GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:101
Tarih:14.06.2016

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçinin sorunları hakkında lehte söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, insanoğlu var olduğundan bu yana önce toplamayla, ardından avlanmayla, daha sonra da tarımla karnını doyurmaya başlamıştır. Tarım devrimiyle kültürler başlamıştır. Bu kültürler sayesinde insanoğlu beynini ilerletmiş, makineleşmeye yönelmiş, makineleşmeden sonrada Sanayi Devrimi'ni yaratarak bugünlere gelmiştir. Ama hiçbir zaman insanoğlunun karnını doyurmak tarımdan başka bir yöntemle olmamıştır. Onun için, tarım son derece önemlidir. Onun için, tarım, hepinizin bildiği gibi, dünyada insanı doyuran bir uğraştır.

Değerli milletvekilleri, peki, bu şekilde geliştikten sonra tarımın ilerlemesi nasıl olmuştur? Makineleşmeyle, dünya aydınlanma devrimiyle pusulayı icat edip buharlı makineyi bulduktan sonra tarımda üretim katbekat artmıştır ve dünya bu şekilde zenginleşmeye, biriktirmeye başlamıştır.

Peki, dünya biriktirirken bizler neler yaptık? Bizler, Osmanlı Dönemi'nde özellikle, bu kadar araziye rağmen buğdayı Rusya'dan, pirinci Mısır'dan, şekeri İngiltere'den, Fransa'dan alıyorduk. Şeker fabrikamız yok idi. Şekeri bize pahalı bir şekilde yedirmek için, bize şekeri dünyanın en pahalı ürünü olarak yedirmek için Fransız, İngiliz gemileri limana yanaştıkları zaman kapaklarını açmıyorlardı. Ta ki şeker bitsin, karaborsaya düşsün, karaborsa fiyatından satış başladığı anda gemiler kapaklarını açıp şeker sevkiyatı yapmaya başlıyorlardı. Bunun önüne biz nasıl geçtik? 1926'da ilk defa şeker fabrikasını kurarak, pancar üretimini çiftçimize öğreterek ama ondan önce de çiftçimizi topraklandırarak bu işlere başladık. Çünkü daha önceden tarım arazilerinin tamamı sultanındı ve işletmesini bilmiyorlardı. Daha sonra bürokrasinin eline geçmeye başladı, Osmanlı tapulama sistemine geçince; onlar da bilmiyorlardı. Nasıl işleneceğini, nasıl kullanılacağını zerre kadar bilmedikleri için çiftçinin eline vermişlerdi bunları. Çiftçinin sırtından yılda 3 defa deri alarak bu ürünü sağlamaya çalışıyorlardı, beceremiyorlardı. Beceremezler çünkü, eğer alın teri vererek oradan kazanmasını sağlayamazsanız üretimi artıramazsınız ve yetemezsiniz, toplumunuza yeterli gıdayı veremezsiniz, stratejik ürünü bu topluma sunamazsınız.

Onun için, bu ülkede cumhuriyetle birlikte üretim başlamıştır, üretim artmıştır ve üretim mekanizmaları günbegün hayata geçmiştir, makineleşme başlamıştır, gübreleme başlamıştır ve "tarımsal mücadele" dediğimiz ilaç yöntemleri başlamıştır. O yöntemle biz son zamanlarda buğday üretimini yılda 25 milyon tona çıkarmıştık. Az önce MHP'li arkadaşım da söyledi, 18 milyon ton civarında rekolte bekleniyor. Değerli dostlar, 22-23 milyon ton ihtiyacı olan bir ülke 18 milyon ton üretiyorsa burada bir açık vardır. Bizler, bu ülkeyi cumhuriyetle birlikte, dünyanın kendi kendini besleyen yedi ülkesinden biri hâline getirmişken, bugün 4 milyon, 5 milyon ton buğday açığı vermekteyiz; dışarıya buğday parası veriyoruz, döviz veriyoruz.

Sevgili AKP'li arkadaşlar, bu döviz dışarıya çıktığı zaman, bir daha içeriye gelmiyor. Gelmesi için bir mal üretip satmanız gerekiyor. Hâlbuki kendi çiftçinizi desteklemiş olsanız, dışarıya bu döviz kaybı da olmayacak, onu tekrar içeriye almak için başka zor koşullara da girmeyeceksiniz. Onun için, bizim üretimi artırmamız gerekiyor. Üretimi artırmamız için de önce tarla hazırlamasını yapmamız, tarla hazırlaması için makineleşmeyi, mekanizasyonu yenilememiz gerekiyor. Yenilemek için de çiftçimizi desteklememiz gerekiyor. Çiftçi bugün destekleniyor mu? Biz yıllardır söylüyoruz "Mazotu 1,5 lira yapacağız." diye. Sizler, biz "1.500 lira yapacağız asgari ücreti." dediğimiz zaman "1.300 lira yapacağız." dediniz ve bu, bu Meclisten çıktı. Şimdi aynı şeyi mazot için de sizden bekliyoruz. 1,5 lira yerine 1 lira 30 kuruşa çevirin mazotu, gelin, sizi alnınızdan öpelim. Bu çiftçinin gerçek alın terini, hak ettiğini sizler verin diyoruz biz.

