GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:98
Tarih:03.06.2016

SEYİT TORUN (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki: Siyasi iktidarın ne yazık ki enerji üretimi ve tüketimi ile enerji yatırımları ve enerji maliyetleri, enerji arz güvenliği ve yerli yenilenebilir enerji üretim olanakları bakımından başarılı bir enerji politikası bulunmamaktadır. Dünyanın 18'inci, Avrupa'nın ise 7'nci büyük ekonomisi olan ülkemiz konu enerji olduğunda sınıfta kalmıştır. Geçtiğimiz on üç yıllık AKP iktidarı döneminde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülkelerden biri konumundadır. Ancak özellikle yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarında henüz gerekli yasal hazırlığı ve kapsamlı yatırımlarla teşvik modellerini tamamlayabilmiş değildir. Hukuk altyapısının bozuk olduğu adalet mekanizmasının güvenden yoksun oluşu enerjide de yerli ve yabancı yatırımların sürekliliğini belirleyen olumsuz bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.

Değerli milletvekilleri, sürdürülebilir bir enerji arzı güvenliği kalkınma süreçlerinde büyük önem taşımaktadır. Elektrik üretiminde ithal kaynak bağımlılığı, esas itibarıyla, AKP iktidarları döneminde sürekli artış göstermiştir. 2014 yılında gerçekleşen elektrik üretiminde ithal kaynak payı yüzde 62,6 oranına tırmanarak pik yapmıştır. Bu kadar dış bağımlılığı olan Türkiye'nin, yakıtı dışarıdan getireceği ve işletmeciliğini de yabancılara bırakacağı yapılanmalarla nükleer santral kurma hevesini de anlamak mümkün değildir. Bu, dışa bağımlılığı daha da artıracak bir adımdır. Rusya'yla yaşanan gelişmeler Türkiye'yi enerjide dışa bağımlılığı açısından olumsuz etkilemiştir.

Bu kanun teklifiyle yenilenebilir enerji kaynaklarına kısıtlama, nükleer ve kömür santrallerine muafiyetler de getirilmektedir; yenilenebilir enerjiye olan yönelim tersine çevrilecektir; tüketicilere yeni yükler getirecek, kayıp kaçak bedelinin gizlenerek tahsil edilmesini sağlayan bir düzenleme olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özelleştirmelerin ardından kayıp ve kaçak sorunu yanında, halkın büyük bir sorunu da elektriğin pahalılaşmasıdır. 2008 yılından itibaren elektriğe yapılan zam, 230 kilovatsaatlik asgari bir tüketim gerçekleştiren 4 kişilik bir aile için yüzde 150'ye ulaşmıştır. Böylece, 2007 yılında aylık 36,4 lira olan elektrik harcaması, Ekim 2015 itibarıyla 90 lirayı aşmıştır. Fatura içinde en dikkati çeken kalem perakende satış hizmet bedelidir, bu kalemde yüzde 545 artış gerçekleştirilmiştir. Özelleştirmelerin kaçak elektrik kullanımını sonlandıracağı iddiası çökmüş, amacın kaçak elektrik kullanımını sonlandırmak değil, özelleştirmeye gerekçe ve birtakım şirketlere kaynak aktarımının argümanı olarak geliştiği ortaya çıkmıştır.

Gelelim Türkiye'nin doğal gaz, arz güvenliğindeki asıl temel zayıflığına. Doğal gazda ithalat bağımlılığı yüksek olan ülkelerde arz güvenliğini sağlamak için, gerekli olan unsurların başında yıllık tüketimin yüzde 20-30'u kadar depolama kapasitesine sahip olmak gerekiyor ancak Avrupa ülkeleri içerisinde doğal gaz depolama kapasitesi tüketim büyüklüğüne göre en yetersiz olan ülke Türkiye. Talebin düşük olduğu zamanlarda doğal gaz alımı yapıp depolamak, talebin yüksek ve de arzın sorunlu olduğu dönemlerde kesintisiz doğal gaz iletimine devam edebilmek için kritik önem taşımaktadır. Türkiye'deki doğal gaz piyasasının mevcut yapısı, özel sektörün doğal gaz depolama tesisi yatırımı yapması için elverişli değildir. Bu teklifle her sene ithal edilecek doğal gazın beş yıl süreyle depolanması, belediye ve mücavir alanlarda ciddi sıkıntılara yol açacaktır. İktidar tarafından ÇED raporları dikkate alınmazken bu konuda bilimsel araştırmalar da yapılmış mıdır acaba emin olamayacağız. Bu depolamalarla vatandaşımızın yaşadığı yerlerde beş yıl boyunca yaşamları tehdit altında olacaktır.

Ayrıca, iktidarın, derhâl, yaşanan süreçlerden ders alması ve nükleer santral projelerinden vazgeçmesi gerekmektedir. Ne yazık ki yeni kurulan Hükûmetin programı da, atanan Bakan da enerji alanındaki politikalar ve sorunların çözümü için umut vadetmemektedir.

Bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)