GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:113
Tarih:14.07.2016

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, dün Niğde'nin Çiftlik ilçesi Bozköy kasabasında 170'inci şehidimiz Erol Öncel'i ebediyete uğurladık; rahmet diliyorum tüm şehitlerimize.

Değerli milletvekilleri, Niğde'yle ilgili yaptığım konuşmalarda bölgemizin sahipsizliğini sıkça dile getirdim, buna bir örnek olacağı için söylüyorum: Geçtiğimiz günlerde, ramazan ayının son döneminde Niğde ilinde yaşanan bir çevre felaketi vardı. Bu çevre felaketinde, halkımız gece kalktığında kenti saran bir kokuyla karşılaştı. Kokunun ne olduğu yönünde resmî kuruluşlar arandı. Birkaç gün sonra olay ortaya çıktı. Kızılca Deresi'ne dökülen bir atığın çıkardığı zararlı atıklarla çevre olumsuz biçimde etkilendi ve 71 yurttaşımız hastanelere kaldırıldı. Bunun sonucunda da bölgede birkaç gün süren koku Akkaya Barajı'nın yeniden halkın gündemine bir kez daha gelmesine neden oldu.

Akkaya Barajı, Niğde'de 1964 yılında tarım amaçlı sulama için yapılmıştı. Daha sonraki yıllarda Akkaya Barajı, ne yazık ki Niğde ile Bor arasında, üniversitenin yanında yer alan bir baraj olduğu için, Niğde'nin atığının akmasıyla kirlenmeye başladı. Bu kirlilik sonucu barajdaki balıklar 2000'li yıllarda öldü. Bunun çevreye olan etkisi görülmeye başlayınca Akkaya Platformu ve buna benzer bazı gönüllüler, durumu kamuoyunun dikkatine sunmaya başladılar. Ne yazık ki 2002 yılında Niğde Valiliğinin raporunda da yer alan ve ileride toplum için büyük sıkıntılar yaratacağı belirtilen bu barajda istenen temizlik bir türlü gerçekleşmedi. Son yıllarda o hâle geldi ki insanlar artık kokusundan duydukları rahatsızlıkla ilgililere, yetkililere ulaşmaya çalıştılar.

Bu arada, Niğde'ye gelen her bakanımız verdiği sözle de bu barajın temizleneceğini ifade etti. Öyle ki Erdoğan Bayraktar geldiğinde, Niğdelilere "Siz bu kokuyla nasıl yaşıyorsunuz? Hâlâ Ankara'ya niye yürümediniz?" diye soracağı kadar vahim bir durum vardı. Bu barajın Niğde Üniversitesinin yanında, Niğde ile Bor arasında, yerleşim alanlarının tümünü içine alan bir bölgede atık merkezi durumuna gelmesi, 100 bin insanın sağlığını direkt ilgilendiren ve gelecekte de telafisi zor, olumsuz sonuçlara neden olacak bir durumdaydı. 2009'da, Veysel Bakanımız geldiğinde, bölgedeki durumu görüp buranın temizleneceği yönünde söz verdi. O günden bu yana, gelen her bakanımız yaptığı her açıklamada Akkaya Barajı'na gidiyor, "Bu barajı biz temizleyeceğiz." diyor. Çevre Müdürlüğünün yayınladığı duyurularda ise bu barajın temizlenebilmesi için, barajın öncesinde, Niğde Belediyesinin arıtma tesisi dâhil, Bor'un, Niğde'nin, Fertek'in, Koyunlu'nun ve tamamen, bölgedeki atıkların Niğde'den, Bor'dan geçirilerek yapılacak büyük bir arıtmayla bu işin gerçekleşmesinin doğru olacağı belirtiliyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakanın açıklamaları ile müdürlük açıklamaları arasındaki çelişkinin dışında, ben milletvekili seçildikten sonra bakanımıza yazdığım yazılarda durumun geldiği olumsuzluğu göz önüne serdim ve burayla ilgili ne yapacağını sorduğumda, Niğde Belediyesinin arıtmasının düzenli çalışmadığını, bu nedenle de bu kirliliğin devam ettiğini, bölgede yapılan projelere rağmen sonuç alınamadığını belirtti. Bu anlamda, bu durumun incelenmesi ve araştırılması gerekiyor. Kurumlar arasındaki uyumsuzluk, söylenen ve verilen sözlerin bugüne kadar yerine getirilmemesi bölge halkı için büyük bir tehlike oluşturuyor. Yaz aylarında Niğde'ye gittiğiniz zaman kokudan gezemiyorsunuz ama Bor ilçesi ve çevresi daha büyük bir risk altında. Bizim çocukluğumuzda bu barajın suyunda insanlar yüzebiliyordu, sebzemizi, meyvemizi, bahçemizi biz bu sularla suluyorduk. O anlamda, geldiği durum vahim.

