GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:97
Tarih:02.06.2016

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Sağ olun Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerimin başında, bugün Almanya Federal Meclisinde asılsız soykırım tasarısının kabul edilmesiyle ilgili olarak üzüntülerimi ve lanetle telin ettiğimi özellikle belirterek sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta buruk bir şekilde geçen Ahilik Kültürü Haftası ve Esnaf Bayramı'nın ardından, bu burukluğu giderecek müjdeli haberlerin, görüşmekte olduğumuz Milliyetçi Hareket Partisinin önergesine vereceğiniz destekle mümkün olabileceğini düşünüyoruz.

Bugün esnaf ve sanatkârımız, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi çıkmaza rağmen umut ve heyecanla ülkesi adına katma değer üretmeye devam etmektedir. Geldiğimiz noktada mücadelesini binbir güçlükle devam ettirmeye çalışan esnaf ve sanatkârımızın yıllardır birikmiş ve çözüm sunulmamış sorunları da bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu sorunların başında esnaf ve sanatkârlarımız, başta, hâlen çok yüksek vergi ve prim oranlarıyla boğuşmaktadırlar. Bankaların yüksek faiz oranları ve istedikleri teminatlar nedeniyle esnafımız ciddi bir sıkıntı içindedir. Elektrik ve akaryakıtı en yüksek fiyatla özellikle bu kesim kullanmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse 2002 yılında 100 Türk lirasına 41 litre mazot alabilen esnafımız bugün sadece 26 litre mazot alabilmektedir. Yine, 2002 yılında 11 lira 30 kuruş olan elektriğin kilovatsaati yüzde 100'ün üzerinde bir artışla ortalama 22 lira 50 kuruş olarak gündeme gelmektedir. İstihdam sağlamak için gayret gösteren esnaf ve sanatkârımıza asgari ücretle çalışma konusundaki maliyetlerde yeterince destek verilmemekte ve bu ağır yük, yine, maalesef bu kesimin omuzları üstünde kalmaktadır.

Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârın emekli olabilmesi için 9 bin iş günü şartı aranırken, yanında çalıştırdığı sigortalısına emekli olabilmesi için 7.200 iş günü yeterlidir. Esnafımız daha fazla prim ödemesine rağmen yanında çalışanından daha az emekli maaşı almaktadır. Bu alanda dahi maalesef haksızlıklar giderilememiştir.

Diğer yandan, prim borcu olan esnafımız süresi Haziran 2016'ya kadar uzatılan sağlık hizmetlerinden kısmen yararlandırılsa da bu tarihten sonrası da meçhule kalmıştır. Ayrıca, ilaç, reçete, medikal malzeme ve gözlük gibi giderlerini de prim borcu bulunan esnaf hâlen cebinden karşılamaktadır. Girdi maliyetleri yüksek, kârlılıkları ise her geçen gün düşmektedir. Bu ağır şartlar altında ve mali külfetler nedeniyle rekabet güçleri giderek zayıflamaktadır, bu durum da ticari ve sosyal hayatın dokunusunu zedelemektedir.

Değerli milletvekilleri, TESK'in istatistiklerine göre 2003 yılında 2 milyon 245 bin olan esnaf sayısı 2016'nın Nisan ayına geldiğimizde 1 milyon 641 bin 491'e gerilemiştir. Yani, on üç yılın sonunda 600 bin esnafımız maalesef ekmek teknesini kapatmak zorunda kalmıştır. Bir başka örnek verirsek, sadece 2015 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 23 ilimizde açılan 26 bin iş yerinin 13 bini daha sonra behemehâl kapanmıştır. Ayrıca, maddi durumu iyi olmadığı için konfederasyondan kaydını sildiremeyen de binlerce esnafımız bulunmaktadır.

Esnaf ve sanatkârımızın ekonomik durumunu gözler önüne seren bir başka göstergeye, bir de protestolu senet gelişmelerine göz atalım, orada da durum şöyledir: Türkiye genelinde 2015 yılında, geçtiğimiz sene protesto senet sayısı yaklaşık 1 milyon adet iken tutar 10 milyar lirayı aşmış, 2016'nın ilk dört ayına baktığımız zaman ise 307 binden fazla protestolu senet çıkmıştır karşımıza ve tutar olarak da geçen yıla göre yüzde 15'lik bir artışla 3,3 milyar lirayı bulmuştur.

Bu noktada, karşılıksız çek sayısındaki artışa da dikkatinizi çekmek istiyorum. Yine, 2015'in ilk dört ayında 207.394 adet karşılıksız çek bulunmaktadır. 2016'nın aynı dönemine baktığımız zaman, yaklaşık yüzde 15'lik artışla 232.389 adet karşılıksız çek bulunmaktadır, tutar da 8,4 milyar lirayı geçmiştir.

