| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 17.05.2016 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Sayın Tanal tümü üzerindeki görüşmelerde de bu soruyu sordu. Ben cevabımı verdim ama anlaşılmadı. Ama, o arada da eski bakanlarımızdan Sayın Beşir Atalay kendisine atfen söylenen sözle ilgili bana bir de not göndermiş ama ben notu o arada fark edemediğim için söyleyemedim.
Şimdi, Sayın Bakanımızın sözü çok açık: "Benim böyle bir sözüm yoktur. Benim böyle bir açıklamam yoktur." diyor ama maalesef, bazı sözleri birtakım yerlerden tekrar ederek sanki böyle bir söz söylenmiş gibi algı oluşturulmaya çalışılıyor. Diğer isimlerle ilgili bu sözler söylenmiş mi, söylenmemiş mi, buna dair benim bir bilgim yok. Onlarla ilgili bir inceleme yapmadan bir değerlendirme yapmak yanlış olur. Sayın Atalay, kendisi "Benim böyle bir açıklamam yok." diyor ama bunu ısrarla, sanki varmış gibi tekrar ediyoruz. Bu, bir defa, doğru bir yaklaşım değildir, bunu ifade etmek isterim. Biz savcı ve hâkim de değiliz. Bu sözlerle alakalı, arkadaşlarımız ne söylediklerini gayet iyi biliyorlar, ne söylemediklerini de iyi biliyorlar. Onlar kendilerini de savunacak güçtedir ve ismi geçen arkadaşlarımızın her birisinin bu millete, bu devlete sadakatleri, hizmetleri, yaptıkları ortadadır. Onları terör örgütü destekçisi, onlara şirin gözle yaklaşan birileri olarak takdim etmek son derece yakışıksız bir durumdur, kabul edilemez bir yaklaşımdır, çok da büyük bir saygısızlıktır. Bunu buradan ifade etmek isterim.
Ardanuç Adliyesiyle ilgili... Doğru, kapandı. Ardanuç'ta, vatandaşlarımızın da katkısıyla orada bir arsa temin edildi. Yarı açık cezaevi yapılması konusunda da Artvin Milletvekilimiz İsrafil Bey'in de yakın takibi var. Biz oraya yarı açık bir cezaevi yapacağız, bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor, bunu buradan Artvinlilere müjdelemek isterim.
Tabii, Sayın Sarıhan fezlekelerle ilgili konuştu, biraz önce de cevap verdim. Fezlekeler, cumhuriyet savcıları tarafından hazırlanıyor; bir suç ihbarı veya şikâyeti varsa onun üzerine ya da resen başlatılan soruşturmalar üzerine hazırlanıp Adalet Bakanlığına, oradan Başbakanlığa, oradan da Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal ediyor. Bunlarla ilgili, Türkiye'nin dört bir yanından gelen dosyalar var yani herhangi bir savcı "Şu vekil şu partide veya şurada." diye bir soruşturma açmıyor. Bir suç isnadı varsa, bunlarla ilgili ihbar, şikâyet varsa, kendisi resen soruşturmaya değer görüyorsa bunları elbette soruşturuyor, fezlekeyi gönderiyor. AK PARTİ'de az, diğer partilerde fazla olması sanki iktidar bunu yapıyormuş gibi bir algı oluşturmaya hak vermez. Çünkü, iktidarın böyle bir yetkisi yok, böyle bir imkânı da yok, böyle bir şey yapması da söz konusu değildir, bu partimize ve Hükûmetimize dönük bir iftiradır. Ha, buna şöyle bakmak lazım: Demek ki AK PARTİ'nin içerisinde kanunlara uyma konusunda daha büyük bir hassasiyet gösteriliyor, daha büyük bir dikkat gösteriliyor, özen gösteriliyor, suç işlememe, suça karışmama, suçlularla birlikte olmama konusunda büyük bir hassasiyet var, bu onu gösteriyor. Neden AK PARTİ'lilerle ilgili şikâyet yok? Onlarla ilgili şikâyet var da yoksa atlıyorlar mı? O zaman, ona dair bir şey varsa onu ortaya koyarsınız. "Ben aynı şeyi söyledim, bak AK PARTİ'li de söyledi. Ona yapmadılar, bana yaptılar, fiil aynı, bakın örnekleri bu." Onu söylemek lazım ama AK PARTİ'lilerle ilgili böyle örnekleri gösterme imkânı yoktur, onu da buradan ifade etmek isterim.
Tabii, tarım danışmanlarıyla ilgili Tarım Bakanımız da buradaydı, eminim ki o da duymuştur soruyu. Ama, ben de bizzat Sayın Tarım Bakanımıza bu danışmanların durumunu ileteceğim, bizzat kendim de konunun takipçisi olacağım, buradan ifade etmek isterim.
Tabii, son soruyu soran arkadaşımız esasında bir soru sormadı ama bir görüş ifade etti. Bu vesileyle ben de kendi görüşümü paylaşmak isterim.
Tabii, siyasette hepimizin temiz dil kullanması, birbirimizi anlayarak konuşması son derece önemli. Toplumun önünde insanlarız. Dilimiz düzgün olursa, üslubumuz düzgün olursa meramımızı daha iyi anlatabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ben, konuşurken hakaret ve küfür ederek konuşmayı fikrî acziyetin ifadesi olarak görürüm, ahlaki ve fikrî iflas olarak görürüm. Yani, bir Sayın Genel Başkanın konuşması -elinizi vicdanınıza koyun, Kılıçdaroğlu'nun bugünkü konuşmasını Allah için vicdanınıza da sorun- bir Genel Başkana yakışan bir konuşma mıdır?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Cumhurbaşkanının konuşması ne? Sayın Cumhurbaşkanının konuşması ne?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şerefli, namuslu, haysiyetli bir dilin sahibine yakışan bir konuşma mıdır? (CHP sıralarından gürültüler)
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Cumhurbaşkanının konuşması ne oluyor?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ayıptır, ayıptır!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne oluyor ya!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Edep yahu, edep, edep, edep! (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sizin Cumhurbaşkanınız her zaman aynı şeyi konuşuyor.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Cumhurbaşkanı aynı hakaretleri yapıyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Edep, edep, edep! Başka bir şey demiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ayıp ya! "Haysiyet" ne demek ya!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Edep, edep, edep; bana da edep lazım, sana da edep lazım. (CHP sıralarından gürültüler) Ahlak, ahlak, ahlak; bana da ahlak lazım, sana da ahlak lazım. (CHP sıralarından gürültüler)