GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:104
Tarih:21.06.2016

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında usul ekonomisi gereği söz almayacaktım. Ancak az önce kıymetli grup başkan vekilinin âdeta hezeyanlarından sonra grubumuza çok büyük bir haksızlık yapıldığını gördüğüm için söz alma ihtiyacı hissettim.

Dedi ki grup başkan vekili: "AK PARTİ Grubu planlamasını yapamadı, her hafta bunları değiştiriyor, yarın ne yapacağı belli değil." Kendisinin bilgisi olmayabilir, söyleyeyim: AK PARTİ Grubumuz, bırakın şimdiyi, eylülü, ekimi bile planladı; hangi gün, ne zaman yapacağımız bellidir. Sadece opsiyonel olarak, zaman zaman yanlış yerlerde yanlış tavırlar içerisinde olduklarından dolayı -istemediğimiz hâlde tartışma oluyor, uzuyor, yoklama oluyor, kavga oluyor vesaire- bu yüzden Meclis uzadığı için her zaman bu opsiyonu kullanıyoruz.

Tekrar ediyorum: Bugün, Silahlı Kuvvetlerimiz terörle mücadele konusunda tespit ettiği bazı sıkıntıları gündeme getirmemizi istediğinden dolayı grubumuz tartıştı, konuştu ve zaman zaman bazı kurumların -verilen haklarla- daha iyi sonuç alınması talebiyle ortaya koyduklarını hayata geçiriyoruz. Biz bu akşam, çok net olarak, TSK'nın personel kanununu görüşüyoruz. Yarın ne yapacağımız da belli. Kanun bu akşam biterse baş tacı, bitmezse yarın yine buradayız, öbür gün yine buradayız. O yüzden, biz Meclisin hangi gün nasıl iş yapacağını bilmediğimizden değil, sizin ne yapacağınızı bilmediğimizden dolayı böyle davranıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, hemen konumuza dönüyorum. TSK Personel Kanunu'nun bitiminden sonra da hepinizin bildiği gibi Sayıştayla ilgili seçim süreci gündeme gelecek. Haftaya pazartesi günü çalışmaya başlayacağız, bayram tatiline kadar da Danıştay ve Yargıtayla ilgili kanun tasarısını burada görüşeceğiz.

Belli olmayan bir şey var mı? Net olmayan bir şey var mı? Çok çalışır, iyi çalışır, zamanında çalışırsak erken bitiririz, değilse geç bitiririz ama biz buradayız, on dört yıldan beri buradayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dediğiniz gibi iş yapmıyor olsak, planlamıyor olsak, üretmiyor olsak, nasıl bu on dört yıldan beri burada kalmayı başaracağız? Ben de bağırmayı biliyorum, iyi de bağırırım ama ramazanın iklimi bırakın üzerimize gelsin; ramazanın edebi, adabı, üslubu, nezaketi bırakın buralara gelsin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer biz o ramazanı burada yaşamazsak, ruhumuzda, gönlümüzde, kurumumuzda, şu yüce Mecliste yaşamazsak dışarıda yaşanabilir mi arkadaşlar?

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Ama böyle değil, böyle değil.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Hâlâ bağırıyorsunuz. Başka bir şey yok ki! "On dört yıldan beri bağırmaktan başka, arka arkaya yoklama istemekten başka, kavga etmekten başka ne yaptınız?" sorusunu kendinize sorayım ben sizin.

Değerli arkadaşlar, hangi iftara gideceğimize biz karar veririz, hangi iftara katılacağımıza biz karar veririz. Cumhurbaşkanımız, çalışma arkadaşları ile partisini kuran, hareketini kuran, Pınarhisar'a beraber gittiği, parti kurduğu arkadaşlarıyla bir iftar yapmıştır.

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Parayı kim verdi, parayı?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Kıskandıysanız eyvallah, sorun değil ama hayır, siz kimin kiminle iftar yapacağına karışamazsınız diye düşünüyorum, bu bir.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Parasını kimden aldığını soruyoruz?

