GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:89
Tarih:12.05.2016

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer vatandaşlarımız; en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

MHP grup önerisi lehine, Cumhuriyet Halk Partisi adına, söz almış bulunmaktayım. Öncelikli olarak, Soma'da yaşamını yitiren madencilerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına da tekrar tekrar başsağlığı diliyorum.

Sayın milletvekilleri, maalesef, iş kazaları toplumumuzun kanayan bir yarası ve iş kazalarının yüzde 98'i önlenebilir kazalardır. AKP iktidarına bakıyoruz, bugüne kadar hep "Şu rekoru kırdık", "Bu rekoru kırdık." diye övünüyor. Şimdi, ben AKP iktidarının başka rekorlarını sizlere ifade etmek istiyorum; bakın, on dört yılda kırılan iş kazaları, iş cinayetleri rekorları var, bunları hatırlatmak istiyorum:

On dört yılda 1 milyon 400 bin iş kazası olmuş. Bu, cumhuriyet tarihinin rekorudur arkadaşlar.

Yine, on dört yılda 75 bin işçimiz kazaya uğramış, yaşamış ama iş göremez hâle gelmiş. Bir başka rekor da iş göremezlik rekorudur.

Yine, on dört yılda 17 bin işçimiz iş cinayeti sonucu yaşamını yitirmiş. Bu, AKP iktidarının bir başka rekoru.

Soma'da, aynı kazada, bir kazada 301 işçimiz yaşamını yitirmiş. Bu da toplu iş cinayetlerinde bir kazada yaşanan en fazla sayı, bu da yine cumhuriyet tarihinin rekoru.

Yine, aynı yıl, 2014 yılında toplamda 1.886 işçimiz yaşamını yitirmiş. Bu da maalesef, bir yılda ölen işçi anlamında yine cumhuriyet tarihi rekoru.

2016 yılına geldiğimizde, ilk dört ayda, bakın, toplamda 586 işçimiz yaşamını yitirmiş.

Bu rakamlara baktığımız zaman, AKP iktidarında, iç savaşta ölenler kadar işçimiz ölmüş ve sakat kalmış. Maalesef, iş kazalarında bir başka rekorumuz Avrupa birinciliği ve dünya üçüncülüğü.

İşte, bu utanç tablosu 2016 Türkiyesi'ne yakışmıyor. İşte, böyle bir acı tablo AKP iktidarının yüz akı bir tablo değil, maalesef yüz karası bir tablo hâline gelmiş.

Değerli milletvekilleri, iş kazalarının üç temel teknik sebebi var. Bunlardan birisi taşeronlaşma, diğeri özelleştirme, bir diğeri de denetimsizlik.

Taşeronlaşmaya baktığımız zaman, maalesef, AKP iktidarı Türkiye'yi taşeron cumhuriyetine döndürmüş ve biz bu taşeron uygulamasına karşı çıkarken maalesef, siz taşeron uygulamasından daha ilkel, daha geri olan özel istihdam büroları yasasını çıkardınız.

Yine, on dört yılda özelleştirmedik kurum bırakmadınız. Sizin döneminizde, maalesef, bir yağma dönemi yaşandı.

Üçüncüsü ise denetimsizlik. Bakın, denetim mekanizmasını işletmiyorsunuz, çünkü, artık, şirketler ve patronlar sizin yandaşınız hâline gelmiş ya da siz kendiniz patron hâline gelmişsiniz. Dolayısıyla, yandaşınızı denetlemiyorsunuz, kendinizi denetlemiyorsunuz ve dokunmuyorsunuz. Bu sebeplere baktığımızda, iş cinayetlerinin faturasının ne kadar ağır olduğu ortaya çıkacaktır.

Yine, Soma kazasıyla ilgili bazı teknik bilgiler vermek istiyorum. Soma kazası, daha önceki yıllarda da kazanın meydana geldiği ocakta sıklıkla meydana gelen, kömürün kendiliğinden kızışması ve yanmasıyla başlamıştır. Ocağın projesi, tasarımı, üretim planlaması ve havalandırma sistemleri bilimsel verilere uygun olarak düzenlenmemiş, kullanılan ekipmanlar uygun niteliklerde seçilmemiştir. Olaydan önce ve olay sırasında ocak içi karbonmonoksit değerinde ani yükselme olmuş ancak bu durum vardiya amiri tarafından gerekli özen gösterilerek takip edilmemiş ve gerekli önlemler alınmamıştır. Yer altındaki ocaklar için hayati derecede önem taşıyan gaz maskeleri yetersiz ve kullanım tarihleri geçmiştir. İşçilere mevzuat gereği verilmesi gereken iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri ya verilmemiş ya da yetersiz verilmiştir. Bakın, işe başlayan bir işçinin ilk yedi günü eğitimde geçer. Ama, bu kazada, eğitimde gösterilen ama üçüncü gün çalışması olan bir işçinin, birçok işçinin yaşamını yitirdiğine tanık olduk. Eğitimde olması gereken saatlerde, bir günlük eğitimden sonra, kâğıt üzerindeki göstermelik bir eğitimden sonra bu işçiler madene indirilmiş ve çalıştırılmıştır.

