| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2016 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 400 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 18'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına atanabilmek için gerekli olan, üyelikte bulunmuş olma süre şartı on yıldan altı yıla düşürülmektedir. Her ne kadar gerekçede üyelik süresinin on iki yılla sınırlanması doğrultusunda bu düzenlemenin yapıldığı ifade edilse de Yargıtay Başkanlığının önemi ve yürüttüğü, yerine getirdiği görevin tecrübe gerektirmesi dikkate alındığında bu sürenin yetersiz olduğunu değerlendiriyoruz. Bu nedenle, önergemiz sürenin sekiz yıla çıkarılması yönündedir.
Değerli milletvekilleri, yargı bağımsızlığı, yargılama sürecindeki sınırlamalar, yargı ve infaz kurumlarının fiziki, teknolojik ve beşeri kapasitesinin yetersizliği, adli personelin özlük hakları, adli teşkilatın hantal yapısına bağlı uygulama sorunları, yargının temel sorun alanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Geciken adaletin adalet olmadığı dikkate alındığında, adil ve hızlı yargılamanın sağlanamaması, adalete güveni tehdit eden ana unsur olarak değerlendirilmektedir. Yargının kısaca özetlenen, ancak niteliği itibarıyla devasa boyutta olan sorunlarının siyasi saiklerden uzak, iyi niyetli, sadece yargının bağımsız ve tarafsız işlemesi, adaletin hızlı, doğru ve adil tesisi anlayışıyla çözümü mümkündür. Bu çerçevede, öncelikle, kanun yapma süreci ve kanun yapma tekniğine ilişkin olarak hukuki güvenlik ilkesini ihlal eden, devlet gelenekleriyle de bağdaşmayan, yasama organını etkisiz hâle getiren uygulamalara son verilmeli, etki analizi çerçevesinde uygun süreçler oluşturulmalıdır.
Başta bölücü terör örgütüyle sürdürülen müzakere sürecine paralel olarak yapılanlar olmak üzere, millî ve manevi değerlerle üniter millî devlet yapımızı, cumhuriyetin temel niteliklerini tahrip eden, Türkiye'nin ülkesi ve milletiyle bölünmezliğini tehdit eden, yolsuzluk ve usulsüzlüğü teşvik eden yasal ve idari düzenlemeler kaldırılmalı ve oluşan tahribatı onarıcı yeni düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Hâkim ve cumhuriyet savcılarının örgütlü suçlar, haksız rekabet, döviz işlemleri, sigortacılık, kara para aklama, iş kazaları, sermaye piyasası suçları gibi bazı özel alanlarda uzmanlaşmaları sağlanmalıdır. Adalet sisteminin ayrılmaz bir parçası olan hâkim ve savcılar dışındaki görevlilerin özlük hakları ve çalışma şartları düzeltilmelidir. Hâkim, savcı ve yardımcı personel ihtiyacı giderilmelidir. Hâkim ve savcıların mesleki gelişmeleri takip edebilmeleri ve niteliklerinin artırılması için hizmet içi eğitim faaliyetlerinde devamlılık sağlanmalıdır. Kolluk sisteminden kaynaklanan yapısal ve hukuki sorunlar çözülmeli; yargı sisteminin ayrılmaz parçası olan avukatlık, noterlik, icra ve iflas idareleri ile ceza infaz kurumlarının kronik sorunları çözüme kavuşturulmalı; adalet sistemine katkı sağlaması temin edilmelidir. İnfaz koruma memurlarına fiilî hizmet süresi zammı hakkı verilmelidir. Mübaşir, zabıt kâtibi ve diğer adalet hizmetlerinde çalışanların mali ve sosyal hakları iyileştirilmelidir. Ayrıca yargı kurumlarının fiziki, teknolojik ve beşeri kapasitesinin artırılması, yargı bağımsızlığı ile hukuk devleti ilkesinin gerçek anlamda tesis edilmesine katkı sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, bir toplumun huzur içinde yaşayabilmesi ve o toplumda yaşayan insanların kendisini güvende hissedebilmesi için adalet çok önemlidir. Bir ülkenin hukuk devleti olduğundan bahsedilebilmesi için o ülkede bağımsız bir yargı teşkilatının varlığının tartışmasız olarak kabul edilmesi gerekir. Bağımsız yargı ise, yargıçların bağımsızlıkları ile mesleki geleceklerini güvencede hissetmelerinin sağlanması ile gerçekleşir. Bağımsız yargı, vatandaşların yasama ve yürütme organları karşısında en önemli teminatıdır. Bu teminat sayesinde hukuk devleti varlık bulmaktadır. Ancak kanun tasarısı bu teminatı ortadan kaldırmaktadır. Amaç, iş yükünün azalmasına bağlı küçülmeden ziyade siyasi iradenin yargı üzerinde bir hâkimiyet alanı oluşturma çabasıdır.
Unutmayalım ki her birimiz adaleti vicdanlarımızda hissetmediğimiz takdirde adalet kurumuna güven gerçek anlamda tesis edilmiş olmayacaktır.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)