| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 116 |
| Tarih: | 20.07.2016 |
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın geneli üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, 15 Temmuz akşamı darbe girişiminde şehit olan polislerimize, askerlerimize ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, tarihî günlerden geçiyor. Maalesef, Gazi Meclisimiz 15 Temmuz akşamı darbeciler tarafından ilk defa askerî bir saldırıya uğramış, bombalanmıştır. 15 Temmuzda yaşanan darbe girişimiyle demokrasi tarihimizin kara günlerinden birisi daha yaşanmıştır. 15 Temmuzda darbe girişiminde bulunan hainler öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisini yok etmeyi yani demokrasiyi yok etmeyi hedeflemişlerdir. Bu darbe girişimini iktidarı, tüm muhalefeti, basını, sivil toplum örgütleri ve sokaktaki vatandaşlarımızla tüm milletimiz birlikte önlemiştir. Ülkemiz uçurumun kenarından dönmüştür. Darbeciler başarısız olmuş, kazanan demokrasi olmuştur. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız milletin olmuştur.
Değerli milletvekilleri, bu darbe girişiminde bulunanlar ve bunların ortakları yargı önüne çıkarılmalı ve hukuk içinde verilebilecek en ağır cezalar verilmelidir. Ancak darbe girişimiyle ilgili soruşturmalar yapılırken evrensel hukuk ilkeleri ve hukukun temel ilkeleri çiğnenmemelidir, adil ve tarafsız bir yargılama yapılmalıdır; sap ile saman karıştırılmamalı, kurunun yanında yaş da yanmamalıdır, hukuk içinde kalınmalıdır. Unutmayalım, adil ve tarafsız bir yargı ve evrensel hukukun uygulanması demokrasinin olmazsa olmazıdır. Hukuk bir gün hepimize gerekebilir. Darbe girişimi esnasında, vatani görevini yaparken üstlerinin emrini yapmak zorunda kalan er ve erbaşlara karşı işlenen suçlar da hukuk içinde soruşturulmalıdır. Bu erlere karşı suç işleyenler de cezasız bırakılmamalıdır. Darbe girişiminde bulunanlar nasıl cezalandırılacaksa bu kişiler de cezalandırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki süreç, demokrasiyi ve Anayasa'yı askıya alan, hukuk dışına çıkan bir süreç olmamalıdır. Devleti yönetenler sağduyulu olmalıdırlar ve sükûnetle hareket etmelidirler. Devlet kin tutmamalıdır. Türkiye'yi normalleştirecek, toplumdaki gerilimi düşürecek, demokrasiyi ve hukuk devletini tam anlamıyla yaşama geçirecek adımlar süratle atılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu yaşananlardan hepimizin alacağı dersler vardır. Darbe girişimi başladığında Meclise gelen ilk milletvekili arkadaşlarımız Genel Başkan Yardımcımız Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan, Artvin Milletvekilimiz Uğur Bayraktutan ve Çorum Milletvekili Tufan Köse'dir. Diğer partilerden milletvekili arkadaşlarımız da derhâl gelmişlerdir. Ben de Genel Başkanımızın tüm milletvekillerimize vermiş olduğu talimatla derhâl Meclise geldim ve sabaha kadar Mecliste bulundum. O gece tüm partilerden milletvekili arkadaşlarımızla birlikte kol kola Meclisi savunduk.
O gece yaşananlardan, güçlü ve işleyen bir parlamentonun, güçlü ve işleyen bir demokrasinin önemi ve değeri bir kez daha ortaya çıkmıştır. İnşallah, yaşanan bu acı tecrübe, önümüzdeki günlerde güçlü bir parlamentonun oluşması için, kuvvetler ayrılığının ülkemize tam anlamıyla yerleşmesi için; daha ileri, daha kaliteli ve daha güçlü bir demokrasi için, demokrasinin tam anlamıyla ülkemize yerleşmesi için bir fırsat olur. Gelin, bundan sonra iktidarı muhalefeti el ele verelim, demokrasimizi güçlendirelim ve Parlamentomuzu güçlendirelim. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, umuyorum ki yaşanan bu gelişmelerden ders alınarak tüm Türkiye'nin menfaatleri için, toplumdaki kutuplaşmanın, ayrımcılığın bir kenara bırakılarak toplumsal uzlaşma için barışın ve huzurun sağlandığı bir döneme gireriz. Bu noktada da en önemli görev iktidar partisine düşmektedir. Artık iktidar partisi "Ben yaptım oldu, benim dediğim en doğrusudur." dememelidir arkadaşlar. Artık, toplumun değişik kesimlerinin de sesini dinlemeli ve uyarılarını dikkate almalıdır. Kararları alırken uzlaşmayla almalı, kanunları çıkarırken uzlaşmayla çıkarmalıdır.
