GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:109
Tarih:29.06.2016

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, 2 grup başkan vekili şimdi söyledi -grup başkan vekilimiz de- gerçekten okuduğum zaman tüylerim diken diken oldu ve dinliyordum. Yani bu Anayasa değişikliği üzerine bir şeylere bakıyordum ama bunu dinlerken yani insani ve vicdani her şeyi yapabileceğiniz konusunda bir kez daha şok oldum. Hakikaten, beraber yola çıktığınız, ölüme gittiğiniz insanları nasıl böyle ölümünü meşrulaştıracak sözler söyleme ortamına geldiniz, ben hayretler içerisindeyim. Okuyayım, burada kayıtlara geçsin; Mavi Marmara'yla ilgili olarak bu akşam Sayın Cumhurbaşkanının söyledikleri: "Türkiye'den böyle bir insani yardımı götürmek için günün Başbakanına mı sordunuz? Biz zaten yardım yaptık, yapıyoruz. Bunları da yaparken gövde gösterisi olsun diye mi yapıyoruz? Edebi, adabı içinde yaptık, yapıyoruz."

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Nereden okuyorsun?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Her yerde var, her yerde.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Şimdi, burada iki sorum var: Bir, Mavi Marmara'yla gidenleri gövde gösterisi yapmakla suçluyor. İki, edepsizlik ve adapsızlıkla suçluyor ölen insanları. 9 yurttaşımız, çocuk da var, genç de var, yaşlı da var ve bunları bu şekilde suçluyor. Ve burada suspus olmuş Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu var, gerçekten. Ve "Günün Başbakanı." diyor, kendisini tarif ediyor. Böyle bir ortam var ve tam da bu ortamda görüştüğümüz, Anayasa'ya baştan sona aykırı olan bir yasa var, baştan sonuna kadar aykırı olan.

Bakın, değerli arkadaşlar, arkadaşlarımız ifade etti, ben de Komisyonda ifade ettim. Bu bir korku yasasıdır; bu, Adalet ve Kalkınma Partisi kadrolarının bir vesileyle korku yasasıdır; Sayın Cumhurbaşkanının korku yasasıdır; geçmiş Başbakanın korku yasasıdır, korktuğu için böyle bir yasa geliyor. Yani hava boşluğu bırakmak istememe yasasıdır herhangi bir biçimde. Ama şunu söyleyeyim, bakın şu tehlikeli işi yapıyorsunuz, çok tehlikeli, bu böyle gitmez, gitmeyeceğinin siz de farkındasınız: Bir vesileyle 276'yla iktidara gelen siyasi partiye kendi yargısıyla beraber gelme imkânı tanıyorsunuz Anayasa'ya aykırı bir biçimde. O zaman ne olacak, nereye kaçacaksınız? Herhangi bir iktidar, iktidara geldiği zaman sizden sonra herhangi bir biçimde, kendi yargısıyla beraber geldiği zaman nereye gideceksiniz, nereye gideceksiniz? Dolayısıyla, çok yanlış bir işe imza atıyoruz şu anda, çok yanlış. Şimdi buradan çıkabiliriz, Anayasa'yı değiştirerek çıkabiliriz. Evet, yargı içerisinde tarafsız olan, bağımsız olan birçok insan var, yargıç var, bunlarla ilgili mekanizma üretilebilir eğer mevcut mekanizmalar yetersiz ise. İnançlarını, bulundukları gücü kendileri için kullananlar varsa bunlar için mekanizma geliştirelim ama korku için bütün yargı sistemini heba edecek düzenleme yapmayalım.

Keşke Adalet Bakanı burada olsaydı... Bakın, bir de şu düzenlemeyi dokunulmazlıktan sonra yapıyorsunuz. Teorik olarak söylüyorum, benim dokunulmazlık dosyam var, Adalet Bakanıyla siyasi rakibiz, kendisinin önüne gidecek dosyam var. Kendisi HSYK'nın Başkanı; bir, benimle ilgili izin verecek Adalet Bakanı olarak veya vermeyecek, birçok milletvekiliyle ilgili böyle bir durum var. İki, HSYK'nın Başkanı kendisi, HSYK'nın Müsteşarıyla beraber bundan sonraki yargı süreçlerinde bizim yargılanacağımız Yargıtay üyelerini tayin edecek, kendisi tayin edecek bu Yargıtay üyeleri içerisinde. Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerinin aşağı yukarı hangi dairede yargılanacağı belli. Şimdi o dizaynı yapıyorsunuz. Yargıdan daha öte, siyaseti dizayn etme, dokunulmazlıklar üzerinden böyle bir imkânı da elinizde tutuyorsunuz.

Bakın, değerli arkadaşlar, adil yargılanma ilkeleri bakımından, hukuk devleti ilkeleri bakımından, siyaseten, ahlaken ve vicdanen çok yanlış bir iş yapıyoruz, çok yanlış bir iş yapıyoruz ve bu, döner, daha sonra en başta sizi vurur 17-25'ten sonra vurduğu gibi, vurur sizi. Dolayısıyla, şu andaki yargıçlara güvenerek, atayacağınız yargıçlara güvenerek hareket etmeyin. Yargıçlar ve savcılar kelebek gibidirler, ışığa doğru uçarlar, ışığı gördükleri zaman da ışığa vururlar ve pat diye ölürler. Şimdi, siz güçsünüz, sizin gücünüzden yana hâkimler ve yargıçlar var, onları kendi gücünüze doğru çekiyorsunuz ama bilin ki o yargıçlar ve savcılar yarın başka bir güçlü iktidar gördükleri zaman kendi yanlarına giderler. Bunu Türkiye bakımından, yargı bakımından ve adalet sistemi bakımından yapmak son derece yanlıştır, bununla bu şekilde oynamayalım. Geçmişte de yargı tarafsız ve bağımsız değildi, şimdi de değil ama şimdi bağımsızlığın bütün kurumsal güvencelerini ortadan kaldırıyorsunuz ve bunu bir yasayla yapıyorsunuz. Son derece yanlış, bu yanlıştan dönelim hep birlikte.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)