GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Parlamenter demokrasiye yapılan darbelere ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:89
Tarih:12.05.2016

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, parlamenter siyasette yer alabilmek ne işçi sınıfı ne kadınlar ne sömürge ulusların mensupları ne de muhalifler için hiç de kolay olmadı. Bu sıralarda yer almak için tarih boyunca verilen mücadelelerden biraz söz etmek isterim sizlere. Örneğin, İngiltere'de oy verme ve seçilme hakkı için mücadele eden Chartist yüzlerce işçi İngiliz askerleri tarafından öldürüldüler. Yine oy hakkı için örgütlenen Süfrajet kadınlar türlü işkencelere maruz kaldılar. Türkiye Komünist Partisi üyeleri 1921 yılında acı bir biçimde öldürüldüler. Amerika'da McCarthy, Büyük Britanya'da Thatcher, Güney Afrika'da Botha muhalefeti bastırmak için siyasetçileri ve aydınları tutuklattı. Cezayir millî mücadelesinde 1930'lardan itibaren çok önemli roller oynayan Messali Hac gibi pek çok siyasetçi Fransız sömürgeciler tarafından tutuklandılar.

Türkiye'de siyaset yasağı için bahaneler çoktur. Örneğin, bir dönem en popüler isnat komünizmdi. Hatırlayanlarınız vardır, "Nazım Hikmet büyük şairdir." dedi diye Adalet Partili vekiller Çetin Altan'ı dövmüş, üstüne üstlük Cumhurbaşkanına, birtakım devlet büyüklerine ve Meclise hakaret ettiği iddiasıyla dokunulmazlığını kaldırmışlardı. Bu kararı Anayasa Mahkemesi bozunca da Adalet Partililer teyakkuza geçmişti. Adalet Partisi Vekili Orhan Seyfi "Anayasa Mahkemesinin kararı komünist propagandaya meydanı boş bırakmak anlamına gelir. Komünizme karşı olanlar bu karardan irkilmiş, hayrete düşmüştür." demiştir, tıpkı bugünlerde bazılarının Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığı gibi. Ekim 1970 tarihinde Ankara'da yapılan Türkiye İşçi Partisi 4'üncü Büyük Kongresi'nde alınan kararlar arasında Kürt halkı üzerindeki baskı ve asimilasyon politikalarının tanımlanması da Anayasa Mahkemesi için parti kapatma gerekçesi olarak sunuldu. 1971 muhtırası ertesinde Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi ve Devrimci Doğu Kültür Ocaklarında yöneticilik yapan Kürtlerin çoğu tutuklandı. 1980 darbesi ardından tekrar Meclis ve siyasi partiler kapatıldılar. Siyasi parti liderleri tutuklanarak Zincirbozan'a gönderildi. DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, Batman il yöneticisi Metin Can öldürüldüler. HEP, ÖZDEP birbiri ardına kapatıldılar. 1994 yılında Demokrasi Partisi milletvekillerinin Mecliste gözaltına alınmaları demokrasi tarihinde kara bir leke olarak hâlen duruyor. DEP milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Dicle 2 Mart 1994'te Meclis çıkışında sivil polisler tarafından gözaltına alındılar. Bugün Demokratik Bölgeler Partisi meclisi üyelerinin çoğu tutuklu, 31 belediye eş başkanımız görevden alındı, 21 belediye eş başkanı tutuklandı.

Şimdi, sormak isterim. Dünya bugün artık dilleri, kültürleri yitirmemek için üzerlerine titrerken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında demokratik siyaset kanallarını güçlendirirken, McCarthyci politikalarla yüzleşirken, Türkiye için dileğiniz trajedi olarak yaşanmış bu tarihin tekrarı mıdır? Şunu unutmayın ki işçilere, Kürtlere, muhaliflere demokratik siyaset yollarını kapayanlar adına ileride ülkemizde çok insan utanacaktır. Dünya bugün artık dilleri, kültürleri yitirmemek için üzerlerine titriyor.

Sevgili Orhan Doğan'ın cenazesine 200 bin kişi katılmıştı. Dünyada cenazesine 200 bin kişinin katıldığı bir başka milletvekili biliyor musunuz? Demek ki demokratik siyasette yer almak uğruna canı pahasına mücadele edenler için, bunların vekilliği halk için daha güçlü bir anlam ifade etmektedir. Halklar ise nehir gibidir arkadaşlar. İsterseniz önlerine bariyer çekin, dirençle kendilerine akacak yol bulurlar.

Sizlere gelince sayın milletvekilleri, sizlerin de bu utanç tarihine adlarınızı yazdırmamanızı temenni ederim. Vereceğiniz karar sizin kararınızdır. Tarih de sizleri kendi kararlarınızla yazacaktır.

Hepinize saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)