GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:113
Tarih:14.07.2016

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, insan sağlığı ve doğayı tehdit ettiği ve çözümü konusunda on beş yıldır sonuç alınmadığı gerekçesiyle Akkaya Barajı hususunda vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. Başta Niğdeli hemşehrilerim olmak üzere bütün Türk milletinin de... Bozköylü şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Akkaya Barajı, Niğde'de Tabakhane Çayı üzerinde sulama amacıyla 1964-1967 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır -Niğde ile Bor arasında; Niğde merkeze 9, Bor merkeze 4 kilometre uzaklıkta- atık sular sebebiyle bitki ve canlı türlerinin yok olması sebebiyle bölge için büyük bir çevre sorunu hâline gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de su kirliliğine sebep olan en büyük faktörlerden birisi sanayi faaliyetleri ve endüstriyel atıklardır. Sanayi atık sularının içerisinde bulunan ve yüksek zehirlilik oranına sahip kurşun, krom, cıva gibi maddeler insan sağlığı açısından büyük tehdit oluşturmaktadır. İnsan sağlığı ve ekosistemin korunması amacıyla su kaynaklarının endüstriyel atıklar tarafından kirletilmesini önlemek için gerekli yasal ve kurumsal altyapıların oluşturulması gerekmektedir. 2000 yılında kirlendiği saptanan ve balıkların ölmesi, canlı yaşamamasıyla gündeme gelen Akkaya Barajı için maalesef, bugüne kadar herhangi bir sonuç alınamamıştır.

Değerli milletvekilleri, Akkaya'nın kurtarılması için 2002 yılında Niğde Valiliği bu durumun vahimliğini defalarca dile getirmiştir. Sayısız bakanların, valilerin, siyasetçilerin demeçleri, açıklamaları, Niğde Üniversitesinde yapılan çalıştaylar ve yapılan onlarca toplantıya rağmen çözüm sağlanamamıştır. Akkaya Baraj Gölü hâlen sorun olmaya devam etmektedir. Suyun çıkış rengi yeşildir, köpürerek akmakta ve kokudan çevrede maalesef durulamamaktadır. Niğde Üniversitesi Bor ve Niğde yerleşkeleri, Niğde Organize Arıtma Tesisi barajdan yayılan kötü kokunun etkisi altında olduğu gibi, Bor ilçesi köy ve kasabaları da risk altındadır. 100 bini aşkın nüfusun yaşadığı bölge ciddi risk altındadır. 217 kuş türünün yaşadığı, uğrak yeri olduğu, ayrıca Ramsar Sözleşmesi kapsamına alınacağı söylenen bölgenin 2005 yılında önemli sulak alan olarak ilan edildiği duyurulsa da gereği yapılamamıştır.

Değerli milletvekilleri, on dört yıllık AKP hükûmeti döneminde çevre konusunda gerekli hassasiyet gösterilmemiştir. Kıyılar betonlaştırılmış, küresel ısınma göz ardı edilmiş, tarım alanları ve mera alanları yok edilmiştir. Yenilenebilir enerji kaynakları yerine ise termik santraller tercih edilmiştir.

AKP Hükûmetinin çevre konusundaki başarısız politikalarından Mersin de nasibini almıştır. Mersin'in en önemli çevre sorunu Akkuyu Barajı'nın olduğu bölgede yaşanmaktadır. Ayrıca, sahilin en güzel yerindeki ormanlar talan edilip Silifke Yeşilovacık'ta deniz içerisinde çimento fabrikası kurulmuş, her 60 saniyede bu fabrikadan çıkan kamyonlar Yeşilovacık beldesinin içerisinden geçerek sahile ulaşmaktadır. Bu hem o yöre halkı için hem tarımla uğraşan vatandaşlarımız için büyük bir sıkıntı oluşturmaktadır. Bununla yetinmeyen AKP Hükûmetinin güzelim Mersin sahillerine 17 tane termik santral ruhsatı vermek istediği konuşulmaktadır. Bununla ilgili vermiş olduğumuz soruya henüz cevap verilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, konuşulması gereken bir başka konu ise kimi zaman sığınmacı, kimi zaman göçmen, kimi zaman da mülteci olarak adlandırılan ve şimdi de Türk vatandaşı olması konuşulan Suriyeliler meselesidir. Hükûmet, maalesef, 3 milyon mülteciyi barınma, yeme içme ve iş ortamını hazırlamadan ülkemize kabul etmiş ve bu birtakım sıkıntıları beraberinde getirmiştir.

