GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:108
Tarih:28.06.2016

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; şu hâle bakın ki kendi hukukunu koruyamayan bir yargı Türkiye'de yurttaşın hukukunu koruyacak. Anayasa'ya aykırı bir düzenlemenin muhatabı olan yargı kendi hukukunu korumak için hiçbir şey yapmadı, yapamadı da, yapmıyor da. Kendi hukukunu koruyamayan bir yargının yurttaşın hukukunu nasıl koruyacağını ben doğrusu merak ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Sayın Yargıtay Başkanının 5 Temmuz 2015 tarihindeki bir açıklamasını sizinle paylaşmak istiyorum. Diyor ki Yargıtay Başkanı: "İradesini teslim edenlerin yargı içinde blok hâlinde hareket ettiği malumdur. Belli mahfillerden alınan kararları yargıya dayatanlar adaleti sağlayamazlar." Çok doğru. Peki, siz ne iş yapıyorsunuz, siz kimsiniz? Madem böyle bir durum var, siz Yargıtay Başkanıysanız niye bununla ilgili gereğini yapmadınız? Blok oy kullananlar varsa, o zaman hani o sabahtan beri bahsettiğiniz yargıcın bağımsızlığı, tarafsızlığı ilkelerini siz bilmiyor musunuz, niye bunlarla ilgili gereğini yapmadınız? Şimdi hangi gerekçeyle orada oturuyorsunuz? Peki, bir başka şey soralım: Madem bu mahfillerden emir alınıyor siz emir almıyor musunuz? Siz kendi durumunuzu nasıl izah edeceksiniz?

Devam edelim, bir de meşhur Yargıtay Savcısı var. Biliyorsunuz Balyoz davasını Ceza Genel Kuruluna taşıttıramadığımız Sayın Savcı var. O da şöyle diyor, diyor ki: "Efendim, kimseye rahatsızlık vermeden -kendisinden sonra gelen savcıya- görevinizi yapacağınıza inanıyorum." Savcıların görevi zaten bu, iktidarla ilgili kimseye rahatsızlık vermemektir. 8,5 milyon insanı on yılda sorguladılar. O on yılda sorgulanan 8,5 milyon insanın yalnızca 10,57'si hakkında mahkûmiyet kararı verildi.

Arkadaşlar, siyasi iktidarınızın gücü müthiş olabilir ama bir basit örnek, Kore, ortadan ikiye böldük, güney ve kuzey. İki Kore arasındaki fark inanılmaz, bir tarafta dünyanın uygar bir ülkesi, en gelişmiş ekonomilerinden birisi, dünyanın en saygın ülkelerinden birisi. Öbür tarafta, dünyanın büyük endişe duyduğu, kimsenin selam vermek bile istemediği, kaygıyla, panikle söz ettiği bir ülke. İkisi arasındaki temel fark, adalet; birisi hukuk devleti, öbürü bir siyasi parti devleti. Şimdi, Türkiye'ye geldiğimizde ortaya konulan fotoğrafa bir bakın, ne Yargıtay ne Danıştay bunların her ikisinde de görev yapan yargıçların hiçbirisi toplumun bundan sonraki adalet beklentilerine cevap veremez çünkü hiçbir yargıç hiç kimsenin olmadığı kadar geleceğini planlama hakkına artık sahip değildir. Herkes, her yurttaş bir ülkede kendisinin nasıl bir yasayla yaşayacağını bilme hakkına sahiptir, doğal olarak geleceğini planlama hakkına sahiptir. Hepimiz geleceğimizi planlayabiliriz çünkü bizi yöneten yasalara, o yasaları düzenleyen anayasal düzene inanırız ve yaşamımızı ona göre planlarız. Ama, siz, geleceğinizi nasıl isterseniz isteyin, planlayın, bugünkü gibi, siyasi parti devleti sizin geleceğinize müdahale eder, sizin geleceğinizi karartabilir. Böylesi bir devlet hukuk devleti olmaz. Böylesi bir devlete dünyanın hiçbir yerinden yatırım gelmez, itibar gelmez, böylesi bir devlet saygınlığını koruyamaz. Bugün gelinen nokta burasıdır. Eğer bunu cemaat kaygısıyla yapıyorsanız yapmayın. Ama cemaatin Türkiye'de hukuk sisteminin içerisinden, bürokrasiden, polisten, kolluktan ayıklanması gerekiyor mu? Evet, ayıklanmalı. On altı yıldır bunun mücadelesini veren bir hukukçuyum. Daha hiçbiriniz ortada yokken "telekulak" diye uydurdukları polisi ele geçirme senaryosunda ben yine o cemaatle mücadele eden hukukçulardan birisiydim. Balyoz davasıyla da mücadele ettim, Ergenekon'la da mücadele ettim, bütün cemaat davalarının hepsiyle mücadele ediyordum. Yalnızdık, birkaç kişiydik. Bugün siz onlarla mücadele edemiyorsunuz. Niçin? Çünkü siz de farkındasınız ki sizin gördüğünüz yalnızca "ıceberg"in suyun üstündeki yüzüdür. Onlarla mücadele böyle olmaz, yargıyı parti devletine çevirerek olmaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)