| Konu: | (2/368) esas numaralı, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/32) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 24.05.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Türk Ceza Kanunu'nun 299'uncu maddesinin değiştirilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğumuz kanun teklifi Adalet Komisyonuna gönderildi, Adalet Komisyonunda kırk beş günlük süre beklenildi ancak gündeme alınmadığı için İç Tüzük'ün 37'nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurula getirmiş bulunmaktayız.
Değerli arkadaşlar, Türk Ceza Kanunu'nun 299'uncu maddesi Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenlemekte. Aynı zamanda hakaret suçuyla ilgili, gerek Meclis Başkanına, Başbakana, bakanlara, milletvekillerine, kamu görevlilerine, vatandaşa -herkese ama, kim olursa olsun- kişilik haklarıyla ilgili, onuruyla ilgili, şahsiyetiyle ilgili eğer bir hakaret ve sövme olursa Türk Ceza Kanunu'nun 125'inci maddesine göre cezalandırılır. Aynı şekilde, Türk Ceza Kanunu'nun 125'inci maddesine göre hakaret eden, onuruyla, kişiliğiyle oynayan kişiyle ilgili, eğer bu iddiasını ispatlarsa, Türk Ceza Kanunu'nun 129'uncu maddesi uyarınca, kişiye ceza verilmez diyor. Mevcut olan 299'uncu maddesi ile 125 ve 129'uncu maddesini karşılaştırdığımız zaman, 129'uncu maddesinde kişi iddiasını ispatladığı zaman ceza verilemiyor ancak Türk Ceza Kanunu 299'a göre Cumhurbaşkanına herhangi bir eylem atfında bulunan kişi eğer o iddiasını ispatlarsa yine ceza veriliyor.
Bu konuda, tabii, dünyada düzenlemeler var mı? Var. Bu düzenlemelerle ilgili bugüne kadar neler yapılmış? İspanya'da var aynı şekilde, aynı şekilde Almanya'da var, Fransa'da var. Bu tür ülkelerde devlet başkanı vatandaştan daha fazla hukuksal korunmaya... Yasal düzenlemeler var, ancak bu ülkelerde dava konusu yapılan olaylar da var. Nedir bununla ilgili? Mesela Fransa'da Colombani/Fransa kararı var, aynı şekilde Türkiye'de Artun ve Güvener kararı var, Pakdemirli/Türkiye kararı var; yine, İspanya Otegi Mondragon kararı var. Bu ülkeler, gerçekten, devlet başkanlarını vatandaştan, kamu görevlisinden, Meclis başkanından, bakanından, başbakanından, milletvekillerinden fazla korumaya yönelik düzenlemeler getirdikleri için tazminata mahkûm oldu ve tazminata mahkûm olduğu zaman bu ülkeler kendi mevzuatlarında düzenleme yaptılar, dediler ki: "Biz devlet başkanını vatandaştan daha fazla, daha ayrıcalıklı bir konuma getiremeyiz. Bu, eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ediyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14'üncü maddesindeki ayrımcılığı da aynı zamanda bu tetikliyor."
Bu sebepten dolayı, şu anda, bizim mevcut Ceza Kanunu'muzun 299'uncu maddesi ile 125'inci maddesinde iki tane ayrı hakaret suçu düzenlenmiş durumda. Bir tanesi Cumhurbaşkanına özgü, 299; Meclis Başkanı, bakanlar, başbakan yardımcıları, milletvekilleri, kamu görevlileri, vatandaşlarımızla ilgili düzenlenen, 125'inci maddesi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, sizin şahsiyet ve kişiliğiniz, hepimizin şahsiyet ve kişiliği ne kadar değerliyse, ne kadar korunmaya muhtaçsa Cumhurbaşkanı da o şekilde korunmaya muhtaçtır. Biz şunu söylemek istemiyoruz, "Cumhurbaşkanına küfredilsin, hakaret edilsin." demiyoruz. Sizin kişiliğiniz, şahsiyetiniz nasıl, hangi yasal korunmada korunuyorsa Cumhurbaşkanı da aynı şekilde korunsun. Cumhurbaşkanının onuru, kişiliği sizden daha yüksek bir mertebede değil; benimki de değil, sizinki de değil. Onur, eşitlik sağlar. Onur, saygınlık kazanır. Bu açıdan da ne kadar eşit olursa, vatandaş arasında da biz ayrımcılık yapmamış oluruz değerli arkadaşlar.
Bu açıdan, bu Türk Ceza Kanunu'nun 299'uncu maddesindeki değişikliğe destek vermenizi istirham eder, hepinize saygı ve hürmetlerimi sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)