GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 383 sıra sayılı Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yurt içinde ve yurt dışında eğitim faaliyetlerini yürütmek amacıyla kurulacak olan Maarif Vakfının ismi, gönül isterdi ki milletimizin ismi, "Türk kültürünü destekleme vakfı" olsun veya içerisinde "Türk kültürü" geçen, Türklüğü simgeleyen bir isimle kurulacak olsun.

Dünyanın bütün büyük devletleri, dışarıda kurmuş oldukları, eğitim faaliyetlerini yürüten vakıf ve derneklere kendi adlarını vermektedir; Tarsus Amerikan Koleji, İngiliz Kültür, Amerikan Kültür, Alman Lisesi gibi. "Maarif Vakfı" dediğimiz zaman Türkiye'de bile birçok insan maarifin ne demek olduğunu anlamakta zorlanıyor. Yurt dışında Maarif Vakfının kime ait olduğunu insanlara anlatmakta güçlük çekeceğimiz açık ve nettir.

Ülkemizde maalesef eğitim politikaları hükûmet politikalarıyla paralel yürütülmekte ve bunun sonucunda eğitim politikası sürekli değişiklik göstermekte ve eğitim sekteye uğramaktadır. Son on dört yılda müfredat, içerik, program ve sınav sistemi olmak üzere toplam 13 değişiklik yapılmıştır. Bu süre içerisinde aynı iktidar olmasına rağmen 6 tane Millî Eğitim Bakanı değişmiştir.

Ülkemiz, kalabalık sınıflardan ve yurt içindeki okul sayısından tutun da eğitimin niteliği ve atanamayan öğretmenlerden yaşanan sıkıntılara kadar birçok sorunla karşı karşıyadır. Öğrencilere gereksiz bilgi aktarımı, bilginin kalıcı ve anlamlı olmaması, ezbere dayalı eğitim sistemi, öğretim programlarının yoğunluğu, kaynak, materyal, araç gereç yetersizliği nedeniyle eğitim istenilen kalite ve düzeyde değildir. Bu sebeple bizim öncelikli konumuz da eğitimin ve öğretimin temel sorunları olmalıdır.

Ülke genelinde son yıllarda vakıfların eğitim sistemi üzerindeki etkileri, kaçak eğitim kurumları ve yurtları, bu kurumlara atanan yönetici ve eğiticilerin niteliksizliği göz önüne alındığında, aslında, Maarif Vakfının kurulmasının da ivedi bir iş olmadığını görmekteyiz. 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile tüm eğitim ve öğretim kurumları Millî Eğitim Bakanlığına devredilmişti ancak bu tasarıyla Millî Eğitim Bakanlığının yurt dışında açmış olduğu ya da açacağı okullarla ilgili yetki Maarif Vakfına devredilmiş olacaktır.

Son zamanlarda özellikle sivil toplum örgütleri ile bazı vakıf ve dernekler Millî Eğitim Bakanlığının politikasını belirler hâle gelmiştir. Bakanlık, yönetme erkini kaybetmiş ve iradesini yandaş vakıf ve derneklere teslim etmiştir.

Yurt dışında açılacak olan böyle bir vakfın devlet eliyle kurulacak olması düşündürücüdür. Tasarıda vakfın amaçları arasında, yurt içi de dâhil olmak üzere bu kurumlarda görev alabilecek eğitmenleri yetiştirme görevinin sayılması vakıf tarafından yapılacak bir görev değildir. Yurt içinde ve yurt dışında okullarda görev alacak eğitmenleri yetiştirme görevi üniversitelere ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir.

Vakfın görevleri arasında "Millî Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü eğitim, program ve içeriklerini geliştirmek, üretmek ve yayınlatmak." sayılmıştır. Ancak vakfın görevi "Millî Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü eğitim, program ve içeriklerini uygulamak." şeklinde olmalıdır.

Kanunun 5'inci maddesinin (4)'üncü fıkrasında, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan tüm vakıflara kanunlarla tanınan vergi, resim, harç ve istisnalardan Maarif Vakfının yararlanması sağlanmaktadır. Bu maddeyle, tüm vakıflara tanınan ayrıcalıkların tamamı Maarif Vakfına tanınmıştır. Maarif Vakfına tanınan bu ayrıcalık Anayasa'nın kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır.

