| Konu: | Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 15.06.2016 |
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde görüşlerimi beyan etmek için huzurlarınıza geldim, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok hayırlı bir teşebbüs ve bir an önce inşallah faaliyete geçmesini ümit ediyorum. Eleştirilere de doğrusu bir anlam veremiyorum. Bir kere, millî eğitimin başarısızlığından bahsediliyor. Millî eğitimin ideolojik bir yaklaşımla, özellikle yasaklayıcı bir anlayışla yıllarca kodları değiştirildi. İlk kez bir özgürlük anlayışıyla millî eğitim yeniden kodlarına kavuşturuldu. Bir kere, AK PARTİ iktidarının ilk yaptığı önemli işlerden bir tanesi bu. Bir diğeri, gerçekten, millî eğitimde fırsat eşitsizliği kaldırıldı. Bugün, büyük şehirlerde özel okullarda okuyan çocuklarımızdan güneydoğuda, Türkiye'nin kuzeyinde, batısında, bütün okullarda okuyan, özel okullarda ve devlet okullarında okuyan çocuklara akıllı tahtasından tutun tablet bilgisayarına varıncaya kadar her şeyiyle bir kalite ve bir seviye kazandırıldı, bir fırsat eşitsizliği ortadan kaldırıldı.
Bir diğeri, fiziki şartlar; 80 kişilik, 100 kişilik sınıflardan şimdi benim ilimde de 20 kişilik sınıflarda eğitim veriliyor. Bundan sonra kalite daha da artacak, buna inanıyorum çünkü üniversiteler de, liseler de özgürlükçü anlayışla yeniden dizayn edildi. O bakımdan, "Türkiye'de bu işi beceremiyoruz, dünyada nasıl yapacağız?" mantığını anlamakta zorluk çekiyorum.
Türkiye son yıllarda her yönüyle dünyaya açıldığı gibi gittikçe büyüyen bir ülke. Bugün gayrisafi millî hasılası arttığı gibi ihracatı artıyor. Ulaşımda 2002'de Türkiye'den 54 ülkeye sefer varken, bugün 114 ülkeye sefer yapılabiliyor. Yine, 2002'de 163 ülkede dış temsilciliğimiz varken, bugün 234 ülkede; 93 ülkede büyükelçiliğimiz varken, bugün 135 ülkede büyükelçiliğimiz var. Bizim ihracatımız arttığı gibi, dış ülkelerdeki, yabancı ülkelerdeki müteahhitlerimiz bugün 200 milyar doların üzerinde yatırım yapar duruma gelmiş. Tabii, biz elbette ki oralardaki Türk vatandaşlarımızın çocuklarına sahip çıkmak, onların en iyi şekilde yetişmelerine katkı vermek zorundayız.
Bir vakıf kurarken ortak payda çok önemlidir, bu ortak paydaya bakmak lazım. Birçok vakıf var. Türkiye'de altmış beş yılda binin üzerinde vakıf varken, 1984 yılından bu tarafa, otuz iki yılda da 5 binin üzerinde vakıf kuruldu. Kimisinin eğitim ortak paydasıdır, kimisi sağlıktır, kimisi insan haklarıdır, kimisi çevredir. Ortak paydaya bakarak "Bu yapacağımız işi bir vakıfla yapabilir miyiz?" diye bakmak lazım. Evet, şu anda Türkiye'deki mevcut vakıflarla yapamayız çünkü buradaki ortak payda Türkiye Cumhuriyeti'nin temsili meselesidir; Türk milletinin, 75 milyonun temsili meselesidir. Yurt dışında herhangi bir grubun, herhangi bir zümrenin, herhangi bir cemaatin, herhangi bir farklı yapının bir vakfının, Türkiye'nin çıkarlarını koruması ve Türkiye'yi oralarda temsil etme noktasında yeterli olması mümkün değil. O bakımdan, böyle bir vakıf son derece önemlidir ve inşallah, oralarda güzel işler yapacağına inanıyorum.
Diğer taraftan, tabii "Bu, devlet eliyle yapılabilir." deniliyor fakat bugün dünyadaki uygulamaları da görüyoruz ki bu tarzda vakıflar marifetiyle yapılıyor. Çünkü gerek bürokratik engellerin aşılması gerekse de bu tip çalışmalarda seri ve hızlı hareket etmenin ihtiyacından dolayı böyle bir vakıfla bu işleri daha hızlı, daha verimli, daha süratli yapma imkânı olacak.
O bakımdan, ben, Maarif Vakfının, Türk eğitim tarihinde yeni bir dönem olarak, yeni bir başlangıç olarak, özellikle yabancı ülkelerde hizmet vereceği için, eğer Türkiye'de böyle bir teşebbüs olsaydı buna ben de karşı çıkardım ama dışarıda, yabancı ülkelerde bu faaliyet yapılacağı için çok hayırlı bir hizmet olacağını düşünüyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)