Değerli arkadaşlar, sulamayla, gübrelemeyle ve tarımsal mücadeleyle ürün artırılır ama bu Hükûmet, ürün artırmak bir yana, dışarıdan ithal etmeyi kendisine şiar edinmiştir. "Size pahalı geliyorsa, sizi kurtarmıyorsa dışarıdan alırız." diyerek utanmadan bu, çiftçiyle dalga geçilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu çiftçi, yüzlerce yıldan beri, binlerce yıldan beri sizin karnınızı ve bu toplumu doyuruyor. Onun için, onun hak ettiğini mutlaka vermeniz ve yerine getirmeniz gerekiyor.

Tarımın sorunları büyük. Tarımın sorunlarında, önce tohum ıslahı, ardından sulama ve ondan sonra da bu, çiftçinin en çok başının belası olan, kültür bitkisine musallat olan gerek haşerat gerek diğer bitkilerden arınması için tarımsal mücadelede destek şarttır.

Sulama konusu: Değerli arkadaşlar, bugün en pahalı sulama Türkiye'de yapılmaktadır. Barajlardan elektrik elde ediyoruz ama aynı barajlardan sulama yapıp da çiftçimize su veremiyoruz. Verdiğimiz suyu da buharlaştırarak veriyoruz, açık kanallarla, açık sulama yöntemleriyle. Hâlbuki bugün, dünya, kapalı şebekeyle ve damlama sulama yöntemiyle suda en az zayiat verilerek sulama sistemine geçmiştir ve çiftçisini desteklemektedir. Biz, dünyanın desteklediği çiftçinin... Dünya, kendi ülkesinin çiftçisini destekleyerek ürününü satmaya çalışıyor. Biz ise, çiftçimize vermekten imtina ettiğimiz dövizlerimizi yabancı ülkelerin çiftçisini besleyerek harcıyoruz. Ondan sonra da mısırı dışarıdan ithal ediyoruz. Biz sulamayı geliştirmedikçe mısır üretimini geliştiremeyiz. Mısır üretimi, değerli arkadaşlar, hayvan gıdası olarak, hayvan yemi olarak en ucuz bir yem yöntemidir. Bunu sağlayabiliyor muyuz? Hayır. Onun için dışarıdan angus ithal etmek zorunda kalıyoruz, onun için dışarıdan saman ithal etmek zorunda kalıyoruz.

Bizim, çiftçimizi korumak için, önce bu çiftçinin üretimini artırmamız gerekiyor, ardından da üretimi artırılmış olan çiftçimizin ürününü depolamasını sağlıklı bir şekilde geliştirmemiz gerekiyor. Onun için, bizim, Toprak Mahsulleri Ofisini yeniden canlandırmamız ve çiftçinin elindeki malı, tüccara muhtaç kılmadan, onun alın terinin karşılığını vererek almamız ve depolamamız gerekiyor. Depolama yöntemini de, en vahşi bir şekilde toprağın altına gömerek, orada çürüterek değil, havalandırma yöntemleriyle, ilaçlama yöntemleriyle, bugünün en modern yöntemleriyle gerçekleştirip çiftçinin yüz akının, alın terinin, emeğinin karşılığını vererek sağlamamız gerekiyor.

Bizim kendi çiftçimize üvey evlat muamelesi yapıp yabancı ülkelerin çiftçilerine öz evlat muamelesi göstermek size yakışıyor mu, bu topluma yakışıyor mu, dünyayı besleyen bu ülkeye yakışıyor mu? Yakışmıyor. Bizler çiftçiye ne yapıyoruz, biliyor musunuz? Yüksek faizli kredi verip, yüksek fiyatlı gübre verip, yüksek fiyatlı mazot verip, kredisini ödeyemez hâle getirip tarlasını sattırıyoruz. Bugün çiftçi tarlasını satıyor değerli arkadaşlar. Cumhuriyetten önce, gördüğünüz bütün köyler çiftlikti. Bu çiftlikler yabancılara kiralanıyordu ve üretemiyorlardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Cumhuriyetle ürettik, cumhuriyetin bu üretimini...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kayan.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Bir dakika müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Yapamam çünkü diğer arkadaşlarınıza vermedim artı bir dakika.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Peki.

Değerli arkadaşlar, size şunu söyleyeceğim: Bu ülke, ilk defa, bu Hükûmet sayesinde yabancılara toprak satışını gerçekleştirmiştir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İlk defa mı? Yıllardır var ya, "ilk defa" diyorsun ya.

BAŞKAN - Sayın Kayan, teşekkür ederim.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - 300 dekardan, Bakanlar Kurulu kararıyla 600 dekara çıkarma yetkisi verilmiştir. Şirket oluştursa yabancılar, 100 kişi bir araya gelse, bir şirket kursa, 600 dekardan 100 kişi 60 bin dekar yapar.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Mütekabiliyet esas, mütekabiliyet.

BAŞKAN - Sayın Kayan, teşekkür ederim.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Böylece Türkiye'nin hepsi yabancı şirketlerin çiftliği olur, bizler de yabancıya ırgat oluruz.

BAŞKAN - Sayın Kayan, süreniz bitti, lütfen.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Sizler bu ülkeyi ırgat yapmak mı istiyorsunuz, efendi yapmak mı? Buna karar verin.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)