Fonu'ndan mı sağlanacak veya birileri zengin mi olacak buradan?" Şunu söyleyeyim: Bugünkünden de kimse zengin oluyor değil, bunun ölçüsü belli, nasıl verildiği belli ve ne şekilde oluştuğu bellidir. Ama özel istihdam bürosunda çalışanların eğitiminden özel istihdam bürosu, iş yerindeki geçici işverenin ortaya koymuş olduğu eğitimden de işveren, özellikle iş sağlığı ve güvenliği açısından sorumludur. Bu sorumluluk da tasarıda çok açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Yine söylemek isterim ki dört ay ve sekiz ay çalışacak olanlar... 7'nci maddenin (f) bendinde eğer normal kapasitesinin üzerinde bir kapasiteyle bir talep söz konusu olmuşsa ve bu talep kendi çalışan işçileriyle karşılanamayacaksa ve eğer süre 4 + 4'se, bunun altında bir sürede oluşabilecek bir iş ise burada yapılacak olan çok doğaldır ki dört aylık bir geçici istihdam sağlamaktır özel istihdam bürosundan. Ha bunu sağladı, bunu sağladıktan sonra o işçi, o iş yerinde bir daha, dört, en fazla bir dört daha, toplam sekiz ay çalışabilir. Ondan sonra bir daha altı ay çalışamaz, eğer altı ay sonra tekrar bir şey söz konusu olursa çalışabilir.
Benim söylediğimi sizler yanlış anladınız, ben de öyle söylemedim zaten. Şöyle bir eleştiri geldi, gelen eleştiri şu idi: "Bunlar eğer sürekli geçici işçi olarak çalışırlarsa emekli olamazlar." Ben de dedim ki: Yani bu bir çalışma biçimi değil, bir sürekli çalışma biçimi değil; insan geçici işçi olarak girer, ondan sonra başka bir iş yerinde çalışır; bu bir istihdam açma kanalıdır ve bu, özellikle kadınları, gençleri, uzun süre işsiz kalanları önemli ölçüde istihdamla buluşturma anlayışının kendisidir. Yoksa bir insan ömür boyu geçici işçi olarak çalışır, çalışmaz; bu, onun kendi arzusu ve isteğidir. Ama tasarı ne bunu öngörüyor ne böyle bir talep ortaya koyuyor ne de yasada böyle herhangi bir belirleyici unsur söz konusudur. Çok nettir orada: Dört ay, artı, dört ay. Avrupa'nın birçok ülkesinde buna ait bir kısıt söz konusu değildir. Biz yapmış olduğumuz mutabakatlar sonucu bu kısıtı ortaya koyduk; ne ILO normlarında ne de AB normlarında böyle bir kısıt söz konusu değildir.
Buradaki temel duruşumuzu tekrar ifade etmek istiyorum: Yani, geçici işçiliğin daimî işçiliğe, daimî işçiymiş gibi daimî işçinin yerine oluşmasına imkân vermeyecek bir düzenleme ortaya koyduk. Geçici işçiyse o süre içerisinde geçici işçi olarak kalır, daimî işçi de daimî işçiliğini devam ettirir.
Ama şunu ifade etmek istiyorum: Yani, kadınlarla ilgili yapılan eleştiriyi son derece yanlış buluyorum, doğru bulmuyorum. Çünkü, bizim son çıkardığımız kanunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayladığı kanunda bir kadın doğum yaptığı zaman iki ay, dört ay, altı ay ve altı yaşına kadar, çocuğu okula gidene kadar bir şekilde yarı zamanlı çalışabilme fırsatına sahip. Yarı zamanlı çalışabilme fırsatına sahip olduğu zaman, bu, çok doğaldır ki işvereni ile -iş yeri ile- çalışan kadın arasında bir problem oluşabilir. Tam da bunu tahkim eden, tam da bunu kuvvetlendiren, orada onun daimî işçiliğini daimî kılan bir anlayıştır bu. Onun yerine özel istihdam bürosundan bir geçici kadın işçi temin edilecek ve yarı gün o çalışacak, yarı gün de ötekisi çalışacak. Ve orada doğum yapan ve doğum yapması sebebiyle de hem iki ay izin alan hem de yarı zamanlı çalışma hakkı bulunan kadının da iş akdiyle ilgili herhangi bir problem ortaya çıkmayacak. Yani, bir önceki getirdiğimiz meselenin aslında tamamlayıcısı. Çok net bir tablo ortaya koyuyoruz; bu da AK PARTİ iktidarı döneminde kadın istihdam oranındaki artışımızı daha önemli bir noktaya taşıyabilecek önemli adımlardan bir tanesidir diye ifade etmek istiyorum.
Çocuk işçilikle ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız çok uzun zamandan beri bir mücadele ortaya koymaktadır. Çeşitli projeleri hem Avrupa Birliğiyle hem de Türkiye'deki paydaşlarıyla ve dünyadaki paydaşlarıyla gerçekleştirmektedir. Özellikle tarım alanındaki çocuk işçiliği konusunda ciddi mücadeleler ortaya koyduk, gene mücadeleler ortaya koyacağız. Bu, elbette ki memleketimizin en temel meselelerinden bir tanesidir ama şunu ifade etmek istiyorum: Bunu özellikle Türkiye'nin aleyhinde kullanmak isteyenlere, Türkiye'nin üretimine ve Türkiye'nin büyümesine sekte vurmak isteyenlere hep beraber fırsat vermemeliyiz çünkü özellikle bu konuda asılsız ihbarlar, yanlış bildirimler ve birtakım eksik değerlendirmeler uluslararası alanda Türkiye'yi ciddi bir şekilde, haksız bir şekilde zora sokmaktadır.
6-17 yaş grubunda çocuk işçiliği 1994 yılında yüzde 15,2'yken 2012 yılında bu oran yüzde 5,9'dur ve bunu, mümkün olduğunca, o tarihten itibaren de, 2012'den bugüne kadar da aşağıya düşürmek için ciddi bir gayret ortaya koyduk ve koymaya devam edeceğiz.
İşsizlik Sigortası Fonu'nun 2002 ile 2015 yılları arasında 35,6 milyar TL gideri bulunmaktadır. Bunun 10,6 milyarı işsizlik sigortası, işsizlik ödeneği olarak ödenmiştir ancak fondan gerçekleştirilen tüm ödemeler 4447 sayılı Kanun kapsamında işsizliğin azaltılması, istihdamın korunması amacıyla yine işsizler için kullanılmıştır. Tüm rakamlar şeffaf şekilde her ay bizim İşsizlik Sigortası Fonu Bülteni'mizde de bildirilmektedir.
Çok teşekkür ediyorum.