GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu adına Srebrenitsa soykırımının 21'inci yıl dönümü ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:111
Tarih:12.07.2016

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Çocuklar küçük kurşunlarla öldürülmesinler anne." denilen bir katliamı konuşuyoruz. Bu sözler bütün dünyada vicdan sahibi herkesin hafızasına ve vicdanına kazındı. Böyle bir katliamı bu üslupla konuşmaktan ben de bir milletvekili ve insan rahatsız olduğumu ifade etmek isterim öncelikle. Çünkü, bu, sadece oradan gelen milletvekillerinin veya insanların meselesi değil, vicdan sahibi olan herkesin hicap duyacağı bir katliamdır ve soykırımdır, herkesin kınaması lazım, bu Meclisin de ortak iradesiyle kınanması lazım.

Dün de ben Bosna'daydım, Srebrenitsa'daydım. Törenlere katıldım, anmalara katıldım. Ben kendi hayatımda birçok cenazeye katıldım, birçok tabut taşıdım, birçok ölüme tanıklık ettim, otopsiye katıldım ama hayatımda taşıdığım en hafif tabutlardı değerli arkadaşlar çünkü içlerinde sadece birkaç kemik vardı. Yirmi bir yıl sonra DNA eşleşmesi sonucunda kimlikleri tespit edilen 127 kurbanın cenazesi de dün defnedildi. Bunların içlerinden 14'ü çocuktu değerli arkadaşlar. Hâlen DNA eşleşmesini bekleyen birlerce cenaze var toplu mezarlarda. Böyle bir katliamı konuşuyoruz. Avrupa'nın orta yerinde olan, birçok değerler üzerinde yükselen bir coğrafyada gerçekleşen ve Avrupa'nın ve dünyanın kör olduğu, sesini çıkarmadığı, Hollandalı Barış Gücü askerlerinin 30 Hollandalı asker uğruna bir halkı katliamcılara teslim ettiği bir katliamı konuşuyoruz. Evet gerçekten, ben milletvekili arkadaşlarımın da bundan sonraki yıllarda o törenlerde olmasını arzu ederim. Dün, katliamın gerçekleştiği eski bir fabrikada tören yapıldı. Fabrika bir soykırım müzesine dönüştürülmüş, orada soykırımda rolü olan insanların fotoğrafları var. Bir yüzleşme müzesine dönüştürülmüş. Faillerin geçmişleri var, yargılamaları var. Dün Sayın Dışişleri Bakanı da Türkiye adına konuştu, iyi bir konuşma yaptı, kendisini buradan tebrik ederim. Ancak, Uluslararası Ceza Mahkemesinin üyesi olan yargıçlar da orada konuştular ve bugünün katliamcılarına örnek olabilecek dersler verdiler orada. Dünyanın neresinde olursa olsun, katliam yapanların, soykırım yapanların bir gün mutlaka sadece vicdanlarda mahkûm olmayacaklarını ama uluslararası kurumların oluşturduğu bu mahkemelerde de artık yargılanabilecekleri konusunda bir algı yarattılar, bir konuşma yaptılar. Bunun da altını çizmek isterim.

Değerli arkadaşlar, evet, 8.372 insan -daha çok erkek ve genç erkekler- katledildi ve yüzlerce toplu mezarda, cesetleri parçalanarak defnedildiler ki kimlikleri belli olmasın, kim oldukları anlaşılmasın. Yirmi yıldır eşleşme çalışmaları devam ediyor. İnsanlar oradan yirmi bir yıl geçtikten sonra, hâlen cenazelerinin peşindeler, hâlen bir parça kemik arıyorlar, hâlen. Orada, aynı anda, yirmi yıldır benim takip ettiğim Cumartesi Anneleri aklıma geldi. Hâlen o meydanda insanlar, 1980'li yıllarda, 1990'lı yıllarda kaybettikleri çocuklarının kemiklerini arıyorlar. Belki bazıları burada bir anlam biçemiyor ama orada o hafif tabutları taşırken bunun ne anlama geldiğini, bir mezar sahibi olmanın ne anlama geldiğini bir kez daha öğrenmiş oldum değerli arkadaşlar. O nedenle, bu konulara, Meclis olarak siyasi rekabetin ötesinde, ortak duygularla yaklaşmalıyız değerli arkadaşlar. İnsanların bir mezar sahibi olabilme, bir yere dua edebilme hakkına bizlerin bu topraklarda da büyük bir saygı göstermemiz gerekir diye düşünüyorum. Bundan sonrası bakımından en azından böyle yapmamız gerekir bu Meclis çatısı altında.

Şunu söyleyeyim en son: Aliya İzzetbegoviç'in gerçekten de hafızalara kazınan bir vasiyeti var. O vasiyeti bugün Sayın Başbakan da ifade etti, ben de dün o vasiyeti Saraybosna'da o mezarları gördükten sonra ifade etmiştim. "Ne yaparsak yapalım, ne yaparsanız yapın ama soykırımları unutmayın. Unutulan soykırımlar tekrarlanır." Biz de buradan şu sesle yükselmeliyiz: Bütün soykırımlara karşı çıkmalıyız, bütün soykırımları toplumun vicdanında mahkûm etmeliyiz ve bir gün mutlaka ama mutlaka Uluslararası Ceza Mahkemesinin önüne çıkacaklarını da hatırlatmalıyız.

Kurbanların anısının önünde tekrar saygıyla eğiliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum.