GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın (2/368) esas numaralı, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/32) münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:92
Tarih:24.05.2016

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza Kanunu'nun 299'uncu maddesindeki değişiklik talebi, Cumhurbaşkanlığı makamı için tanınan tüm cezayla ilgili hakaret içeren davranışların diğer makamlara da yani milletvekiline de Başbakana da kamu kuruluşlarına da uygulamada getirilmesi talebidir. Bunun desteklenmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Ayrıca, özünde hiç kimsenin hiç kimseye hakaret etmemesi gerektiğini, insan yaşamında anlayış içinde karşılıklı görüşmelerle oluşturulacak iş birliğinin yanında, toplumun ayrışmasına neden olmayacak dilin kullanılmasının doğru olacağını düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bu hafta Ahilik Haftası. Bildiğiniz gibi, ahilik, esnaf teşkilatlanmasının başlangıcını sağlıyor. Temelinde "önce insan" kavramı var. Yani insanın varlığında, onun üretimdeki kimliğini, birlikte oluşturacağı yeni yapılanmayı içeriyor. Ülkemizde ne yazık ki çoğu değeri yitirdik. Ahiliğin temelinde doğru olmak, dürüst olmak; yalandan, talandan, çalandan uzak durmak anlayışı var. Ahilik, bir müessesenin var oluşunda çıraklıktan ustalığa uzanan ve bu sürede beceri içeren bir anlayıştır.

Ne yazık ki ülkemiz, tüketim toplumuna doğru gidiyor. Üretimden uzaklaşıyoruz, mesleklerimizi yitiriyoruz. Bu hafta Niğde'de perşembe günü ahilikle ilgili yapılacak etkinlikte geçmişten günümüze gelen mesleklerin de bir yansıması alanda gösterime sunulacak. Ama ne yazık ki "Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye." atasözünde anlam bulan yani mesleklerin, üretimin, anlayış ve düşünce olarak insanın yaratacağı değerlerin sunulduğu pazar anlayışları yok oldu, giderek unutulmaya başlandı. Bugün çocuğumuza "keçe" desek bilmiyor, "kepenek" desek bilmiyor, "çan" desek bilmiyor, "el yapımı bıçak" desek bilmiyor. Demircilik unutuluyor, marangozluk bitiyor, terzilik sona eriyor.

Bunun yanında, ülkemizde, beş yılda 83 bin bakkal kapanmış, yalnızca Niğde'de 570 bakkalımız tükenmiş, AVM'lere teslim olunmuş ve giderek bireyin üretimdeki verimliliği, çalışkanlığı, üretkenliği, yaratıcılığı köreltilmiş. Her açıdan, her anlamda dışa bağımlı, giderek kapitalizmin bütün baskısını üzerinde hisseden, üretme değil tüketme için kullanılan bir bireye dönüşen anlayıştan şiddetle uzaklaşmamız gerekiyor.

Ülkemizde, bir dönem, ustaların yaptığı güzelliklerden söz edilirdi, hatta denirdi ki -bizim oranın bir deyimi- "Yumurtaya kulp takacak kadar zanaatkâr." Zanaatkâr olan, üretimin içinde olan, paylaşımı bilen, adil davranmayı bilen, hakça yaşamayı bilen insanların varlığı ne yazık ki ülkemizde kolay para kazanmaya, kolay paradan öte yolsuzlukla, hırsızlıkla, talanla yaşamaya dönüşmeye başladı. (CHP sıralarından alkışlar) Bundan hızla uzaklaşmamız gerekiyor, bize ait olan değerlere dönmemiz gerekiyor.

"Aile" kavramından uzaklaşıyoruz, sosyal yapıdan uzaklaşıyoruz, esnafların yaşam biçimi olan ahilik kültüründen uzaklaşıyoruz; Anadolu'nun aydınlanmasında var olan "önce insan" kavramıyla birbirimize saygı duymak, birbirimizle adilce paylaşmak, birbirimize destek olmaktan uzaklaşıyoruz. Yan komşuya pişen yemeğin kokusu geldi diye alıp ona giden insan kavramından ne yazık ki "Yalnızca ben, ben, ben olayım." anlayışına doğru gidiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu anlayış, bu ülkenin geleceğinin karanlığa ermesine neden olur.

Üreteni destekleyelim, adil paylaşalım, başarılı insanları alkışlayalım, ülkenin geleceği için yetişen değerlerimizi, onların ürettiklerini, becerdiklerini, bizlere sunduklarını anlamlı kılalım. Eğer ülkemizin geleceği olacaksa dünkü Anadolu aydınlanmasının, Yunus Emre'nin, Hacı Bektaş Veli'nin, Mevlâna'nın, Ahi Evran'ın bu topraklara kattığı kardeşliği, birliği, dirliği, birlikte hareket etme kültürünü yeniden var kılalım. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Birbirimizi eleştirerek birbirimizi doğruya doğru yönlendirelim. Düşmanlıkları bu topraklarda yeşertmeyelim. Bu ülkenin yarın acı çekmesini istemiyorsak sevgide birleşelim, samimiyette birleşelim, dürüstlükte birleşelim. Geleceğimizin güzel olması Türkiye Büyük Millet Meclisine de yansıyacak ışıkla hepimizin insanca yaşamından geçiyor. "Önce insan" kavramıyla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)