Yine, ihale sözleşmesini devreden Park Teknik AŞ, devir talebini içeren dilekçesinde, ocakta oluşan yangınlardan dolayı üretim yapılamadığını ve bu sebeple de ileride telafi edilemeyecek zararlar meydana geleceğini ifade ederek devretmiştir. Dolayısıyla, ocakta meydana gelen kömür kızışması ve yangınlar, tüm kamu görevlileri ve diğer görevliler tarafından da bilinmekteydi. Ancak, üretim durdurulup, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri tamamen alınarak ocaktaki kömür kızışması ve yangınlar söndürülüp üretime devam edilmesi gerektiği hâlde, üretim hedefini gerçekleştirmek ve aşırı kâr elde etmek için üretim durdurulmamış, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmamış, yangın söndürülmemiş ve maalesef, bu feci kaza meydana gelmiştir.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında, yaşanan facianın önceden öngörülebileceği, önlenebileceği ve gerekli önlemlerin alınabileceği anlaşılmaktadır. Ancak sistemsel hatalar ve uygulamalarla bu facia yaşanmıştır.

Öte yandan, buradaki kazanın temel sebeplerinden biri de üretim zorlamasıdır yani işverenin aşırı kâr hırsıdır. Burada, ocağın üretim projesine uygun şekilde yıllık 1,5 milyon ton kömür üretmesi gerektiği hâlde, 2013 yılında 2,8 milyon ton kömür üretildiği ortaya çıkmıştır. 800 işçiyle çalışabilecek olan ocakta 2.800 işçiyle üretime devam edilmiştir. Dolayısıyla, bu üretim zorlaması sonucu güvenlik tedbirleri bir kenara bırakılmış ve bu facia yaşanmıştır.

Öte yandan, yine baktığımız zaman, bu tespitler ışığında, teknik olarak TMMOB Maden Mühendisleri Odasının vermiş olduğu raporda da açıkça, net bir şekilde görüldüğü gibi, bu kazanın asıl sorumlularının Enerji Bakanlığı, Soma Kömürleri AŞ ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bakın, yolsuzluktan bahsediyoruz. Aslında bu kaza yolsuzluk ekonomisinin ortaya çıkarttığı bir kaza. Burada siyasetçi-iş adamı-bürokrat üçgeninin ortaya koyduğu bir durum söz konusu. Bu üçgen, Bermuda şeytan üçgeni gibi, âdeta zincirleme kusur ve ihmaller sonucu ortaya çıkarmıştır bu kazayı. Dolayısıyla, bu kazaları önleyebilmek için, sürdürülebilir iş güvenliği için sürdürülebilir önlemlerin alınması gerekmektedir. Ancak, bakıyoruz, maalesef, AKP iktidarının iş kazalarını önleme yönündeki olumsuz iradesi hâlâ devam etmektedir. Çünkü iş kazalarını önleyebilmek bir zihniyet meselesi; bu zihniyeti, maalesef, AKP iktidarı hâlâ gösterememektedir.

Şimdi, baktığımız zaman, kaza sonrasında birçok işçi arkadaşımız mağduriyetlere uğramış ve mağduriyete uğramaya devam etmektedir. 3 bine yakın işçi, bir cep telefonu mesajıyla kapının önüne konulmuş ve bu şekilde kıdem tazminatlarını ve ihbar tazminatlarını alamamıştır. 24 taksite bölünmüştür sendika ve işveren tarafından anlaşma sonucunda ama bugün itibarıyla 4 veya 5 taksiti ya ödenmiştir ya ödenmemiştir. Mağduriyetler devam etmektedir.

Buradan başka bir konuyu da aktarmak istiyorum. Benim seçim bölgem Zonguldak'ta da benzer bir facia yaşanma riskiyle karşı karşıyayız. Bakın, Türkiye Taşkömürü Kurumunun 14 bin norm kadrosu olmasına rağmen şu anda 8.500 işçisi kalmıştır, 5.500 üretim işçisi açığı vardır ve bu 5.500 üretim işçisi açığı iş güvenliğini tehdit etmektedir. 8.500 işçiyle bu ocaklarda, Zonguldak'taki ocaklarda iş güvenliğini sağlamak mümkün değildir. Buradan iktidarı tekrar ve tekrar uyarıyorum: Eğer bu üretim işçisi açıklarını gidermezseniz Soma kazasından daha büyük kazaların, maalesef, olma olasılığı yüksektir.

Bu sebeple, bir kez daha büyük kazaların, bu şekilde maden kazalarının yaşanmaması dileğiyle Milliyetçi Hareket Partisi önerisinin lehinde olarak görüşlerimizi belirtiyoruz. Genel Kurulun kabul etmesi dileğiyle hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)