Değerli arkadaşlar, bunun belki birçok ekonomik ve sosyal sebebi vardır ama başlıca esas sebebi, 2012 yılında çıkarılan ve değiştirilen Çek Kanunu'ndaki birtakım yeni getirilen hükümler, maalesef, karşılıksız çek rakamlarının daha da kötüleşmesine yol açmıştır. Döviz kurlarındaki oynaklık ve son zamanlardaki artış, esnaf ve sanatkârımızı da mağdur etmeye devam etmektedir. Söz konusu maliyet artışlarını satış fiyatlarına yansıtamayan esnaf kardeşlerimiz her geçen gün zarar etmektedirler. Piyasalardaki durgunluk ve ekonomi yönetimindeki bu başarısızlık yüzünden Türkiye genelinde 2003 yılında 9 milyon 305 bin olan icra dosya sayısı, yine 2015 yılına geldiğimiz zaman 24 milyona dayanmıştır.

Değerli arkadaşlar, esnaf ve sanatkârımız, çiftçimiz, üreticimiz, borç içinde, bankaların eline ve vicdanına maalesef terk edilmiş, birçoğunun bankalara olan borcundan dolayı da mallarına el konulmuş, icradan satışa çıkarılmıştır. Kısacası, bankalar bu devirde gayrimenkul zengini olurken esnaf ve sanatkârımız da her geçen gün daha da zor günler yaşamaya mecbur bırakılmıştır.

Burada bir başka göstergeyi yine sizin huzurunuza getirmek isterim. Bankaların bilançolarındaki batık kredi oranı 2015 yılında yüzde 30 gibi çok yüksek bir orana gelmiş, bunlardan, kredilerde yeniden yapılandırılma oranları da yaklaşık yüzde 38'e geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, ürettiğini satamayan, sattığının ise yerine yenisini koyamayan bu esnafımız, maalesef kısır bir döngünün içerisine hapsolmuş ve çırpınarak sürekli olarak dertlerine de çözüm bulacak bir muhatap arama yoluna geçmiştir. 65'inci Hükûmet Programı'na baktığımız zaman, burada da orta sınıfı oluşturan esnaf ve küçük işverenin giderek yok olması ve sermayenin belli elde toplanması önlenememiştir.

Şimdi, bu durumun tespiti de çok ilginçtir. Şu elimde gördüğünüz 2016 yılı programının belirli bölümlerini açtığımız, baktığımız zaman -ki bunun altında birçok Bakanlar Kurulu üyelerinin hepsinin imzası vardır- işte, sayfa 286'ya baktığımız zaman değerli milletvekilleri -2016 yılı yıllık programında gayet rahat görülecektir- "Toptan ve perakende ticaret hizmetleri sektöründe organize perakendeciliğin gelişmesiyle birlikte geleneksel yöntemlerle faaliyetini sürdüren toptancılar ile esnaf ve sanatkâr kesimindeki iş kayıpları oluşmaktadır." diye ciddi de bir tespit yapılmış ve bu verdiğimiz Meclis görüşmesiyle ilgili olarak da ana fikrin altı çizilmiştir.

Burada "organize perakendecilik" deyimiyle aslında asıl kastedilen, büyük alışveriş merkezleri yani AVM'lerdir. Baktığımız zaman, 2005 yılında Türkiye'de sadece 88 tane AVM vardı ama geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla rakamlara baktığımızda bu AVM sayısının 361'e yükseldiğini görüyoruz. Artık, neredeyse ara sokaklarda dahi zincir marketlerin, mağazaların şubeleri açılır olmuş ve birçok esnaf kardeşimizin de maalesef işlerinin sonuçlanmasına yol açmışlardır.

Bizlerin Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak ilk olarak 23'üncü Dönemde sunduğumuz ve esnaf ve sanatkâr kesiminin de tam desteğini almış olan kanun teklifimiz maalesef geçtiğimiz dönem içerisinde iktidar partisinin kendi tasarısının arkasına yama yapılmış ve hiç de istemediğimiz hâlde -büyük mağazalar ve esnaf kesiminin sorunlarının çözülmesine yol açacak olan teklifimiz- bir kenara atılarak lehine yapılacak olan esnaf ve sanatkâr düzenlemeleri de maalesef ötelenmiştir. Tabii, böyle olunca da bu alandaki mağduriyetler, daha önemlisi iş yeri kapanma sayıları da hızla artmıştır.

Tabii, esnafımızı özellikle ilgilendiren bir başka konu da, tekelci oluşumların önlenmesi adına baktığımız zaman, esnaf ve sanatkârın gerçek anlamda da desteklenmesi gerekmektedir.

Bu görüş ve düşüncelerle tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu anlamda katkı sunmasını bekler, saygılarımızı sunarız. (MHP sıralarından alkışlar)