GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:116
Tarih:20.07.2016

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çok teşekkür ediyorum.

Aytuğ Bey'in sorusuna şöyle cevap verebilirim: Elbette ki etrafımızda gelişen olaylar -konuşmamda da belirttiğim gibi- Türkiye'yi hedef ülke hâline getirmiştir iş gücü politikaları açısından. Buna ait Türkiye'nin kendi kuralları ve ilkeleri çerçevesinde süreci yürümektedir ama şunu çok net söylemek lazım: Türkiye büyüdükçe -Türkiye 3 bin dolarlık, 2 bin dolarlık bir ülke değil, Türkiye bugün 10 bin dolarlar seviyesinde bir ülke- Türkiye özellikle hem demokrasisiyle hem de hukuk sistemiyle uluslararası yatırımda da kendi yatırımında da yol aldıkça kendi evlatlarını yurt dışına gönderme konusunda bundan önce karşı karşıya kaldığı politikalarda zannediyorum biraz daha az bir süreci herhâlde karşılar. Onun ötesinde, bu kanunun esas amacı beyin göçünü tersine, Türkiye'ye getirmektir. Bunu defalarca da konuştuk.

Türkiye sadece kendi yapacağı yatırımlarda elde edeceği nitelikli, yabancı nitelikli iş gücü değil, aynı zamanda uluslararası doğrudan yatırımlarla gelebilecek şirketler, onların ortaya koyabileceği birtakım yatırımlar hem bizim evlatlarımızın burada daha rahat çalışabilmesini temin edecek hem de bir "know-how" sağlayacak yani oradaki birtakım teknolojileri, birtakım ilerlemeleri burada Türkiye'yle beraber buluşturabilme fırsatını ortaya koyabilecek. Bunun çok yönlü Türkiye'ye faydası olacağını düşünüyoruz.

Yine, şunu da söylemek gerekir: Artık biz bir kaynak ülke olarak yurt dışına insan gönderme konusunda bir telaşın içerisinde değiliz. Şimdi elimiz daha rahat, daha yetişmiş bir insan kaynağımız var, daha rekabet edebilir şekilde bir insan kaynağımız var ve yurt dışına gidecek insanlarımızın, yabancı dil dâhil olmak üzere, kendi mesleki alanlarında önemli donanımları söz konusu. Bunlar bir taraftan orada çalışıyorlar, bir taraftan da bizim için "soft power" yani yumuşak güç oluyorlar. Bunun da önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Dünyanın birçok önemli kuruluşunda bugün Türk vatandaşlarımız çalışıyorlar ve bu vatandaşlarımızın orada bulunmalarının Türkiye'ye de ciddi bir katkısı olduğunu hepimiz yaşıyoruz.

Taşeron ve emeklilerin promosyonu konusunda Sayın Akkaya izin verir, bağışlarsa... Bunlar çalışılıyor, bu iki konu da. Aslında promosyon konusunda önemli bir noktaya gelmiştik ama belki de bu hafta ve önümüzdeki hafta bunu tekrar ele alıp açıklığa kavuşturacaktık. Ancak karşı karşıya kaldığımız bu meşum olay maalesef bir ertelemeyi gerçekleştirmiştir. Onun için, önümüzdeki günler bunlar çalışılacak ve gerçekleştirilecek. Bunlar yapılacak ama bunun kendine ait bir süreci var, o süreci yönetiyoruz.

Yine, Mustafakemalpaşa ve Gazipaşa köyünde bizim ortaya çıkan orman yangınıyla ilgili bir bilgimiz yok ama ilgili arkadaşlarımıza bunu ileteceğimizi ifade etmek istiyorum.

Yine, bunun yanı sıra özellikle bugün yapılan birtakım soruşturmalar, açığa almalar... Şuna itimat etmenizi isterim: Bu konuda çok titiz bir davranış içerisindedirler ama biraz önce kıymetli Ahrazoğlu'nun söylediği "Acaba sizin bundan haberiniz var mı da bu kadar çabuk hareket ediyorsunuz?" Hayır, yani devlet işleyen bir sistem; kimin kusuru olduğunu, kimin hata yaptığını, kimin bir şekilde, özellikle bu 15 Temmuz darbe süreci içerisinde nasıl bir pozisyon aldığını ve anayasal süreci ortadan kaldırmak için hangi hamleleri gerçekleştirdiğini yargı, emniyet güçlerimiz izleyerek bir sonuca varıyor. Bunların birçoğu da zaten halkın gözü önünde cereyan etmiş olaylar ve bu halkın gözü önünde cereyan eden olaylar konusunda da devletin bu kadar reaksiyoner davranması, aslında, bu konuda, belki de geçmiş dönemde yaşadıklarımızın bir daha yaşanmayacağı anlamına gelmesi konusunda hepimizin yüreğine de su serpmektedir. Bunu da ifade etmek istiyorum.

