| Konu: | Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 15.06.2016 |
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Şimdi, öncelikle Sayın Tanal'ınki... "Ücretli ya da sözleşmeli öğretmen çalıştırmak doğru bir yöntem midir?" Biz doğru olduğunu söylemiyoruz, kesinlikle doğru değil. Yani, doğru olanı kadrolu öğretmen ama bir doğrusu var, bir de hayatın gerçeği var, istesek de istemesek de hayatın gerçeği bazen sözleşmeli, çok net söylüyorum. Güneydoğuya öğretmen atıyoruz, bir yıl sonra atadığımız öğretmenlerin -arkadaşların bana verdiği rakamı söylüyorum- yüzde 90'a yakını geri dönüyor. Neden? Mazeret ataması nedeniyle, eş tayini dolayısıyla. Eş tayinini atamasak yine bu sefer diyecek ki: "Anayasa'da devlet aileyi koruyacak. Aile bütünleştirmesini sağlamıyorsunuz." Peki, oradaki öğretmeni buraya almasak, aile bütünlüğünü sağlamasak, orada kal desek... Yani, buraya çeksek orası boşalıyor; e, güneydoğuda birilerini tutmamız lazım. Şu anda öğretmen açığı Marmara'da daha fazla yani güneydoğuda da öğretmen oranı var ama ücretli öğretmen de var, sözleşmeli öğretmen de. Bakın, bir yasa getireceğiz, bu yasada diyeceğiz ki: Sözleşmeli öğretmen kadrolu... Çakılı diyelim kadrolu demeyelim de. Çakılı öğretmeni beş yıl doğuda ve güneydoğuda çalıştıracağız, ondan sonra kadroya alacağız. Sekiz yıl çalıştıktan sonra da Türkiye'nin diğer yerlerine gitme imkânını vereceğiz. Aksi hâlde, sözleşmeli statüyü kaldırırsanız, güneydoğuya 1 öğretmen bulamayabilirsiniz. Peki, oradakilerin de eğitim alma hakkı değil mi? Demek ki doğru olanı kadrolu ama ihtiyaçtan...
Bir başka hususu daha söyleyeyim, buradaki bazı arkadaşlarımız da söyledi: Bazı illerimizde öğretmen fazlası var, bunlardan biri de Tunceli diyeyim. Yani, öğretmen ihtiyacı diyelim ki -rakamı varsayımsaldır- 3 bin öğretmen ihtiyacı varsa mevcut öğretmen 3.500. Neden olmuş? Mazeret nedeniyle orada kalmışlar. Ankara da böyle, bizim burada öğretmene ihtiyacımız yok ki ama gönderemiyoruz da. Eğer hepsini yüzde 100 kadrolu yaparsak inanın ondan sonra, mazeret nedeniyle bile hiç kimseyi bir yere atayamayız.
Dolayısıyla da yüzde 6 gibi bir boşluk var, yüzde 94'ü dolu kadroların. Bu yüzde 6 gibi boşluk, Millî Eğitim Bakanlığında, kimisinin acil ihtiyacından, kimisinin annesi babasından -Allah göstermesin- bir başka mazeretten dolayı yer değiştirmesine neden oluyor. Yoksa, yüzde yüz kadrolu yaparsak, yüzde yüzünü doldurursak iller arasında atama yapabilme imkânını kazanamayız.
"Kontenjan artışı ne kadar?" Ağustosta bizim bir atamamız yok dedik, inşallah, şubatta atama yapacağız.
Arkadaşlarıma sadece şu bilgiyi vermek isterim: Resmî okullardaki öğretmen sayımız 853.916, yönetici kısmı 67.217. Toplam ne kadar öğretmenimiz var? 1 milyonun üzerinde bir aileyiz biz, eğitim ailesi. Bu ailenin, öğretmen statüsünde 921.133 mensubu var. Ücretli öğretmen ne kadar? 46.133 de ücretli öğretmenimiz var.
Bir başka soru, "Rotasyon ertelenmiş midir, yeniden uygulanacak mıdır?" diye; bunun üzerine bir bakıyoruz, gerçekten, biz eğitimin kalitesini artırmak istiyoruz. Bir öğretmen on iki yıl bir okulda kalıyor, acaba on iki yıl sonra... Hep öyle demiyor muyuz, işletme körlüğü olabilir, bir değişiklik gerekebilir diye. Acaba bir öğretmeni, on iki yıl bir okulda kaldıktan sonra bir başka okula göndermek iyi mi olur, doğru mu olur? Bunun artısı var, eksisi var. Benim de kardeşim öğretmendi -emekli, onu da söylüyorum da- hepimizin ailesinde var. On iki yıl bir okulda kaldıktan sonra... Zaten yirmi dört yılda, yirmi beş yılda emekli olacaksa hoca, iki okul değiştirecek yani. Ömür boyu bir yerde kalması ne kadar doğrudur veya emeklilik dönemine kadar iki okula gitmesi makuldür, doğrudur denildiğinde bir rotasyon da olabilir. Dolayısıyla, daha değerlendiriyoruz, kararı vermedik çünkü çok hassas bir şey. Gördük, 1 milyonluk bir aileyiz, 921 bini öğretmen, bunlara rotasyon yapacağız demiyoruz ancak, artısı nedir, eksisi nedir, bunu bir değerlendireceğiz, ondan sonra gereğini yapacağız.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakan, ne güzel söylüyorsunuz, ömür boyu bir insanın bir yerde durması hiç doğru değil; e, Maarif Vakfında niye ömür boyu duruyor bunlar?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ömür boyu durmuyor, durmuyor; yok, yok, durmuyor. Vakıf mütevelli heyeti farklı bir şey.
Danıştayla ilgili... Biz şunu söylüyoruz: Yani idaredir, idarenin her türlü eylem ve işlemleri hukuk denetimine tabidir. İdare de hata yapabilir, biz hatalarımızı görürüz. Hatalarımızı kim gösterecek? Hatalarımızı da yargı gösterecek. Ancak, size bir hususu söyleyeyim: Yargının her verdiği karar da doğru değildir -bir örnek var da onu söyleyeyim- ama hukuk devleti gereği yargının vermiş olduğu kararı doğru diye kabul etmekten geçer. Öğrenci yerleştirmeleriyle ilgili bir kural koymuş, diyor ki: "En yüksek puan alandan itibaren yerleştirilecek." Danıştay karar vermiş, diyor ki: "Bu doğru değildir, yüzdelik dilimler olarak atayacaksın." E, yüzdelik dilim içerisinde belki binlerce öğrenci var, ne yapacaksın? Doğru karar değil. Bu sefer şöyle diyorsun: "Yüzdelik dilim dikkate alınsın ancak yüzdelik dilimin içerisinde puanların..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir dakika daha süre veriyorum, toparlayın lütfen.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.
Dolayısıyla da "Yüzdelik dilimler dikkate alınarak daha yüksek, aynı yüzdelik dilimde olanlardan en üstte puanları olanlar öncelikle atanır." diyoruz. Dolayısıyla, Yargıtayın, Danıştayın vermiş olduğu kararı uygulamada biz düzeltiyoruz.
Saygılar sunuyorum.