Bakınız, geçtiğimiz günlerde ben barajın son durumunu yerinde görmek için tekrar, bir kez daha gittim. Gördüğüm manzara gerçekten düşündürücüydü. Buradan çıkan sular yani barajdan çıktıktan sonra Bor'a, ovaya akan sular köpürüyor, rengi yeşile çalan sulardan bölgeye akan sağlıksız suyun görüntüsü ortaya çıkıyordu. İşin düşündürücü tarafı, 2005 yılında bölgeye flamingo ve dikkuyruk kuşları gibi 217 çeşit kuş gelmeye başladı. Bu hayvanların yaşam alanı olan buranın Ramsar Sözleşmesi'ne alındığı ve buranın kurtarılacağı belirtiliyordu. Yine, ben bakanımıza sorduğum soruda buranın böyle bir kapsama alınıp alınmadığını öğrenmek istediğimde, böyle bir kapsam içine de alınmadığı ortaya çıktı. Yani, burası kuş cenneti özelliğine sahip olmasına rağmen, bu bağlamda da bir çalışma yapılmamıştı.

Verilen sözlerin bugüne kadar gerçekleşmemiş olması, önerilen projelerin uygulamada sonuç vermemesi, projeler belirtildiği hâlde neticeye gidilmemesi düşündürücü. Örneğin, Niğde Belediyesinin mevcut arıtma tesisi yirmi yıl önce Cumhuriyet Halk Partili belediye döneminde yapılmıştı; o zaman nüfusun varlığı 50 bin düzeyindeyken bugün erdiği noktada arıtma tesisi yetersiz kalıyor. Bununla ilgili 2012 yılında Hollanda'dan alınan bir hibeyle buranın kapasitesinin geliştirilerek atık suyun istenen verimlilikte doğru alana sevk edilecek biçimde işlem yapıldığı belirtildi ama ne yazık ki bunun da böyle olmadığı ortaya çıktı.

Bölge genel yapısı itibarıyla atıkların akabilmesine müsait bir alan. Niğde Organize Sanayisinin arıtma tesisi var, Niğde Belediyesinin arıtma tesisi var; bölgede bulunan diğer kasabalar için arıtma tesisi yok. Ama, arıtma tesisleri dönem dönem bakıma alındığında, doğal olarak bu su gidip baraja akıyor ve atık sular aktıkça da baraj için yapılan çalışmalar da bir yerde boşa gidiyor çünkü dip çamurunun bir bölümü buradan alındı, sorunun çözümlendiği düşünüldü ama sorunun çözümlenmediği görüldü.

Şimdi, burada bir sorun daha var; geçmişte Akkaya Barajı'na, Kızılca Deresi'nin -ya da Tabakhane Deresi'nin- yanı sıra kaynak suları geliyordu. Son gittiğimde edindiğim bilgiye göre, artık, baraja yalnızca Niğde Belediyesine ait arıtmadan çıkan atık sular geliyor. Öyle olunca, bunun sağlık yönünden de ele alınması ve düşünülmesi gerekiyor. Bölge için, bu suyun yeniden değerlendirildikten sonra kapalı bir havzaya alınıp, onunla bölgenin dışına çıkarılıp, tam kapasiteli fiziksel ve kimyasal bir arıtmayı da sağlayacak biçimde gerçekleştirilmesi zorunlu ve ihtiyaçtır.

Bu nedenle, önerimizin tüm siyasi partilerimiz tarafından desteklenerek bölgede yapılanların yani on beş yıldır konuşulan, anlatılan çalışmaların da bütününün ele alınıp geleceğe yönelik hemen, acil bir çözüm üretilmesi gerekiyor.

Ben, sayın bakanla görüştüğüm zaman kendisi de ifade etti, buranın önemli olduğunu, temizlenmesi gerektiğini, projeler geliştirildiğini belirtti ama projelerin uygulanmasında sıkıntı var.

Onun için, bu yerin çözümünün bir Meclis araştırmasıyla her yönüyle ele alınıp sorunun bu şekilde değerlendirilmesini ve en az 100 bin insanı bugün için riske eden sorunun bir an önce giderilmesini diliyoruz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Doğal olarak -burada anlatım ifadesi olarak söyleyeyim- Niğde ile Bor arasında kot farkı var; Niğde'den gelen su baraja giriyor, yaklaşık Niğde'ye 6 kilometre, Bor'a 4 kilometre uzaklıkta ve burada toplanan sular, Bor'daki ovaya akıyor, aktığı yerde sebze, meyve bahçelerini suluyor. Onun için, geleceğe dönük de bir risk yaratıyor. Yer altı suyumuz tehlike altında, insanlarımızın sağlığı risk altında ama artık o hâle geldi ki koku, Bor'un dışında Niğde'ye de geri vurmaya başladı.

Bu bağlamda, bu sürecin doğru ele alınıp çözüm üretilmesinin, hem insanımız için hem çevremiz için hem doğamız için gerekli olduğuna inanıyorum. Bu anlamda sayın bakana yönelttiğim sorularda -konuyu her yönüyle ele alarak sorular yönelttim- öyle ki birinde "Kokuyu önledik.", diğerinde ise "Sorun devam ediyor." yanıtlarını aldım. Gördüm ki bakanlık düzeyinde de bu konuda yanıt yazanların konuya yeterince vâkıf olmadıkları açık. Bu nedenle, tüm siyasi partilerimizin kuracağı Meclis araştırması komisyonuyla -dediğim gibi- 100 bin insanı riske atan sorunun çözüme ereceğini düşünüyorum. Başka bir yerde, başka bir bölgede olsaydı bu sorunla ilgili yer yerinden oynardı.

Niğde'miz için de Meclisimizin soruna sahip çıkmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)