GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

ERKAN AYDIN (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

383 sıra sayılı kanunun 2'nci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Benden önceki hatip, gerçi, çok hayırlı ve güzel bir tasarı olduğunu söyledi ama benim biraz sonra vereceğim rakamlarla, aslında, sanki iki ayrı dünyadaymışız gibi bir izlenim ortaya çıkacak.

Eğitim sistemimizde 4+4+4'le başlayan, daha sonra da bütün okulların imam-hatip liselerine çevrilmesiyle devam eden, geldiğimiz noktada dünyayla yarışamayan, gelişmiş medeniyetlerin çok gerisinde kalan, sizin Hükûmetinizin de hedefinde olan gelişmiş ülkeler sıralamasında 15'inci sırayı alma noktasından oldukça uzaklaşmış durumdayız. Bu sistemden ne öğrenciler ne veliler ne de eğitimciler memnun değil. Hani, daha önce bir bakanın lafı vardı "Şu öğrenciler olmasa Bakanlığı ben ne güzel yönetirdim." diye; "Şu Bakanlık olmasa bu Millî Eğitim çok güzel olacak." noktasına geldik maalesef. Bakıyoruz, neden böyle söylüyoruz?

Geçen yıl liselerimizden 912 bin öğrenci mezun oldu. Üniversite sınavında resmen dökülmüş. Ortalamaya bakıldığında, Türkçede 40 sorudan 19,3'üne, fen bilimlerinde 40 sorudan ancak 3'üne, matematikte ise 40 sorudan sadece 7,9'una doğru cevap verilebilmiş. Bu, 912 bin öğrencinin ortalaması. Yani çocuklar matematik, fizik, kimya, biyoloji, felsefe, mantık dersi almadan mezun oluyorlar. Biz de bunlardan bizi müreffeh medeniyetler seviyesine ulaştırmasını bekliyoruz.

Tabii, bunu da bir örnekle açıklamak lazım. Microsoft geçtiğimiz günlerde bir yapay zekâ piyasaya sürdü. Bu yapay zekânın ismi Tay idi. İlk önce evrensel değerlere, dünya vatandaşlığına vurgu yapan Tay, belli bir süre sonra bel altı vurmaya, argo kelimeler konuşmaya ve sosyal medya üzerinde ne gördüyse onu yaymaya başladı ve Microsoft derhâl bu projeyi geri çekti, baktı iş çığırından çıkıyor.

Türkiye'deki sistem de aynı Tay'ın durumuna dönüşmüş durumda. Eğitim çağındaki çocuklar ne görüyorlar? Türkiye'deki hırsızlıkları, yolsuzlukları, kadın cinayetlerini, insan hakları ihlallerini, savaşı ve bir sürü tartışmayı. Şu yüce Meclis altında dahi, baktıklarında, hep kaos, hep kargaşa, birbirine giren, milleti yönetecek sözüm ona vekilleri görüyorlar. Eğer biz bu eğitim sistemini değiştiremezsek bunlarla yetişen çocuklar da Tay gibi başarısız olmaya mecbur.

Kısacası, kurumsallaşmayan bir eğitim sisteminde yeni yollar, yeni çözümler bekliyoruz. Öncelikle bu sistemin içerisindeki sistemsizliği düzeltmemiz gerekiyor. Oysa her bireyin özgür beyinler olması gerekmez mi? Her bireyin kendine ait bir görüşü olması gerekmez mi? Her bireyin kendi tercihleri olması gerekmez mi? Şu anki sistem düşünen bir beyin yetiştirmekten maalesef çok uzakta duruyor. Kısacası bütün çocuklar yani geleceğimiz hızla bir felakete doğru sürükleniyor.

Bu ülke, ancak çağdaş bir eğitim sisteminin Atatürk'ün koyduğu o hedef doğrultusunda tekrardan gündeme gelmesiyle kurtulabilir. Böyle bir ülke olmalı ki insanların devlete, devletin de insanlara güvenmesi, esas olması gerekir. Devlet insanların iyiliği için, onların hizmetinde olan bir kurumdur. Böyle bir ülkede devlet insanlara baskı yapmaz, devletin hakları asla insan hak ve özgürlüklerinden önce gelmez. Böyle bir ülke de insan hak ve özgürlüklerini ayaklar altına alan anayasalarla yönetilmez. Böyle bir ülkede insanlara tek tip ve basit düşünceler dayatılmaz.

Son söz olarak da diyorum ki: Özgür düşünce geliştirilmeli, özgür bireyler desteklenmeli ve araştıran, sorgulayan, yeni buluşlar yapabilen, tabiri caizse, icat yapabilen nesiller yetiştirilmedikçe biz buradan daha nice kanun çıkaralım, daha nice vakıflar kuralım, gerçekte sadece ve sadece kendimizi kandırmış oluruz ama uzun vadede baktığımız zaman, ülkemizin hedeflerde olan, Hükûmet programlarında olan o yerlere gelmediğini görürüz diyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)