GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

CHP GRUBU ADINA GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Bilim, gerçeğe giden yolları aydınlatan ışıktır. İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır." diyen Hünkar Hacı Bektaşi Veli'nin sözleriyle konuşmama başlarken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı üzerinde görüşlerimi paylaşmak üzere söz aldım.

Millî Eğitim Bakanlığına paralel bir yapı olarak hazırlanan bu yapıyı başta onaylamadığımızı, karşısında olduğumuzu belirtmek istiyorum çünkü görüyoruz ki yeni bir karanlığın kıyısında duruyoruz, tablo böyle gözüküyor.

Bugün Genel Kurulda görüştüğümüz bu tasarıyla yapboza çevirdiğiniz eğitim sistemimizde yeni bir düzenlemeye gidiyorsunuz. İktidarın paralel eğitim sistemini sağlamlaştırmak için yeni bir vakıf kurma çabası bu. Maarif Vakfı Tasarısı'yla içi boşaltılan millî eğitime son darbe de böylece vurulmuş oluyor. Zira, mütevelli heyetinin tümüyle siyasi iktidarın kontrolü altında olduğu bir vakıf kuruluyor; yetmiyor, kişiye özel düzenleme yapılıyor, ezkaza iktidar değişse bile mütevelli heyeti değişmez, değişemez deniyor çünkü tasarıyla mütevelli heyeti üyelerinin 72 yaşına kadar görev yapması teklif ediliyor, bir bakıma üyelik babadan oğula aktarılıyor. Aslında, bu tasarıyla millî eğitime saltanat getiriliyor. Bakanlığın merkezi Ankara'da olmasına karşın bu vakıf İstanbul'da kuruluyor. Anlaşılan o ki Maarif Vakfıyla birlikte Millî Eğitim Bakanlığı tarih oluyor, yerine maarif bakanlığı kuruluyor. Zira, 2'nci maddeyle birlikte vakfa âdeta bakanlık yetkisi veriliyor. Eğitici yetiştirmekten eğitim kurumu açmaya, anaokulundan üniversite kurmaya, yurtlardan pansiyonlara kadar geniş bir yelpazeden bahsediliyor, bursları da unutmayalım. Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar siyasi iradeye bağımlı bir gençlikten bahsediliyor; yetmiyor, Bakanlık bütçesinden vakfa 1 milyon lira kaynak aktarılıyor. Yurt dışında açılacak eğitim kurumlarında bir tekel yaratılıyor, tek yetkili Maarif Vakfı olarak belirleniyor. Aslında, Anayasa'nın 173'üncü maddesiyle koruma altına alınan 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu da fiilen ortadan kaldırılmış oluyor bu şekilde.

Değerli vekiller, bildiğiniz üzere 2015-2016 eğitim yılı cuma günü sona eriyor. Milyonlarca öğrencimiz heyecanla karnelerini almayı bekliyor. Bir de iktidarın on dört yıllık karnesi var ki asıl ona bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. "Mektepler olmasa Maarifi ne güzel idare ederdim." diyen Emrullah Paşa'dan eksiği yok, fazlası var iktidarın. On dört yılda tam 6 Millî Eğitim Bakanı değişmiş ancak istenilen sistem bir türlü oturtulamamış. Peki, bu on dört yılda neler oldu? Önce okul binalarını özelleştirmek istediniz, tepki gelince vazgeçildi. Okullara ödenek ayırmayarak velileri cezalandırdınız. Kamusal eğitim harcamalarını artıracağınıza millî eğitim bütçesinden vakıflara para ayırdınız. Bakanlığa ayrılan bütçeyi artırırken yatırımlara ayrılan payı yarı yarıya indirdiniz. Topladığınız vergileri özel okullara "öğrenim desteği" adı altında aktarırken herkese eşit ve parasız eğitim hakkını unuttunuz. Okullara ödenek ayrılmaması nedeniyle, fiziki altyapıdan eğitimin kalitesine kadar pek çok alanda yaşanan sorunları ne yazık ki görmezden geldiniz. "Genelge değil, kaynak gönderin." diyen müdürleri görevden aldınız, kaynak sorununu içeride çözdünüz yani okul aile birliklerini devreye soktunuz. Öğrencileri müşteri, velileri araç gördünüz. "Parayı veren düdüğü çalar." dercesine okul aile birliklerini resmen tahsilat şubesine çevirdiniz. Ücretsiz olması gereken okul içi kurslardan tutun da öğretmen seçimine kadar eğitimi tepeden tırnağa paralı bir hâle dönüştürdünüz. Yani, son on dört yılda çocuklarının eğitimi için ailelerin cebinden çıkan para 5 misli arttı. Başka bir deyişle, velileri "velinimet" olarak gören politikalarınız adaletsizliği ve eşitsizliği derinleştirmekten başka bir işe yaramadı.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Kitapları kim gönderdi okullara, sıraların üzerine kim koydu o kitapları? O kadar okulu kim yaptı?

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) - Güzel şeyler de yaptınız! Örneğin, trafik sorununa el attınız yani okulların bahçesini otoparka çevirerek trafiği çözdünüz de Türkiye'ye çağ atlatacak "FATİH Projesi"ndeki aksaklıklara bir çözüm bulamadınız ne yazık ki. Dağıttığınız on binlerce tablet kullanılamadan değiştirilmek zorunda kaldı.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Rezidanstan öyle mi gözüküyor!