Tasarıda "Maarif Vakfı tarafından yurt dışında örgün ve yaygın eğitim kurumları açılan şehirlerde diğer kamu kurum ve kuruluşları aynı amaçla başka birimler oluşturamaz." şeklinde, Millî Eğitim Bakanlığının faaliyetlerini engelleyici bir ifade bulunmaktadır. Bu ifade, vakfın eğitim kurumu açacağı şehirlerde Millî Eğitim Bakanlığının faaliyet yürütmesini ve kurum açmasını engelleyici niteliktedir. Çünkü yurt dışındaki vatandaşlarımızın eğitim ve öğretim faaliyetleri Millî Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türk devleti öncelikle Türk vatandaşlarına hizmet etmelidir. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığınca hazırlanan burs programı kapsamında Suriyeli mültecilere belirlenen, üniversitelerde eğitim, devlet yurtlarında barınma ve aylık burs ödemesi imkânı verilmesi kendi çocuklarımıza yapılan haksızlıktır. Suriyeli mültecilerde burs programı ve üniversitelere sınavsız kayıt için aranan şartlar; sadece Suriye vatandaşı olmaları, 1990 ve sonrası yıllarda doğmuş olmaları, Türkiye'de bulunmasında kanuni bir engelin olmaması ve en az yüzde 60 başarıyla lise diplomasına sahip olmalarıdır. Ayrıca, Suriyeli öğrencilerin gideceği üniversitelerin ve kalacakları yurtların belirlenmesine yönelik de YÖK ve YURTKUR'la koordinasyon sağlanmıştır. Aralarında Mersin Üniversitesinin de bulunduğu toplam 8 üniversiteye gidecek olan Suriyeli öğrencilere istedikleri üniversitede istedikleri bölüme sınavsız olarak yerleşme imkânı sunulmuştur. Bir tarafta, on bir yılda 5 bakan gören, LGS'ye hazırlanırken OKS sınavına giren, iki yıl sonra ise OKS'nin kalkıp yerine üç aşamalı SBS'nin geldiğini gören, ardından TEOG'a hazırlanan Türk öğrenceleri, diğer bir tarafta ise sınavsız, tek şartın lise mezunu olmak olduğu ve istediği bölüme gitme imkânı olan Suriyeli öğrenciler; bunu yüce Meclisin vicdanına bırakıyorum.

Ayrıca, geçtiğimiz dönemdeki eğitim öğretim yılında, okul öncesi eğitim kurumlarında 20 bin öğrenciye 2.680 lira, özel ilkokuldaki 50 bin öğrenciye 3.220 lira, özel ortaokuldaki 50 bin öğrenciye 3.750 lira, özel lise ve temel lisedeki 110 bin öğrenciyeyse 3.750 lira destek verildi yani toplamda, özel okula giden 230 bin öğrenciye destek verildi. Buradan üzülerek ifade etmek istiyorum ki ben bu uygulamayı yanlış buluyorum. Zaten özel okula çocuk gönderen ailelerin ekonomik durumu belirli bir seviyededir, siz fakir fukaranın hakkını neden buralara harcıyorsunuz? Bu paralarla, okuyamayan köy çocuklarını okutun veya bu paraları vatandaşlarımızın yararlanabileceği daha sosyal projelere kullanın, şehit ve gazi çocuklarını ve başarılı fakir çocuklarını okutalım.

Değerli milletvekilleri, devletin görevi atanamayan öğretmeni atamaktır; eğitim sistemini düzene koymak, her yıl sistemle oynamamaktır, fakir köy çocuklarının devlet eliyle güvenli bir şekilde yatılı okumalarını sağlamaktır. Daha sağlıklı nesiller yetiştirmek için apartman okullardan vazgeçilmeli, öğrencilerin fiziksel gelişimine uygun, özellikle ilkokul çağındaki çocuklar için çok önemli olan oyunla eğitimin yapılabileceği ve fizyolojik gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilecekleri spor alanları yapılmalıdır.

Buradan sizlere sormak istiyorum: Dil eğitimi konusunda eksiklerimiz nelerdir? Bu konuda ne yazık ki Orta Doğu ülkelerinden bile geri durumdayız. Bunun sebebi sistemden kaynaklanan eksiklikler midir yoksa millet olarak bir zekâ sorunumuz mu var? Bakanlığınızın bu konuyla ilgili ileriye dönük gerekli çalışma yapmasını ve mutlaka, liseyi bitiren herkesin en az 1 dili yeterli seviyede öğrenecek şekilde eğitim verilmesini istiyorum.

Belirttiğim tüm bu sıkıntıların yanında, her yıl okullar açılırken öğrenciler ve öğretmenler birçok sorunla karşılaşmaktadır. Gelin, bu yıl örnek olsun. Bakanlık; öğretmen atamalarını, vekil öğretmenlerini, taşıma ihalelerini, kitap ihalelerini, yemek ihalelerini yaz döneminde, okullar açılmadan yapsın ve öğrencilerimiz sorunsuz bir şekilde okullarına başlasınlar. Geçtiğimiz yıl özellikle taşımalı eğitimde Türkiye'nin birçok yerinde sorunlar yaşandı, aynı sorunların bu sene de tekrarlanmaması için gereken önlemleri zamanında alalım.

Bir siyasi iktidarın millî eğitim müdürünü değiştirmesini anlıyorum; yalnız, tamamen yandaş bir anlayışla, okul müdürlerini ve müdür yardımcılarını değiştirmesini doğru bulmuyorum. Ayrıca, her zaman millî iradeden bahsedenlerin rektör atamalarında öğretim üyelerinin iradesine ve seçim sonuçlarına uymalarını bekliyorum. Seçim dönemlerinde verilen seçim vaatleri neticesinde okullara alınan hizmetlilerin alımında İŞKUR ve kura ile daha şeffaf bir şekilde belirlenerek adil davranılması gerektiğini düşünüyorum. Vekil öğretmenliğin kaldırılmasını, öğretmen açığı kadar atama yapılmasını bekliyorum

Mersin Tarsus'ta Bilgi Teknolojileri Üniversitesi kurulması kararı alınmıştır. Yalnız, 350 bin nüfuslu bir kentte Kredi Yurtlar Kurumunun kendisine ait bir yurt bulunmamaktadır. Bu bölgeye Kredi Yurtlar Kurumunun yatırım yapmasını, öğrencilerin yurt sorununu çözmesini temenni ediyoruz; sistem şu anda kiralık olarak işliyor, yurt sayısının artırılmasını talep ediyoruz.

Tüm bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)