Değerli milletvekilleri, dilerim ki demokrasimiz bir kez daha benzer kara günler yaşamaz, demokrasi tam anlamıyla sonsuza kadar ülkemize yerleşir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de İŞKUR verilerine göre işsiz sayısı yaklaşık 3 milyondur ancak 3 milyon da kayıtsız işsiz olduğundan toplam işsiz sayısı yaklaşık 6 milyondur. Bu işsizlerden yaklaşık 700 bini üniversite mezunu vatandaşlarımızdır. Yine, 350 bin civarında da atanamayan öğretmenimiz vardır. Atanamayan öğretmenlerimizin de sözleşmeli çalıştıkları düşünüldüğünde kalıcı bir işleri yoktur. Yani 1 milyon civarında üniversiteli işsizimiz, nitelikli işsizimiz vardır.
Şimdi, bu insanlarımız işsiz dururken, bu insanlarımız ülke ekonomisine katkı sunmak istedikleri hâlde katkı sunamazken biz dışarıdan ithal olarak mühendis, mimar, doktor, öğretmen getirelim diyoruz. Bu olmaz arkadaşlar. Bizim mühendisimiz, bizim mimarımız, bizim öğretmenimiz, bizim insanımız işsizken dışarıdan yabancı mühendis, mimar, öğretmen ithal etmek yanlıştır. Bizim ülkemizde bu kadar çok işsiz varken bu kanunla Türkiye'de çalışmak için müracaat eden yabancılara verilecek olan turkuaz kartla bu yabancıların Türkiye'de çalışması kolaylaşacaktır, Türkiye'ye yerleşmesi kolaylaşacaktır ve hızlanacaktır. Bu şekilde de bu kanun tasarısının yasalaşmasıyla dışarıdan ülkemize yapılan göçün teşvik edilmesi gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2005 yılında 178 bin yabancı ikamet izni almış ama 2010 yılına geldiğimizde rakamlar artıyor, 182 bin; 2011'de 234 bin, 2012'de 321 bin, 2013'te 313 bin, 2014'te 379 bin ve 2015'e geldiğimizde tam 423 bin kişi ikamet izni almış. Çalışma Bakanlığı verilerine göre ise 2011 yılında 17 bin kişiye çalışma izni verilmiş, 2012'de 32 bin kişiye, 2013'te 45 bin kişiye, 2014'te 52 bin kişiye ve 2015'te tam 64 bin kişiye çalışma izni verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 6 milyon işsizimiz varken şu rakamlara baktığımız zaman dışarıdan gelen ve ikamet izni verdiğimiz yabancıların rakamları gerçekten ürkütücü rakamlardır. Bizim bu meseleyle buradaki, Türkiye'deki iş gücü piyasasının dengelerini bozacak, temelinden sarsacak, bizim insanımızı işsiz bırakacak bir modeli getirmememiz gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanunun en önemli gerekçelerinden birisi olarak da "Ülkemizin, kendisine yakın ya da komşu ülkelerden gelenler için cazibe merkezi olma özelliği ortaya çıkardığı, hedef ülke hâline geldiği görülmektedir." gerekçesi ileri sürülmektedir. Burada, ülkemizin cazibe merkezi hâline gelmesi gerekçesine bakıyorum, gerçekten böyle mi? Maalesef tam tersi. Son yıllarda gelen göçmenlere baktığımızda ağırlıklı olarak ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Suriye'den ve Irak'tan geldiklerini ve bu göçmenlerin Türkiye'de yerleşik hayata geçmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bir kısmı da canlarını hiçe sayarak Avrupa'ya gitmeye çalışıyorlar. Bu sebeple, nitelikli insan gücünün Türkiye'ye akın hâlinde geldiğinden ziyade, niteliksiz insan gücünün Türkiye'ye akın hâlinde gelmeye çalıştığını görüyoruz. Yani bizim en büyük endişemiz, burada niteliksiz insan gücünün Türkiye'de istihdam edilmesinin önünün açılmasıdır. Yoksa elbette, Amerikalı bir bilim adamı Türkiye'ye gelip bilimsel çalışma yapacaksa niye gelmesin? Veya bir Alman bir mühendis, Pakistanlı mühendis Türkiye'nin gelişmesine ve ilerlemesine katkı sunacaksa, Türkiye'ye gelmek istiyorsa, Türkiye'ye yerleşmek istiyorsa niye gelmesin, niye yerleşmesin? Buna bir itirazımız yok ama Türkiye'ye gelerek çalışmak isteyenlerin çok büyük bir çoğunluğu niteliksiz iş gücüne sahip olan insanlar ve rakamlara baktığımız zaman da büyük rakamlar. Niteliksiz iş gücünün Türkiye'ye yerleşmesinin önlenmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Tabii bu konuları biz Sayın Bakana, iktidara ilettiğimizde, bir uzlaşma sonucu bir metin ortaya çıktı. Bu metin doğrultusunda da bu endişelerimizin büyük bir çoğunlukla giderildiğini görüyoruz, ben buradan da Sayın Bakana ve Sayın Başkana teşekkür ederim bu noktada.
Biz bu şekilde, bu endişelerimizin giderilmesi kaydıyla bu tasarıda çok da fazla eleştireceğimiz bir nokta olmadığını düşünüyoruz ama önergeler geldikten sonra da göreceğiz, eğer eleştirilerimizin dışında bir şey olursa da eleştirilerimizi gündeme getirmeye devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)