Bu konuda daha önce bir bilginin olmasını düşünmek, bunu ifade etmek veya böyle bir değerlendirmenin olduğunu söylemek, bence çok doğru bir veya sonuca erişir bir yaklaşım olmayabilir.

Şu çok nettir: Bu kanunda da, 15 Temmuzda karşı karşıya kaldığımız tavırlarda da Türkiye'nin kendine ait bir istikameti var, bu istikametinde gidiyor ve bu istikametinden Türkiye vazgeçmeyecek. Bu istikametinden vazgeçmemesi sadece bir siyasi partinin değil, aslında Türkiye'nin kendi kararıdır. Bu kararlarımızı kendimiz veriyor değiliz, bu kararı millet veriyor, biz milletin verdiği kararın uygulayıcısıyız. Hadi bakalım, hep beraber burada bir yanlış karar verelim, tankların üzerine çıkan millet sizi, bizi sokağa sokar mı; tankların üzerine çıkan millet veya kendi ölümüne ait, kendi ölümüne rağmen o silahların üzerine yürüyenler bizi sokaklarda, bizi gittiğimiz seçim bölgelerimizde, ziyaret ettiğimiz kıraathanelerde, sivil toplum örgütlerinde rahat bırakırlar mı?

Bir taraftan anayasal sistem işliyor, birbirimizi denetliyoruz komisyonlarda, bir taraftan millete gidiyoruz, bir taraftan onların söylediklerini bir şekilde buraya taşımaya çalışıyoruz. Türkiye'de bu işleyen sistemi ortadan kaldırmaya çalışan anlayışa hep birlikte karşı çıktığımızı gördüğümüz için de büyük bir mutluluk içerisindeyim.

Şunu söylemek isterim: Bu sıralarda oluruz, bu sıralarda olmayız; burada milletvekili oluruz, bakan oluruz, olmayız ama bizi rahat ettirecek iş Türkiye Büyük Millet Meclisinin işlemesidir ve özgür ve hür bir şekilde işlemesinin temin edilmesidir. Bugün bunu temin eden... Şunu çok net söyleyeyim: Burada, o akşam, Türkiye Büyük Millet Meclisine her türlü riske karşı gelinmesi hem Türkiye'ye hem bize emanetini veren aziz milletimize çok büyük bir moral, çok büyük bir destek olmuştur. Bu, karşılıklı, birbirinin dayanışmasıyla ortadan kaldırılan, püskürtülen ve bir daha gelmeyeceğine emin olduğumuz bir darbe girişimidir inşallah ve bu, bugün kalmıyor. Biraz önce böyle bir konuşma vardı, yakıcılığından biz bunu hemen anlayamıyoruz, bu çok doğrudur. Bu sadece bize değil, etrafımızdaki coğrafyada ve dünyada gelişen ve antidemokratik olarak da karşı karşıya kalındığında bazen pes edilen, bu süreçlerin tamamına da... Hani iş hayatında güzel bir söz vardır "iyi uygulama örneği" diye, bu iyi bir uygulama örneği olarak ortaya konulmuştur.

Allah sizden razı olsun, bu feraseti ortaya koydu aziz milletimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz, herkes. Bakın, bugün binlerce, on binlerce, yüz binlerce insan, gazetelerde ilan verenlerden bir taraftan sokaklarda bu meseleye sahip çıkanlara kadar, "tweet" atanlara kadar, Facebook'ta, Facetime'da, Instagram'da bütün bunları gerçekleştirenlere kadar bir büyük mücadeledir.

Tekrar çok teşekkür ediyorum, özellikle birinci bölüm üzerinde ortaya koyduğunuz düşünceler ve değerlendirmeler için. Sağ olun.