| Konu: | (2/65) esas numaralı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/46) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 21.06.2016 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...
HAMZA DAĞ (İzmir) - Milletvekili buradakilerin hepsi; doktorluk, profesörlük, yardımcı doçentlik, bunların hiçbir anlamı yok.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Efendim, yeniden başlatır mısınız süremi rica etsem.
BAŞKAN - Sürenizi yeniden başlatıyorum Sayın Tanrıkulu.
Buyurunuz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2911 sayılı Yasa'yla ilgili olarak yeni bir kanun teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu tekliften önce, bugün bir araştırma yaptım ve bu araştırmayla geldim karşınıza. TCK'nın 256'ncı maddesi var, zor kullanma yetkisinin aşılması, 256 ve görev yaptırmamak için direnme suçu var, 265. Bütün istatistiklere baktım, on iki yıllık, on üç yıllık istatistiklere baktım. Görev yaptırmamak için direnme suçundaki artış on binlerce, sizin döneminizde. Yani insanlar toplantı için, gösteri için sokağa çıkmışlar, polis veya asker gördüğü zaman direnmişler. On binlerce dava var, on binlerce mahkûmiyet var. Ama 2002'den önce ise tam bunun tersi, tam tersi bir durum var.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Nasıl tersi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Tam tersi durum var değerli arkadaşlar. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak sizin iktidarınız döneminde neredeyse imkânsız hâle geldi, neredeyse. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararı var, hatta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine aldığı kararlar var. Ama şu anda bir toplantı ve gösteriyi iktidara karşı yapmak mümkün değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına göre de sadece sizin gösterdiğiniz yerde, iktidarın gösterdiği yerde, gösterdiği sınırlar içerisinde, gösterdiği sürede bir toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı düzenlenmesi ve tanımı yok. Bunu, toplantıyı yapanlar kararlaştırırlar ve nerede olacaksa onlar karar verirler, hatta kamu düzeni de aksayabilir. Devlete düşen görev, Hükûmete düşen görev ise toplantı ve gösteri yürüyüşü yapanların güvenliklerini sağlamak. Ama şu anda güvenliği sağlayacak olan mekanizmalar bizzat güvenliği tehdit eder hâle gelmişler.
En son, önceki gün İstanbul'da LGBTİ bireylerinin yürüyüşü var. 2014 yılında, ramazan ayında, sizin iktidarınız döneminde İstiklal Caddesi'nde yürümüşler, sizin iktidarınız döneminde ve 7 Haziran seçimlerinden önce seçim bildirgenize ve broşürlerinize almışsınız hoşgörünün simgesi olarak, demişsiniz ki: "Biz öyle bir iktidar yarattık ki bakın, hem ramazan ayı var hem de bu bireyler İstiklal Caddesi'nde kendi haklarını kullanıyorlar ve yürüyorlar, biz de güvenliklerini sağlıyoruz." Ama aynı dönemde, 7 Hazirandan hemen sonra ise bu yürüyüşü yasaklamışsınız. Önceki gün yine, tehdit oldu, baskı oldu; bu tehditlere boyun eğdiniz ve İstanbul Valisi yapılacak gösteriyi engelledi ve yürüyüş yapılamaz hâle geldi. Sadece bu örneği söylemiyorum, 1 Mayıs var, KESK'in yaptığı toplantılar var. KESK laik eğitim için toplantı yapacaktı 9 ilde, 3'ünde yasaklandı, yapamadılar. Hassasiyetler sadece sizin hassasiyetleriniz mi, başka yurttaşların hassasiyeti olamaz mı?
Mesela dün, milletvekilimiz... Değerli arkadaşlar, bakın, bu görüntüleri izletsem sizlere gerçekten utanırsınız, gerçekten.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Utanacak bir şey yapmıyoruz. Hayret bir şey!
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Utanacak bir şey varsa teröristin cenazesine gitmekle olur.
MUSTAFA SEZGİN TANIKULU (Devamla) - Bu, milletvekiline yapılıyor, Bolu Milletvekiline. Göstereyim, burada var değerli arkadaşlar, girin Google'a, bakın, bulursunuz. Bakın, arkadaşlar, ne söyleniyor Tanju Özcan'a, bu Parlamentonun üyesine, okuyayım: Polis "Önde duran kişi milletvekili, ona sık gazı." diyor diğer polise, diğer polis "Nasıl sıkayım, dokunulmazlıkları var vekillerin." diyor. Yine diğer polis cevap veriyor "Sıkabilirsin, dokunulmazlıkları kalktı." diyor ve bizzat Tanju Özcan'ın -videosu var bunun- gözünün içine sıkılan gaz var. Ya, bu toplumda milletvekili herhangi bir nedenle kendi görüşünü ortaya koyabilecek bir toplum içerisinde olamayacak mı?
Peki, ben soruyorum Sayın Bakana: Siz ne yaptınız bu 2 polisle ilgili olarak?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) - Ne demiş, anlamadım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Göstereyim, burada Sayın Bakan, bizzat polis memuru şunu söylüyor: "Gözüne sık." Videosu burada, dün Tanju Özcan'a bu yapılmış ve Bolu'da yapılmış, "Gözünün içine sık." demiş bir polis diğer polise, göstereyim, burada efendim.
Ne yapıyorsunuz siz? Eğer milletvekilinin hakkını da korumayacak bir ortam varsa ne olacak söyler misiniz değerli arkadaşlar? Milletvekili eğer hakkını kullanabilecek bir noktada değilse, polis gördüğü zaman doğrudan doğruya böyle bir muameleye maruz kalıyorsa ortalama yurttaş ne yapacak?
O nedenle, bu Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nın yürürlükten kalkması lazım; özgürlüğü, insan haklarını esas alan, gösteri ve toplantıyı esas alan, şiddete başvurmadan her türlü gösterinin yapılabileceği yeni bir yasanın yapılması lazım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Fransa'da da yürüyorlar, Fransa'da da!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ayrıca, iki gün önce, Firuzağa'da ben duydum. Eğer kendi kulaklarımla duymasam inanmayacağım Sayın Bakan. Gerçekten inanmayacağım kendi kulaklarımla duymasam. Firuzağa'da polis memuru anons arabasından şöyle bağırıyor: "Gülmeyin!"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Gülmenin, göstericiye dönük gülmenin anons edildiği bir polis ortamı var...
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Kanun teklifin neydi Allah aşkına ya?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ...güvenlik ortamı var ve patolojik bir durum var. Bunlar sizin iktidarınız döneminde oluyor. Bu nedenle, hiç olmazsa, burada kayıtlara geçiyor bu yasa tasarıları, ileride bakarsınız, dersiniz ki "Biz ne yaptık?"
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bekle sen, bekle! Daha çok beklersin!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sizden bir şey beklemiyorum! Senden ne bekleyeceğim?