BÜLENT TURAN (Devamla) - İkincisi: Meclis Başkanımızın iftarına böyle haksız bir söylemi de size yakıştıramadım değerli arkadaşlar. Biz, CHP'yi doksan yıllık en köklü partilerden biliriz. Biz, CHP'yi Mustafa Kemal'in partisi biliriz. Biz, CHP'yi Meclisi açan parti biliriz. Meclis Başkanına hürmetini düşünürüz, saygısını düşünürüz, Meclis Başkanının davetini emir telakki ettiğini düşünürüz ama ufak ve ucuz polemiklerle bazı yanlışları buraya getirip de çözüm üretmeye çalışmanızı doğru bulmadığımızı söylüyorum. Kaldı ki o iftarda eski CHP'liler de vardı. Artık eski CHP başka, yeni CHP bambaşka. Eski CHP'lilerin içinde hâlâ bu ülkesini seven, sayan, ulusalcı, milliyetçi insanlar var ama anlaşılmaz şekilde, son dönemde, kızsanız da kızmasanız da Adalet Bakanına buradan küfreden, Meclis Başkanına en üst düzeyde bağıran, Başbakana her gün hakaret eden acayip bir hâle geldi.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Sayın Cumhurbaşkanından öğrendik bunları.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Arkadaşlar, bu üslup ve tavrın size faydası yok. İçinizde de bundan rahatsız olanlar olduğunu biliyorum, buraya gelmeyenler olduğunu biliyorum, konuşmayanlar olduğunu biliyorum. Bizim bildiğimiz CHP bu değil ama ne olur bir aynaya bakın, ne olur tekrar bir gözden geçirin.

Mesela geçen haftaki mesele, terörle arasında illiyet var kavgası, o ona gitti, bu ona gitti kavgası, uzun sürdü. Doğru bulmuyorum, CHP'ye de yakıştırmıyorum. Yapmamıştır diye ümit ediyorum. Ama dönüp bir aynaya bakın, bir şehit ailesi size sırtını dönüyorsa, bu polemik konusu olabiliyorsa, CHP'ye de yakıştırılacak hâle geliyorsa, Allah aşkına, bir söyleminize bakın, üslubunuza bakın arkadaşlar. Niye falanca partiye söyleyince yakışmıyor da size söyleyince yakışıyor? O yüzden, Adalet Bakanımızın verdiği cevabın neresini düzeltirsiniz bilmiyorum, ben onları doğru diye biliyorum. Ama bir daha söyleyeceğim, şehit ailesi size sırtını dönüyorsa dönüp arkaya bakın, "Neden böyle?" deyin.

Bakın, yine, polemik olmasın diye girmeyeceğim, tüm belgeler elimde. Bugün savcılık bir gazeteye bir terör faaliyetinden dolayı işlem başlattı. İşlem bizim değil, idarenin değil, yürütmenin değil, yargının faaliyeti.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sizin talimatınızla.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama siz istemediğiniz kişilere bir yargı kararı verilince başka davranıyorsunuz, sevdiklerinize olunca başka davranıyorsunuz. Olmaz, yargı faaliyeti yargı faaliyetidir. Beğenmezseniz itiraz edersiniz, kavga ederiz, konuşur, tartışırız onları da. Ama sabahtan beri kaç arkadaş söz aldı? Arkadaşlar, sizin "basın özgürlüğü" diye ifade ettiğiniz mesele Fransa'da da, İngiltere'de de var, benzer davalardan hüküm giyen insanlar var. O mesele, terörle ilgili yapılan bir adım, işlem. Abdullah Öcalan'ın yazarı olduğu bir gazete, manşetleri okusam korkarım, öyle bir gazete. Siz bunu burada savunma hâline giriyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hani sizin bilginiz yoktu, hani sizin haberiniz yoktu?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sonra da diyorsunuz ki: "Efendim, CHP'yle terör arasında illiyet bağını nasıl kurarsınız?" Biz değil, siz kuruyorsunuz arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz kuruyorsunuz, siz.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bilmiyor olabilirsiniz, yapmak istemiyor olabilirsiniz ama söylemlere dikkat edin, üslubunuza dikkat edin. Üslup medeniyettir, her şeydir. Ortada tartışma yok, direkt bağırmaya başlıyorsunuz; gerginlik yok, direkt bağırmaya başlıyorsunuz.

