| Konu: | Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın 65'inci Hükûmet Programı üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 93 |
| Tarih: | 27.05.2016 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Şahsımla ilgili bir ithamda bulunarak Sayın Ahmet Yıldırım bir konuşma yapmıştır Meclis kürsüsünden.
Bu yazı cumartesi günü yazılmıştır, AK PARTİ kongresiyle alakası yoktur.
İkincisi, vefa her zaman önemlidir. Özellikle siyasetçiler herkesin işini yaparlar, herkese hizmet ederler fakat karşılığında da vefa görmek isterler. Bunu da AK PARTİ kongresiyle ilişkilendirmek doğru değildir.
Başka bir husus, Türkiye'de tek adamlık: Bununla ilgili olarak şahsım suçlanmış vaziyette. Tek adam sistemi her zaman kötüdür, darbeler de kötüdür. Demokrasilerde asla tek adam olmaz. Cumhurbaşkanlığı tek adamlık değildir, başkanlık hiçbir zaman tek adamlık değildir. Gücün bir noktada temerküzüne de müsaade etmez, ne Cumhurbaşkanlığı müsaade eder ne de başkanlık müsaade eder.
Şimdi, başkanlık sistemini savundum ben televizyonlarda, gazetelerde yazdığım yazılarda. Başkanlık sistemi tek adam düzeni değildir. Otoritenin parçalanması yerine bütünleştirilmesi amacını güder. İcranın hızlanmasına vesile olur. İkili otoritenin önüne geçer. Başkan, bir kral değil, icranın başı, tanzim edicisidir. Ancak bu ülkede Orta Doğu ülkelerine kan ve gözyaşından başka bir şey getirmemiş düzenleri buraya taşımak isteyenlerin olduğu da muhakkaktır. Orta Doğu'nun hastalıkları, çatışma eksenleri elbette buraya taşınmak isteniyor; Hatay'da, Ankara'da, şurada burada patlatılan bombalar bunun için patlatılmıştır. AK PARTİ Orta Doğu'yu buraya taşıyan parti değil, "Bu hastalıklar bu coğrafyaya sirayet etmesin." diyerek olağanüstü gayret sarf eden bir partidir. Güneydoğu Anadolu'da verilen mücadele de bunun için değil mi? Diğer taraftan, benmerkezli veya kişiye odaklı siyasete yönelik eleştiri özel olarak bir kişiye yönelik değildir, genel bir prensibin, ilkenin ifadesidir. Siyasetin millet menfaati yerine kişiye, zümreye özgüllenmesi siyaset kurumuna olan güveni sarsar; esas olan millettir, kamunun menfaatleridir. Bir harekete liderlik etmek asla kişi odaklı siyaset olarak mütalaa edilemez. Lidersiz hareket olur mu? Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanı son altmış yılın hesabını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - ...gören, siyaseti de vesayetten kurtaran kişidir; liderliği şahsa dönük değil, millete dönüktür. Zaman zaman sert tepkiler pahasına alınan hisler de bunun ifadesidir. Benim yazımı başka amaçlı olarak buralara taşımayı hakikaten çok ciddi şekilde bir nakisa olarak kabul ediyorum. Ben hayatım boyunca dik siyaset yaptım ve Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'yla siyaset yaparken de AK PARTİ'de Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la siyaset yaparken de her zaman hakikati söyledim, bunları söylemekten de imtina etmeyeceğim. Ben milletim adına yaşıyorum, devletim adına yaşıyorum, bayrağım adına yaşıyorum, vatanım adına yaşıyorum ve şunu da özellikle vurgulamak isterim: Hiçbir kimse de layüsel değildir, layüsel olan Allah'tır...
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdağ.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - ...başka herkes tartışılır, tartışılmayan Allah'tır. O nedenle de benim yazımı çarpıtmak doğru değildir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Beş dakikayı geçti Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdağ.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Ben burada Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı kastetmedim, kastetseydim ismini de yazardım. Bu kadar da yürekliyim, bu kadar da cesurum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)