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) - Olan yine vatandaşın bütçesine oldu, cebinden 512 milyon lira buhar oldu çıktı. Yetmedi, taşeronlaşmayı millî eğitimin içine kadar soktunuz. Sözleşmeli öğretmenlik sistemiyle hem eğitimde kaliteyi düşürdünüz hem de iş güvenliğini ortadan kaldırdınız. Gene yetmedi, "Eğitim ordusu kuracağız." dediniz, atanamayan öğretmenlerden bir işsizler ordusu kurdunuz. Atanamayan 40 öğretmen intihar etti, Millî Eğitim Bakanı çıktı "Bunlar ilgi çekmek için, gösterişçi intihar sendromu." dedi. Oysa 40 eve ateş düştü, ateş düştüğü yeri yaktı.

Değerli vekiller, millî eğitim politikasını çözmek havuz problemlerini çözmekten zor hâle geldi. "Liseye Giriş Sınavı'nı kaldırdık, yerine Orta Öğretim Kurumları Sınavı'nı getirdik." dediniz, LGS oldu OKS. Daha bir sene geçmedi, "Liseye giriş 3 basamaklı olacak, seviye tespit sınavlarını getiriyoruz." dediniz, OKS oldu SBS. Baktınız dershaneye başlama yaşı düştükçe düşüyor, bu defa Seviye Tespit Sınavı'nı kaldırdınız, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı'nı getirdiniz, SBS oldu mu TEOG. Kısacası, millî eğitimi âdeta Otoyol Geçiş Sistemi'ne çevirdiniz.

Bakınız, 2015 yılında devlet liselerinden mezun olan öğrencilerimiz matematik ve fen alanında 40 sorudan ancak 3'üne, Türkçedeyse 15'ine doğru cevap verebilmiş yani dökülmüş. Oysa eğitimde kaliteyi artırmak için kimsenin aklına gelmeyecek bir yöntem icat etmiştiniz. Düz liseleri bir gecede Anadolu liselerine çevirme kararı aldınız. Biz, "Çocuklarımızın geleceğini karartırsınız, yapmayın." dediğimizde dönemin bakanı "Normal liseleri Anadolu lisesine çevirerek eğitimin kalitesini artırdık." demişti. Oysa sınıf aynı sınıf, öğretmen aynı öğretmen, bina aynı bina, öğrenci aynı öğrenci; görmezden geldiniz. Tabela değişince kalite yükseldi mi bilemeyiz ama 2010 yılından bugüne üniversite sınavlarında sıfır çekenlerin sayısı 237 bini aştı.

Değerli vekiller, dile kolay, eğitim sistemi on dört yılda 13 kere değişti. Son olarak 4+4+4 sistemini getirdiniz, zorunlu eğitimi on iki yıla çıkardınız. İlkokulu dört yıla düşürdünüz bu sistemle, okula başlama yaşını 5,5 yaşa kadar düşürdünüz. Okula başlama yaşının düşmesiyle sınıfların mevcutları özellikle sosyoekonomik gücü düşük bölgelerde artarken öğretmen ve derslik açığını kapatmak yerine karma eğitimi tartışmaya açtınız. Oysa ülkemizde her 3 gençten biri eğitimine devam etmiyor. Eğitim hayatını terk eden bu gençlerimiz iş gücü piyasasına da giremiyorlar. Eğitimde ya da iş gücünde olamayan gençlerin yüzde 73'ünü de kadınlar oluşturuyor. Yani her alanda olduğu gibi burada da en büyük pay kadınlara düşüyor. 4+4+4'le birlikte çocuk işçiliğinin de yasal olarak önünü açtınız. Mesleki ve teknik liseye dönüştürülen okullarda okuyan öğrencilerimiz daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılıyor. "Meslek lisesi memleket meselesi" sloganı bugün nitelikli çocuk işçiler yaratmak için kullanılıyor.

Sorunlar bitti mi? Hayır. Okullarımızda ve eğitim yuvaları gibi savunulan vakıflarda taciz ve istismar vakalarındaki artış aylardır ülke gündeminde. Bakın sadece geçtiğimiz mart ayında yirmi dokuz farklı taciz vakası yaşandı. Taciz olaylarının büyük bir kısmı okul, vakıf, kurs, etüt, çocuk rehabilitasyon merkezlerinde gerçekleşti.

Değerli vekiller, "proje okul" uygulamasıyla tek tipleştirmek istediğiniz liseler de isyanda, 4+4+4 sisteminin iflas ettiğini, laik ve bilimsel eğitimin tehdit altında olduğunu Millî Eğitim Bakanlığına duyurmak istiyorlar; başka bir deyişle değirmenin artık taşıma suyla dönmeyeceğini söylüyorlar. Ancak görünen o ki, Genel Kurula getirmediğiniz yeni bir torba yasayla mevcut sistemden kaynaklanan sorunları gidermek yerine bu hazırladığınız yasayla bu sorunlar daha da derinleşecek görünüyor.

Sonuç olarak on dört yılda on üç değişiklik yaparak bir kuşağı yok ettiniz, bir kuşak kayıp. Oysa o anneler, o babalar kendilerinin yaşayamadıklarını çocukları yaşasın diye didinerek, dilenerek, bir mücadele vererek bu yola çıkmışlardı. Ancak ne yazık ki tablo böyle gitmedi. Eğer bugün getirdiğiniz Maarif Vakfı Tasarısı'yla bütün bu sorunlar ortadan kalkacaksa sizlerle birlikte "Evet." oyu kullanmaya hazırız ancak bu tasarıyla sorunlar çözülmüyor. Gelin çocuklara sahip çıkalım, ülkemize sahip çıkalım.

Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle sözümü tamamlıyorum: "Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk hâlinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder."

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)