Şöyle ki: Mersin'deki Suriyeli çocukların sebebiyet verdiği çevre sıkıntısından bahsetmek istiyorum. Bu çocukların motosikletlerin arkasına karavan yaparak bir büyükşehrin içerisinde gezerek şehre yakışmayacak şekilde çöp topladıkları, çöp kutularını ters çevirerek içindeki çöpleri sokaklara dağıttıkları tüm Mersin halkı tarafından bilinmektedir. 300 bin Suriyeliye ev sahipliği yapan Mersin halkı bu durumdan huzursuz olmaktadır. Bizim bu konuyu Çevre ve Şehircilik Bakanına sormamıza rağmen, bu konuda herhangi bir açıklama bugüne kadar yapılmamıştır.

Değerli milletvekilleri, çevre sorunlarının yanı sıra Mersin halkının tarımla ilgili sıkıntıları da mevcuttur. Mersin ve Adana'da buğday hasadı sona erip üreticide buğday kalmadıktan sonra buğday taban fiyatları açıklanmıştır. Dolu afeti dolayısıyla mağdur olan Mersin, Mezitli, Erdemli, Tarsus ve Tarsus'un Ulaş, Ashab-ı Kehf, Killik, Dörtler ve Yanıkkışla başta olmak üzere 33 köyündeki üzüm üreticilerinin tarım kredi ve zirai kredi borçlarının ertelenmesi gerekmektedir.

Seçim bölgem olan Mersin Tarsus, Türkiye'nin sofralık üzüm üretiminin yüzde 30'unu karşılamaktadır. 200 bin dönüm arazide 400 bin ton üzüm yetiştirilip bunun 30 bin tonu şaraplık üzüm olarak kullanılmaktadır. Geçen yıl 52 kuruştan alımı yapılan şaraplık üzüm bu yıl, maalesef, 47 kuruşa düşürülmüştür. Fiyatın daha da aşağıya çekileceği konuşulmaktadır. Kuraklık, dolu ve güneş yakması sonucu yüzde 40 üretim kaybı olmuş, bunun üzerine, Rusya kriziyle beraber çiftçi zor duruma düşmüştür.

Değerli milletvekilleri, Mersin'de Çamlıyayla Devlet Hastanesinde diyaliz ünitesi yoktur. Yazın 100 bin kişinin yaşadığı kentte diyaliz hastaları her gün 120 kilometre yol gidip gelmek zorunda kalmaktadırlar. Tarsus Devlet Hastanesinin temeli on dört yıldır atılamamıştır. Tarsus Devlet Hastanesinde şu anda -yerel medyadan girip bakabilirsiniz- insanlar hastaneye evlerinden vantilatör getiriyorlar hastaların odasına, vantilatörle geliyorlar. Hastalar, hasta sahiplerinin getirdiği vantilatörle hastanede kalıyorlar. "Sağlıkta çığır açtık." diyoruz. Sizden önceki hükûmetler kırk sene önce Tarsus'a 2 tane devlet hastanesi yapmışlar ama maalesef, siz on dört yıldır çeşitli bahanelerle Tarsus Devlet Hastanesinin temelini bir türlü atamamaktasınız. Dün, yine, Tarsus Devlet Hastanesinde ambulans bulunamamıştır, 3'üncü kattan düşen bir çocuk saatlerce beklemiştir, bunun da görüntüleri yine Mersin medyası tarafından paylaşılmaktadır.

Çeşmeli-Taşucu arasındaki yarım saatlik yol yaz aylarında üç saate çıkmaktadır. Yazlığa giden her bir vatandaşımız bunun farkındadır ama maalesef, her seçim söz verip yapmadığınız Çeşmeli-Taşucu otoban yol bağlantısı hâlâ yapılamamıştır, kamulaştırma işlemlerine bile başlanmamıştır. Hükûmetin bölgede vermiş olduğu vaatlerini yerine getirmesini ve vatandaşlarımızın trafik çilesine son vermesini bekliyoruz.

Ayrıca, bir tarım ve hayvancılık ülkesi olan Türkiye, 100 bin canlı hayvan ve binlerce ton et ithal etmektedir, Bosna-Hersek'te hayvancılığı kalkındırmak adına Bosna'dan 10 bin ton et ithal etmektedir. On beş yıllık iktidarınızda bu bir ayıp değil midir? Tarım ve hayvancılık olan bir ülkede bugün 100 bin canlı ithal ediliyorsa bu bir ayıp değil midir?

Ayrıca, dün, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanı Cemil Ertem'in et fiyatlarının önümüzdeki hafta 5-6 TL düşeceğini belirtmesini de manidar buluyoruz. Vatandaşlarımız soruyorlar: "Bu ülkede bir Tarım Bakanı yok mu? Ekonomi Bakanı ya da Başbakan yok mu? Et fiyatlarını bile Cumhurbaşkanı Başdanışmanı açıklıyorsa bu ülkenin bakanları ve Hükûmet üyeleri ne iş yapmaktadır?"

Tüm bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)