| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 12.07.2016 |
TALİP KÜÇÜKCAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği Meclis araştırma önergesinin aleyhine söz almış bulunmaktayım.
Araştırma önergesi özet itibarıyla Suriye'de ortaya çıkan devlet dışı aktörlerin ve cihatçı terör örgütlerinin faaliyetlerine engel olunmadığı varsayımına ve iddiasına dayanmaktadır. Realite ise araştırma önergesinde yer verilen somut gerçekliğe tekabül etmeyen, alınan önlemleri -ki bunların hepsi somut önlemlerdir, biraz sonra bahsedeceğim- ve tüm bunları göz ardı eden iddialardan ibaret olup realite son derece farklıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye zor bir coğrafyada bulunmaktadır. Küresel güç mücadeleleri ve bölgesel rekabetlere sahne olan bir coğrafyadayız. Türkiye'nin içinde bulunduğu jeopolitik iklim hem önemli imkânlar sunmakta hem de riskler ve meydan okumalar getirmektedir. Irak işgali ve Suriye'deki iç çatışmalar ne yazık ki bölgesel istikrarı ve Türkiye'nin güvenliğini olumsuz etkileyen gelişmeler olmuştur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, Suriye krizi gündeme geldiğinde iki tane önemli seçenekle karşı karşıya geldi: Bu seçeneklerden bir tanesi, ya sınırımıza yığılan insanlara kapıları açmak ve onlara bir hayat öpücüğü vermek ya da onları rejimin eline teslim etmekti, kadın, çocuk, yaşlı demeden. Türkiye, vicdani, ahlaki bir sorumluluk üstlenerek sınırları açtı. Bugün 3 milyondan fazla veya 3 milyona yakın Suriyeli Türkiye'de. Elbette 3 milyona yakın insanın göç ettiği bir yerde sınırların tamamen, özellikle 911 kilometrelik sınırın bütünüyle kontrol edilmesi mümkün olamayabilirdi. Zira, Türkiye bir istihbarat devleti değildi, Türkiye bir güvenlik devleti değildi. Ancak gelinen noktada şunu ifade etmekte yarar var ki Türkiye, bölgede oluşan jeopolitik boşluğu dolduran devlet dışı aktörleri ve terör örgütlerini önceden zaten gördü ve bütün bunlarla ilgili önlemlerini almaya başladı. Suriye'de merkezî hükûmet ve rejim ülkenin çoğunda kontrolü kaybetti, iktidar ve güç boşluğunu DAİŞ, PYD, YPG ve benzer örgütler doldurdu. Bunlar Türkiye için önemli tehditler ve riskler oluşturdu ve Türkiye ilk günden itibaren bunlara karşı bildiğimiz pozisyonunu aldı ve tekrarladı.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, özellikle sınırlarımız içerisinde faaliyet göstermeye çalışan ve bu niyetle ülkemize gelmeye çalışanlara ilişkin önemli tedbirler aldı. Bunlar somut tedbirlerdir, bunları tek tek ifade etmekte yarar var.
Bunların başında teknik tedbirleri sizinle paylaşmak isterim. İlk olarak, Türkiye, özellikle Suriye'de DAİŞ ve PYD'nin, YPG'nin kontrolüne geçen yerlere yakın bölgelerdeki hudut kapılarını kapattı ki buralardan illegal geçişler olmasın Türkiye'ye.
Türkiye'nin bütün sınırlarında görev yapan askerî personelin yüzde 50'si Suriye sınırında konuşlandırıldı. Amaç, bu sınırdaki güvenliği ve güvenlik riskini mümkün olduğunca kontrol altında tutmak.
Sınırdaki güvenliği sağlamak amacıyla yüzlerce kilometre hendekler kazıldı, tel engeller çekildi. 1.280 kilometre sınır güvenliği yolunda düzenlemeler yapıldı, yaklaşık 300 kilometrelik aydınlatmalar yapıldı. Bunların bir amacı vardı, o da sınırımızın güvenliğini sağlamak ve geçişleri kontrol altına almak.
Sınır güvenliğini sağlamak amacıyla, belki bazı muhalefet partisi arkadaşlarımızın farkında olmadığı gelişmeler de sağlandı. Örneğin modüler geçici üs bölgeleri kuruldu, mobil keşif gözetleme sistemi genişletildi ve yaygınlaştırıldı. Bu tedbirler sayesinde, Suriye'ye yasa dışı yollarla geçmeye çalışan veya Suriye'den Türkiye'ye gelmeye çalışanlar büyük oranda engellendi.
Biz, Türkiye'de terör örgütlerinin faaliyetlerini engellemek amacıyla siyasi tedbirler de aldık. Türkiye'ye giriş yasağı listesi oluşturuldu, listede yer alanların ülkeye girişi engellendi.
Havaalanlarında ve otobüs terminallerinde risk analiz merkezleri kuruldu ve bunlar sayesinde çok sayıda insan gözaltına alındı, yakalandı.
Ben somut olarak şunlarla sözlerimi tamamlamak istiyorum; bakın, Türkiye aldığı somut önlemlerle neler yaptı: 145 farklı ülkeden 51.617 yabancıya Türkiye'ye giriş yasağı konuldu, bu son derece önemli bir rakam. 98 farklı ülkeden 3.637 yabancı sınır dışı edildi. Bunun bir amacı vardı. Düşünebiliyor musunuz, Brüksel'deki saldırıyı yapanları Türkiye saldırıdan bir yıl önce tespit etti, sınır dışı etti, ilgili ülkelere bildirdi. Demek ki Türkiye'nin kendi içerisinde riskli kişileri yakalama, gözetleme ve bunları sınır dışı etmeyle ilgili son derece önemli aygıtları aslında var ve bunları kullandı.
Gelelim gözaltı meselesine. Çatışma bölgeleriyle ilgili irtibatlı olduğu anlaşılan ve görülen 5.465 kişi gözaltına alındı, bunların 2.098'i yabancı. 1.748 kişi -ki 679'u yabancı- tutuklu şu anda ve 1.560 kişi mahkemeye sevk edildi. Bütün bu rakamlar ve gelişmeler bize gösteriyor ki hem teknik anlamda hem de siyasi anlamda Türkiye kendi sınırlarını koruma, Türkiye'ye sızmaya çalışan terör örgütlerini kontrol altına alma ve faaliyetlerini yasaklamak için, engellemek için elinden gelen çabayı göstermektedir.
Ancak şunu da ifade etmekte yarar var sayın milletvekilleri: Suriye'de kriz devam ettiği sürece, yanı başımızda bir ülkede çatışmalar devam ettiği sürece, hangi önlemleri alırsanız alın, sınırların güvenliğini yüzde 100 sağlamak kolay olmayacaktır. Bakın Meksika-Amerika sınırına, neredeyse her metrekaresi duvarlarla çevrili ama hâlâ illegal göçler yaşanabiliyor. Bu gerçekliği de göz önünde bulundurarak ben CHP grup önerisinin aleyhine oy verilmesini takdirlerinize sunuyorum.
Saygılar sunarım, teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)