GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:96
Tarih:01.06.2016

ZÜHAL TOPCU (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Evet, beşinci yılımız burada ama hâlâ demek ki kürsüdeki konuşmacının nasıl dinleneceğini öğrenemedik, onu da burada özellikle paylaşmak istiyorum sizlerle.

Adalet ve Kalkınma Partisinin on dört yıllık iktidarı süresince biz buradan sürekli olarak -son beş yılda, benim burada olduğum müddetçe- eğitim sisteminin nasıl ayaklar altına alındığı ve başarısızlığı üzerine sürekli olarak vurgulamalar yaptığımızı belirtmek istiyoruz. Buradaki en önemli vurgulamalardan bir tanesi de sürekli olarak bakanların değişmekte olduğuydu. Partilerin değişmemesine rağmen, iktidardaki parti değişmemesine rağmen gördük ki geçen hafta 6'ncı Millî Eğitim Bakanının atanmış olduğuna da hep birlikte şahitlik ediyoruz.

Tabii ki Millî Eğitim bakanları değişebilir ama politikaların asla ve asla değişmemesi lazım, tutarlı olması lazım, güvenilirliğinin ve geçerliliğinin yüksek olması lazım ve istikrarlı olması lazım. Ama gördüğümüz şu ki, bırakın her gelen bakanı, aynı bakanlık süresinde bile değişen eğitim politikalarına şahitlik ediyoruz. Yine, eski tas eski hamam düşüncesinden hareketle devam edeceğinizi tahmin edebiliyoruz çünkü yapılan konuşmalardan, daha ilk verilen demeçlerden de bunu anlıyoruz. Millî Eğitim Bakanına da buradan hayırlı olsun diyoruz ama ilk demecinde "Şu kadar bina yaptık, bu kadar okul yaptık." şeklindeki ifadesi de aslında bunun göstergesi olarak alınabilir diye ben sizlerle paylaşıyorum. Çünkü bakıldığında, "Çocuk suçları arttı, bunları en aza indirmeye talibiz, çalışacağız." şeklinde bir ifadesi, ilk geldiğinde keşke bunlar olsaydı. "Eğitimin kalitesi üzerinde çalışacağız." denilseydi. İşte, suça sürüklenen 1 milyon çocuktan bahsedip "Bunların tedbirini alacağız." denilseydi. Özellikle, teröre bulaşan, terör örgütü tarafından kaçırılan çocuklardan bahsedilseydi, "Acilen tedbir alınacak." denilseydi ve öğretmenlerin, eğitim sisteminin sorunlarından bahsedilseydi ve bu sorunlara nasıl cevap verileceğine yönelik çalışmalar yapılacağından bahsedilseydi. Yaratıcılıktan bahsedilseydi öğrencilerin yaratıcılıklarının artırılacağına yönelik olarak ve uluslararası kriterlere göre başarının artırılacağına yönelik olarak nasıl bir çalışma içine gireceklerinden bahsetseydi keşke.

Detaylı olarak bahsetmelerini istemiyoruz, adlarının bile anılmasının yeterli olacağı ve niyet beyanı olarak alacağımızı da biz burada açıklamak istiyorduk ama gördük ki bunların hiçbirinin dikkate alınmadığına da biz hep birlikte şahitlik ediyoruz. Çünkü gelen şeylerde sürekli olarak "Sınav sistemine odaklı olmayacak." denmişti ama sınav sisteminin artırıldığını gördük. Öğretmenlerin gerçekten artık nefes alamadıklarını buradan paylaşmak istiyoruz. Veliler nefes alamıyor. O kadar tıkandı ki her şey, öğretmenler çaresiz. Sınav sistemlerinden dolayı özellikle elleri kolları hareketsiz bırakılmış durumdalar. Kıdem tazminatları yönünden elleri kolları bağlanmış durumda öğretmenlerin. Yani her gelen bakanın, aslında ne kadar para aldıklarına, tatillerinin ne kadar olduğuna ve yan gelip yattıklarına yönelik olarak beyanatları olmuştur ve uygulamada da görülmüştür ki öğretmenlerin adı yok, öğrencinin adı yok. İnsanın adı yok aslında. İnşallah, bu Bakan farklı bir şeyler yapar ama biraz önce komisyon toplantısındaydık. Bu ilk göstergelerden, konuşmalarından da biraz şahitlik eder olduk.

Biz diyoruz ki Milliyetçi Hareket Partisi olarak: Artık, bir millî hedefin olması lazım. Adalet ve Kalkınma Partisi işine gelince "millîlik"ten bahsediyor, her şeyin başına bir "millîlik" getiriyor. Sözde bir millîlik aslında. Ama biz de diyoruz ki: Gerçekten artık, millî bir eğitim sistemi istiyoruz. Bu çocukların geleceğini düşünen, bu çocukların geleceğine güvenle bakabilecekleri, öğretmenin yarınlarını düşünmeden garanti altına alabilecek ve ona çalışma ortamı sağlayacak, kendini geliştirme ortamı sağlayacak bir sistemin acilen kurulması gerekiyor.

Acaba bu ülkede öğretmeni teşvik edecek neler var? Var mı? Sormak istiyoruz. Yani öğretmenlerin gelişmesine yönelik neler yapılıyor? Bunları da sormak istiyoruz ve öğretmenlerin ihtiyaç alanlarına yönelik olarak da nasıl bir istihdam politikası var, hâlâ belirlenmiş değil. Ortak değer üretilemiyor bu ülkede artık. Bakın, değerleri bitirdi Adalet ve Kalkınma Partisi, kutuplaştırdı. Değerler üzerinden siyaset yapıldığı için, inanın, artık, değerler de ayaklar altında gezmeye başladı.

Şimdi, öğretmelerin maaşlarına özellikle açlık sınırı ve yoksulluk sınırı açısından baktığımızda, açlık sınırının en son hesaplamalara göre 1.375 lira -4 kişilik bir ailede- yoksulluk sınırının da 4.478 lira olduğu ülkemizde ne yapıyoruz? Öğretmenlerin hâlâ hangi maaşlarla ayakta kalmaya çalıştıklarını biraz görmek ve sizlerle de paylaşmak istiyoruz.

1930 yılında öğretmen maaşıyla, bir aylık öğretmen maaşıyla 97 tane küçük altın alınırken 2002 yılında bir öğretmen maaşıyla 24 tane çeyrek altın alınıyordu ama 2016 yılında bir öğretmen maaşıyla 14 tane çeyrek altın alınıyor. Belki simit hesabı tutmaz ama altın hesabıyla belki dikkat çekebiliriz diye -çünkü özellikle ilgi alanları açısından baktığımızda- bunu paylaşmak istedik. Yani bir öğretmen maaşıyla 14 tane altın alınıyor. Onun için, biz de diyoruz ki: Bir an önce öğretmenlere 3600 ek göstergenin verilmesi lazım, maaşlarının ve çalışma ortamlarının iyileştirilmesi gerekmektedir.

Ve yine diyoruz ki: Ücretli öğretmen olmaz. Öğretmenin ücretlisi olmaz. Bunun için yeniden atamaların yapılması lazım. 72 bin ücretli öğretmen var. Diyoruz ki: Mutlaka ve mutlaka bir öğretmen politikasının gündeme getirilip atamaların bir an önce yapılması lazım.

Maarif müfettişlerine yönelik olarak son bir haftada uygulamaya konmak istenen konunun da yanlış olduğunu buradan beyan etmek istiyoruz. Maarif müfettişliği bir kariyer mesleğidir. Özellikle siyasallaşmayı her alana getirerek bu ülkeyi artık daha fazla kutuplaştırmayın. Eğitim uzmanı olarak atanma yerine kaliteyi artırmaya yönelik eğitim, maarif müfettişlerini ve yardımcılarını nasıl değerlendirebiliriz diye yeni bir politikanın çalışmasının yapılması lazım.

Son günlerde yine haberlere not ortalamalarının şişirildiğine yönelik, hormonlu not ortalamalarına yönelik olarak haberler çıkmıştır. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 2013 yılında dedik ki: Bu TEOG sınavlarında öğrenci başarı ortalamalarının sınav sonuçlarına eklenmesine yönelik olarak vatandaşların şikâyetleri geldi. Özel okullarda fazla not veriliyor, şişirtiliyor diye önerge verdik ama hâlâ o önergemize cevap gelmedi ve şu anda yapılanlar da sizin beraber, ortak çalıştığınız insanların okullarını kapatmaya yönelik. Bizi hiç ilgilendirmiyor. Burada eğer bir problem varsa, ortak olarak çalıştığınız, bunlara alan açtığınız kişilere bu yetkiyi veren iktidara aittir. Eğer birinin yargılanması gerekiyorsa, hukuk önüne çıkması gerekiyorsa, bunun da Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri olduğunu da buradan paylaşmak istiyoruz.

Ve yine şunu paylaşmak istiyorum ki: 29 Mayısta Fatih'i ve İstanbul'un fethini kutlarken AKP iktidarı Fatih'in adını yerlere düşürdü, FATİH Projesi icralık oldu. Fatih gemileri karadan yürüttü, MEB de FATİH Projesi'ni yürütüyor ama nasıl yürütüyor bilmiyoruz. Detayları var, onları da farklı konuşmamda inşallah detaylandıracağız.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)