GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikli olarak hatırlatmak istiyorum, bu kürsü milletin kürsüsü. Biz milletin sesi olarak, bizi seçenlerin sesi olarak burada konuşuyoruz; onun için hiç kimsenin buradan "Dinlemiyoruz, dinlemek zorunda değiliz." deme gibi bir lüksünün olduğunu da düşünmüyoruz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Onun için bu, millete yapılan bir saygısızlıktır ve bu millete de özür borcunuz var, bunu söyleyenlerin özür borcu var, onu da buradan vurgulamak istiyoruz.

Şimdi, demin ilk konuşmamda belirttiğim gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, gerçekten, böyle bir eylem davranışına girişirken hiçbir program ve plan olmadan girişiyor. Ben, şimdi bunlardan birtakım istatistikler vereceğim ve uygulamaları da beraberinde vereceğim, sayılarla beraber. Şimdi, bakıyoruz, özellikle gençlere yönelik program hazırlanırken gençlerin nasıl heba olduğunu da buradan belirtmek istiyoruz.

2014 hane halkı iş gücü anketine göre, okula devam etmeyen gençlerin, eğitime devam etmeyen gençlerin sayısı 2 milyon 175 bin. Bakın, 2 milyon 175 bin genç, 15 ve 19 yaş aralığındaki genç eğitimine devam etmiyor ve bunların önemli bir kısmını da, yüzde 73'ünü de kadınlar oluşturuyor, kız çocukları oluşturuyor. Bunları özellikle vurgulamak istiyoruz. 15-19 yaş genç nüfusu 6 milyon 200 bin, bunların devam etmeyeni, eğitim almamışları da 2 milyon 200 bin olarak veriyoruz ve bu arada açık lise olarak ifade edilen okullara kaydolan ve bunu da her yıl otomatik olarak kaydeden bir sistemde gözüken de 1,5 milyon genç var. Bu gençlerin ne yaptığı, nereye gittiği takip edilmiyor; bu gençler işsiz, bu gençler hangi uyuşturucu batağında, bu gençler hangi işlerle iştigal ediyorlar belirsiz, bunu da belirtmek istiyoruz. Demin dedik ki, vizyon olmadığı için ve sürekli olarak da programlar yenilendiği için artık gerçekten tahammülümüz kalmadı.

Demin yarım kalmıştı, yine değişikliğe örnek olarak Sayın Müsteşarın yaptığı açıklamalar var, "Eğitim müfredatı değişiyor." diye, "Müfredat hafifleyecek, ders saatleri azaltılacak, seçmeli dersler çoğaltılacak." diye ve aynı laflar. 2013 yılında getirilen yasada söylenilen aynı laflar şimdi burada söyleniyor. Şimdi eğitim fakültelerine geliyoruz.

Bakın, arkası düşünülmeden alınan kararlar var. Şimdi deniliyor ki: "Eğitim fakültelerine baraj geliyor." Yani eğitim fakültelerine girişte baraj konacak ama bu baraj getirilirken acaba öğretmenlik mesleğinin kalitesinde iyileştirme yapılacak mı? Öğretmenlik mesleğine yönelik olarak atamalarda herhangi bir plan ve program çerçevesinde hareket edilecek mi? Bunlara yönelik bir çalışma da yok. İşte, demin milletvekili arkadaşlarımız Sayın Bakana sordular: "Kaç kişiyi atamak istiyorsunuz?", "Hangi branşlarda atamak istiyorsunuz?" En son verilere göre 414 bin atama bekleyen, bu yıl KPSS'ye giren gençlerimiz var. Ama bakıyorsunuz ki bizim daha öğretmen atamaya yönelik olarak bir planımız ve programımız yok. Ama biz şunu biliyoruz ki, eğer seçim kararı verilirse, seçim kararı verildiği zaman veya verileceği zaman artık hemen ilk nereden başlanıyor? Öğretmen atamalarına yönelik olarak hemen kontenjanlar ayrılıyor, kadrolar ayrılıyor ve atamalar gerçekleştiriliyor. Ama bu atamalar bu şekilde yapılırken tekrar ne yapılıyor? Geleceğe yönelik olarak yalnızca siyasete endeksli bir politikanın uygulandığını da görebiliyoruz.

"Meslek lisesi memleket meselesi." diyoruz sürekli olarak ama görüyoruz ki hiçbir zaman da gerçekten yürekten hissedilen bir memleket meselesi olmadı meslek liseler, hâlâ TEOG sınavlarında veya diğer sınavlarda en düşük puanlarla öğrenci yerleşen ve en son düşünülen liseler arasında. Ama görüyoruz ki bir ülkenin kalkınmasında en önemli yere sahip, ara insan gücü yetiştirmede en önemli konumda olan liseler bunlar. Onun için diyoruz ki: Tekrar, yeniden şapkanızı önünüze koyunuz ve düşününüz.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)