Şu anki konuştuğumuz konu -eğer bunları demeseydiniz ben söz almayacaktım- çalışma takvimimiz, konu bu. Bunu eleştirebilirsiniz, "TSK Personel Kanunu'nun önceliği yok, önce şunu getirin." dersiniz; baş tacı, dinleriz. Ama nereden bağladınız iftara, sahura, Cumhurbaşkanına, Meclis Başkanına? nereden bağladınız bunları Özgür Bey?

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Konuşacak şeyleri yok.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu üslup size hiçbir fayda sağlamıyor, bu üslup sizi küçültüyor.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Daha küçülecek.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız, on dört yıldan beri, ben sayısını unuttum, herhâlde 15 tane seçim yaptık. O seçimlerde aynı şeyi oylamadı insanlar; zaman değişiyor, teknoloji gelişiyor, şartlar değişiyor ama bir tek gram oyunuzu artıramadınız. Bir on dört yıl daha geçse yine artıramazsınız arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek makul bir tavır değil. Farklı şeyler yapın. Her şeye bağırmak, her şeye "Hayır." demek çok doğru değil.

Bakın, ben buradan soruyorum. Türkiye'nin terörle bir kavgası var, mücadelesi var ve çok başarılı gidiyor. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri diyor ki: Daha hızlı iş yapmak için, operasyonel imkânlarımızı artırmak için şu kanuna ihtiyacım var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kanunu kim değiştirdi? O kanunu siz değiştirmediniz mi?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Soruyorum: Buna taraftar mısınız, değil misiniz? Varsa yoksa saray; saray, saray, saray... Yahu saray kadar taş düşecek başınıza haberiniz yok. Bunun size faydası yok arkadaşlar, artık dönün milletin gündemine.

VELİ AĞBABA (Malatya) - O kanunu siz değiştirmediniz mi? Bir gün "siyah" dediğinize bir gün "beyaz" diyorsunuz. Bir gün "terörist" diyorsunuz, bir gün "vatansever" diyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz -merak edersiniz diye söylüyorum- bayramdan sonra da, inşallah, "torba yasa" diye ifade edilen yasanın içerisinde vaatlerimizi de halkımızın beklentilerini de yatırımcının önünü açan da birçok kanunu buraya getireceğiz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - O kanunu siz değiştirmediniz mi? "Askerî vesayetle mücadele ediyoruz." demediniz mi? Hangi yüzle konuşuyorsun şimdi?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Ümit ediyorum, soğuk akılla, makul tavırla yaklaşırsınız, vatandaşımızın lehine olan her türlü işe destek olursunuz. Hiçbir tane mi iyi şeyimiz yok, hep mi kötü yapıyoruz? Bir defa da "Evet." deyin. Ama işte...

VELİ AĞBABA (Malatya) - "Askerî vesayeti yıktık." diyordunuz, ne oldu?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Duymuyorum, duymuyorum; bir daha söyle.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ne oldu, ne oldu?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Ne mi oldu, ne mi oldu?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen efendim, lütfen hatibi dinleyiniz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz demiyor muydunuz "Askerî vesayetle mücadele ediyoruz." Kanunları biz mi değiştirdik, siz değiştirdiniz.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bak Sayın Ağbaba, insanlar konuşarak anlaşır, bağırma ne olur, bağırma.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz değiştirdiniz, siz değiştirdiniz...

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bağırma, faydası yok. Kaldı ki ekranda seni duymuyorlar.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bence de konuşarak anlaşılır, bence de. Ben konuşuyorum, keşke karşımdaki de konuşsa. Bence de, bence de...

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Başkanım, ben iki dakikamı bağışlıyorum Veli Ağbaba'ya.

VELİ AĞBABA (Malatya) - İnsanda biraz utanma olur, insanda biraz utanma olur.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)